Adem Turgut

Kamuda çalışan, oda ve sendikalarda görev alan ve siyasi bir görev alanların aday adaylığı aşamasında Ankara’da siyasi hava nasıldı? Beni Ankara’ya götüren temel soru bu.

Tam bu dönemde Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nun liderlerle buluşma toplantıları için davet geldi. Sheraton’da Anadolu’daki gazeteciler ile liderleri buluşturmayı hedefleyen toplantının ilkinin konuğu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ydu

CHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Çetinile Ankara programını netleştiriyoruz. Amaç hem Gazeteciler Federasyonunun etkinliğine katılmak hem de CHP genel başkanı ile buluşmak. Çetin ile Ankara’ya beraber gitmeye karar veriyoruz.

Kışın en ağır olduğu gün. Yolculuk zor geçebilir. İzzet Çetin ile 4 saat süren uzun bir yol sohbeti yapıyoruz. Tabi ki siyaset konuşuyoruz. Akşamüstü Ankara’dayız. Akciğerleri iltihaplanan Çetin ile ertesi günkü program için sözleşip ayrılıyoruz.

Başkent soğuk ama kar yok.

Yağan kar ise yollarda. Ankara Büyükşehir Belediyesi resmen sınıfta kalmış. Taksiciler isyanda.

Önce sevgili yeğenim Ergin’i vatani görevini yaptığı GATA’ya gdiyoruz. Sonra  Ankaralı dostların önerisi ile akşam yemeği için Balgat’ta Mahmut Usta’nın Yeri’ne gidiyoruz.

Yollar berbat..

Mahmut Usta bütün hünerini gösteriyor. İnanılmaz salatalar, garnitürler hazırlamış. Füsun hanım kendi elleriyle çay servisi yapıyor bize.

Gece “Ankara bu kardan nasıl temizlenir” noktasına geliyor. Oradakiler, “Ancak Melih Gökçek giderse temiz bir Ankara buluruz” diyorlar.

Abartılı buluyorum bu söylemi. Ancak kötü başlayan sabah dışarı çıktığımda haklı oldukların görüyorum. Yerler buz; düşen düşene Ulus’ta. Karlar duruyor, kimsenin temizlemeye niyeti de yok. Ankaralılar “yerleri yalayın” denmesine de çok kızgın.

Sıkıntılı işimizi halledip, Sheraton’daki program ardından CHP Genel Merkezi’ne geçiyoruz. Ana baba günü. Bir gün sonra CHP seçimin startını verecek. İllerden gelenler Ankara’da. Tabi aday adayları. Ve hala aday adayı olmak için vakti olup zemin koklayanlar orada. Biz kalabalıktan sıyrılıp kendimizi Çetin’in makamının arkasındaki dinlenme odasına atıyoruz. Ve sonra Kılıçdaroğlu ile sohbet…

Kılıçdaroğlu söyleşisi Kocaeli ve Düzce için yapmıştık. Meraklıları Kocaeli ile ilgili olanları Haber 262, Düzce ile ilgili olanları Gazete Burası Düzce’den takip edebilir.

Ama bu yazının amacı Ankara’nın karı…

Dönüş için AŞTİ’ye geçerken taksici radyoyu açıyor; Başbakan Erdoğan, Baykal’a komplo meselesini kaşıyor. Gazeteci olduğumu ve Kılıçdaroğlu ile söyleşiye geldiğimi duyan taksici kızgın. “Ankara’yı temizleyin Ankara’yı… Bırakın milletin peşini. Abi bu Melih Gökçek yerini oğluna bırakacakmış. Krallık mı bu?” diyor.

Ben meseleyi kaşıyorum:

“İyi de siz seçmediniz mi dört dönemdir?”

Taksici devam ediyor:

“Ne kendisi ne de sülalesinden biri artık seçilemez abi, bunu da böyle yaz” diyor.

Söz verdim yazıyorum.

Hem Kocaeli, hem Düzce hem Bolu için yazıyorum.

Ankara’nın karı, Melih Gökçek’in koltuğuna yağmış.

Benden söylemesi.