İmdat Aslan

İncir çekirdeğini doldurmayan önemsiz konular bile televizyon programlarında ve yazılı medyada defalarca sorgulanır, yazılır, çizilir…

Ama MİT gibi dünyada kendi KULVARINDA efsane olmuş bir kurumu bu kadar basit bir meselede, bu hale getiren sorumluları bir şey olmamış gibi savunmak ne Sayın bakanlara, ne Sayın Başbakana ve ne de Sayın Cumhurbaşkanına yakışan bir tavır olmuştur…

Devlet geleneğini tam anlamıyla çözemeyen, devleti Arap yarımadasındaki kabile anlayışı ile karıştıranların mantıklarının eseridir bu anlayış…

MİT SIRADAN BİR DEVLET KURUMU DEĞİLDİR…

Basına yansımayan, yansıtılmayan tarihi icra kronolojisine bakıldığında MİT hiçbir şey yapmayan bir kurum gibi algılanır…

Burada kimlerin çalıştığı, hangi birimlerin başında olduğu ve alt birimlerinde kimlerin ne şartlarda istihdam ettiğini çalışanların bile tam anlamıyla bilmediği bir kurumun en son OSLO’daki içler acısı görüşme şekli ve İSTİHBARATA KARŞI KOYAMAMA zafiyetinin basına yansıyan, yansıtılan! hali insanın içini acıtıyor…

Sanki Turizm Bakanı OSLO’daki görüşmede turizm temsilcisi ile önümüzdeki turizm sezonunda Akdeniz sahillerimizdeki otellerin yatak sayısını ve kalitesini görüşüyor!!!

Ya da dağ turizmi için, traking yapmak üzere Kandil Dağının Avrupa’da reklamını yapmak için devletçe bastırılan Kandilin ve içindeki turizm elçilerinin konaklama ve yaşam şartlarının tanıtıcı broşürleri dağıtılıyor!!!

Çok önemli bir görüşme devletin yüksek makamları da dahil o kadar hafife alınıyor ki sanki bundan sonra madem devlet için bu görüşmeler sıradan ve normal bir konsep içinde yapılır hale geldiyse(!) vatandaşında kuzu, kuzu her şeye boyun eğmesi isteniliyor gibi bir anlam çıkıyor ortaya!!!

Öyle ya MİT gibi sıradan önemin çok ilerisinde görev yapan ve yaptıran bir kurumun en tepe noktasındaki müsteşarın emrinde o kadar birim sorumlusu olmasına rağmen (ki) Avrupa ve PKK masası en önemli birimlerin başında gelir, kendisinin yaptığı böylesi önemli bir görüşmesinin sızması, sızdırılması! geçiştirilecek sıradan bir görüşme değildir…

Açıkçası Sayın müsteşar en iyi bilmesi gereken istihbarata karşı koyma kuralını bilerek ya da bilmeyerek açıkça ihlal etmiştir…

Bu ihlali YASALAR GEREĞİ devletin adına yapmasının mümkün olmadığını  düşündüğünüzde iki ihtimal  akla geliyor…

 BİRİNCİSİ; iktidardaki hükümet adına, hükümetin PKK konusundaki siyasi yol haritasına katkı sağlamak adına bu sızdırmanın yapıldığı yada yaptırıldığı!!!

İKİNCİSİ DE, hükümetin içinden tarafsızlık yemini eden devletin en üst tepesinde oturan makamın isteği doğrultusunda bu sızdırmanın yapıldığı yada yaptırıldığı!!!

Çünkü sonrasındaki açıklamalara bakıldığında sıradan zeka seviyesine sahip bir insanın aklına bunlar geliyor…

Birazcık! Türkiye Cumhuriyeti devletini tanıyanların aklına ise buradan yazılamayacak kadar tehlikeli yol haritalarının izlenildiği ihtimali geliyor…

PKK’LILARLA YAN YANA!!!

Aklımı karıştıran önemli bir konuyu da buradan sizinle paylaşmak istiyorum…

Kandili bombalayan jetlerimizin pilotlarının bu görüşmeden sonra daha bir dikkatli olmaları gerekecek bence…

Malumunuz devletin önemli makamlarındaki insanların kiminle nerede görüştüğü belli değil!!!

İstem dışı yada istem içi ortaya çıkıyor…

Yarın (Allah muhafaza) Kandili bombalayana jetlerin ardından eğer yakından tanıdığımız yüzler! PKK’lılar ile yan yana yatan cenazelerini basında görürsek şaşırmamamız gerekir !!!

Nasıl olsa devlet politikamızı bilmesi gereken yetkili makamlardan başka ne kadar bilmemesi gerekenler varsa maşallah hepsi biliyor!!!

Son baskınlardan, patlamalardan ve kaçırmalardan sonra istihbaratta zafiyetimizin olduğu aşikârdı da, istihbarata karşı koymada bu kadar çuvallayacağımız benimde aklıma gelmemişti…

Allah sonumuzu hayır etsin…