Hasan Lök

17-25 Aralık 2013 hukuk darbesini izleyen tarihlerde kronolojik olarak ekonomik istikrarsızlık yaratarak siyasi çalkantı ile ülkemizin hükümetini güçsüz hale getirmeye çalışan zihniyete karşı yazmış olduğum yazılarımın devamı olarak ikincisini aşağıda siz okuyucularımın dikkatine sunmak istiyorum.

Hatay’da Ekonomik Rapor Dergisinin Ağustos 2015 sayısının 60. Sahifesi “Yabancı Sermaye Girişi ve Ekonomik İstikrar” başlığını taşımaktadır. Yazımın girişinde yabancı sermayenin dünyadaki akışı ve amaçları özetlenmekte, Demokrat Parti iktidarı ile hukuki çerçevesi çizilen ve ülkemize yönelen sermayenin darbeler döneminde kesintiye uğradığı ortaya konmaktadır. 1980 sonrası Yabancı Sermaye Kanunu ile Türk Parası Koruma Kanununda yapılan değişikli ile yabancı sermayenin ülkemize girişi hızlanmış bulunmaktadır. Yazının devamında “ülkemiz 2005 yılından bu yanaekonomide yapılan dönüşüm ile son on yıllık dönemde yaklaşık 150 milyar dolar yabancı sermayeyi ülkemize çekmeyi başarmış bulunmaktadır.” İfadesi ile yabancı sermayenin sanayi ve hizmetler sektöründe ülkemiz kalkınmasına destek olduğu belirtilmektedir. Yabancı sermaye ülkelerde siyasi ve ekonomik istikrar istemektedir. Son 13 yıllık AK PARTİ iktidarı siyasette güven, ekonomide istikrarı beraberinde getirmiş, ülkemize cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde olmayan tutarda yabancı sermayenin gelmesine neden olmuştur, yorumuanalizi yapılmıştır. Haziran 2015 seçimlerinde milletimizin tek parti iktidarına geçit vermemesi geniş tabanlı koalisyonu veya tekrar erken seçimin yapılması zorunluluğunu ortaya konmaktadır. Yazının devamında “Ekonominin çökmemesi için yapılacak erken seçimde tek parti iktidarının tekrar denenmesi” vurgulanmıştır.

Ekonomik Rapor Dergisinin Eylül 2015 sayısı, sahife 66’da “Güven Sosyal Sermaye ve Ekonomik İstikrar” isimli yazımda güven düzeyi düşük ülkelerde koalisyonların hakim olduğu, kalkınmanın ve gelişmenin olmadığı özetlenmekte, tek parti iktidarında hukuki düzenlemelerin hızlı yapıldığı, yabancı sermaye ve özel sektör kuruluşlarının bu olgu ile kalkınmaya ve yatırımlara hız verdikleri örnekleri ile anlatılmaktadır. Yazımın içerisinde 2001 krizini çıkaran koalisyonun marifetleri ortaya konmaktadır. Yazımın devamında “2002 seçimleri birlikte 13 yıllık tek parti iktidarı 2001 yılındaki büyük yaraları sarma yönünde önemli adımlar atmıştır. Eğer ülke insanımız tek parti tercihini yapmamış olsa idi koalisyonlar kavga, ekonomik kriz, işsizlik üretmeye devam edecek, Türkiye bugünkü seviyesinin çok gerilerinde kalacak, belki Suriye gibi kavga ortamına sürüklenecekti.”analizi yapılmaktadır.Bölge insanına tek parti tercihi yapılması önerilmektedir. Bu çerçevede “İskenderun-Osmaniye arasında tek parti iktidarının 13 yılda başarmış olduğu ekonomik gelişme sanayici ve yöneticilerimiz tarafından iyi bir şekilde gözlenmekte, bölgenin üretimi, istihdamı, ihracatı ve büyüme rakamları geçmiş on yılara göre bugün daha iyi değerlendirilmektedir.”denmektedir.

Ekonomik Rapor dergisinin Kasım 2015 tarihli sayısının 56. sahifesinde “Seçim Sonuçları, İstikrar ve Yatırımların Geleceği” isimli yazımda “Ülkemiz 1 Kasım 2015 tarihinde yapmış olduğu seçim ile tek parti iktidarını iş başına getirme yönünde karar vermiştir.” girişi yapılmıştır. Yazının devamında “Türkiye bu son seçim ile iyi bir demokrasi sınavı vermiş, tek parti iktidarları ile yüksek kalkınmayı ve ekonomik refahı tercih etmiştir. Bunlardan daha da önemlisi Suriye’de yaşanan iç savaş benzeri bir olgunun ülkemizde gerçekleşmemesi yönündü tercih kullanmıştır. Son 6 aydan bu yana para piyasalarındaki tedirginlik dövizin önlenemeyen yükselişi, borsanın düşmesi, yabancı sermaye girişindeki tedirginlik, özel sektörümüzün önünü görememesi gibi negatiflikler yarım dönemin boşa geçmesine neden olmuştur. Vatandaşlarımızın yaptığı bu tercih ekonomik krizlere doğru giden ülkemizin bu başıbozuk durumdan kurtulmasına neden olacaktır.” Yorumu yapılmaktadır. Ülkemizde yapılan bu seçim sonucunda halkımızın ortaya koyduğu irade “halen devam etmekte olan İzmit Körfez Geçişi, Yavuz Selim Köprüsü, İstanbul’a 3. Havaalanı, Orvit tüneli, nükleer santral, gibi çok sayıda mega projelerinin finansmanını kolaylaştıracak ve bu projelerin faaliyete geçmesini kolaylaştıracaktır.Bu sonuç, siyasi kriz bekleyenler, bu mega projelerin yapılmamasını isteyen ve ülkemizin dünya ekonomileri içerisinde ilk on sıraya girmesini razı olmayanlara iyi bir tokattır. 2019 yılına kadar devam edecek bu yeni iktidar geçmiş yıllarda olduğu gibi ülkemizin büyük projelerine imza atarak, Türkiye’yi ilk on ülke arasına sokacaktır. “

Ülkemiz insanlarının üzerine uçaklar ve tanklarla bomba yağdıran bu zihniyete karşı 2014 ve 2015 tarihlerinde yazmış olduğumuz yazıların özeti yeterli bulunmamaktadır. Darbe zihniyetinin Cumhurbaşkanımız ve mevcut iktidarı yıpratma süreci günümüzde yeni bir boyut kazanmıştır. Geçmişte yazmış olduğum yazılarda “siyasi istikrarın” gelecek yıllarda daha önemli hale geleceğini vurgulamak istiyorum. Bu konudaki yorumlarımı siz okuyucularımla paylaşmaya devam edeceğim.