WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05304670437

Mobil Uygulamalarımızı Hemen İndir

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız

Emin Candan

Emin Candan
Emin Candan
Tüm Yazıları
Siyaset Artık Beyinde Kazanılıyor
20.04.2025

Siyaset artık meydanlarda değil, zihinlerde kazanılıyor. Seçmenin neye inandığı değil, neyi hissettiği ön plana çıkıyor.

O yüzden günümüzde yalnızca siyasi programlar değil, beynin duygusal merkezleri hedef alınıyor.

Bu yeni dönemin adı: Nöro-Politika. Peki nöro-politika nedir, nasıl işler? Ve daha da önemlisi, bu yaklaşım Türkiye’de genç seçmenler başta olmak üzere toplumu nasıl etkileyebilir?

Nöro-Politika Nedir?

Nöro-politika, siyasetin sadece fikirler değil, nörolojik tepkiler üzerinden yönetilmesini ifade eder. Yani seçmenin verdiği oy artık sadece düşünce ürünü değil; duygusal hafızanın, korkuların ve aidiyetlerin ürünü.

Araştırmalar gösteriyor ki; insanlar bir siyasi figürü değerlendirirken, önce beynin amigdala bölgesi devreye giriyor.

Bu merkez, tehdit algısını işler. Tehlike hissettiğinde kişi, mantık merkezleri devreye girmeden refleksle tepki verir. İşte politik kampanyalar bu süreci hedef alıyor: “Korkut, hizaya getir.”

Sosyal medyada gördüğümüz birçok mesaj, slogan, hatta liderin yüz ifadesi bile bilinç dışı düzeyde sinir sistemimizi etkiliyor.

Biz bunu fark etmeden bir görüşe karşı yakınlık ya da nefret geliştirebiliyoruz. Cambridge Analytica skandalında olsuğu gibi .Beynin Sandıkla Buluştuğu Karanlık Nokta Bu tekniklerin en çarpıcı örneği, 2016’da yaşandı:

Çok tartışıldı ,konuşuldu .

yapılan yorumlara göre ;

Facebook üzerinden toplanan verilerle milyonlarca kullanıcının psikolojik profili çıkarıldı. İnsanlar, kişilik tiplerine göre sınıflandırıldı (örn. korkuya duyarlı, yenilik arayıcı, nevrotik…).

Sonra her kişiye özel siyasi mesajlar üretildi. Kimi korkutuldu, kimi yüceltildi, kimi umutla kandırıldı.

Hepsi bilinçdışına hitap eden içeriklerle…

Bu yöntemle deniliyor ki  Brexit Referandumu’nda İngiltere AB’den ayrıldı. Donald Trump ABD Başkanlığı’nı kazandı.

Ama bu zaferler, özgür bireylerin kararlarıyla değil de duygusal manipülasyonla kodlanmış tepkilerle gelmiş gözüküyor.

Türkiye’de henüz Cambridge Analytica düzeyinde bir veri operasyonu yaşanmadı.

Ama risk çok yakın.

Sosyal medya bağımlılığı, duygusal kutuplaşma, bireylerin dijital izleriyle elde edilen siyasi davranış tahminleri, gibi unsurlar, beyni hedefleyen siyasal stratejilerin önünü açıyor.

Özellikle genç seçmen kitlesi, sosyal medyada “trendlere” göre pozisyon alırken, aslında çoğu zaman duygusal manipülasyonlara açık hale geliyor. Bilgi değil, his yönetiliyor.

Biz bunu özgür irade sanıyoruz.

Toplumu Neden Bilgilendirmeliyiz? Çünkü farkındalık, manipülasyona karşı en güçlü kalkandır. Seçmenin neyi neden hissettiğini bilmesi, Politik dilin nasıl “duygusal tasarım” içerdiğini fark etmesi,  Sosyal medya etkileşimlerinin birer nörolojik refleks olduğunu anlaması, demokratik sistemin sağlığı için hayati önemdedir.

 Siyaset artık sadece “ne dediğin” değil, “beyinde ne uyandırdığın” meselesi haline geldi.

Duygular, artık sadece bireysel değil, kolektif siyasi araçlar olarak kullanılmakta. Bu çağda, özgür olmak için önce beynimizi tanımamız gerekiyor.
Çünkü gelecek, sadece sandıkta değil, sinapslarda kazanılacak

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber İhbar