İmdat Aslan

Kime sorsanız kendisine göre gazetecilik tarifi yapar…

Ama bazı gazetecileri tarif ederken şu tarif üzerlerine cuk(!) diye oturur; “Elinde kağıtkalemi, boynunda fotoğraf makinesi ve cebinde dinleme cihazı bulunan dev aynasının karşısındaki itirafçı yüzdür…”

Aslında aynada gördüğü yüz saklamaya çalıştığı maziden geriye kalandır!!!

İnsan sıkıştığında, zorda kaldığında bir itiraf etmeye kalmaya görsün(!) alışkanlık haline gelir ve bunu hayatını her evresinde yapar…

Kimi zaman dağda, kimi zaman bayırda kimi zamanda yazı yazıyorum diyereksaçmalamaya çalıştığı köşesinde…

O yüzden gerçek gazetecinin tarifini gazeteci değil, onu değerlendiren okur kitlesi yapar…

Okuyucular, hele ki Bolu’daki okuyucular kimin gazeteci kimin taklacı, kimin ihaleci kimin arsız kimin soysuz ve kimin dalavereci, olduğunu iyi bilir…

İşte okuyucunun yaptığı ve kendine göre sınıflandırdığı bu tarifler gazeteciyim diye ayak altında gezinen seyyar ihale işiyle uğraşan muhteremlerin işine gelmez…

Ama şu da bir gerçektir ki; işlerine gelse de vatandaşın değerlendirdiği gerçek budur, gelmese de!!!

Kendini gazeteci mesleğinin içinde tanımlayan insanların önce istikrarlı  olmaları, sonrada omurgalarına helal getirmeden dik durması ve yanlışlara direnç noktasında topluma örnek olması gerekir…

İşte bunu başaramayanların yapmaya çalıştıkları; ortalığı bulandırarak kendi yaptıklarını unutturmak ve diğer gazetecilerin ofsayt bayrağına maruz kalmamak içinde gereksiz polemiklere girmek olur…

Gereksiz yazılar yazarlar…

Bazı insanlara işaret fişeği atarak bundan sonra seninleyim/sizsinleyim demeye çalışırlar!!!

Haklıdırlar da, çünkü geçmişlerine baktığınızda bir Bolu Gazeteciler Cemiyetine üye olurlar…

Bir Köroğlu Gazeteciler Cemiyetine…

Bir bakarsınız işin içine ihale mevzuu girince arkalarına bakmadan hoppala tekrar BoluGazeteciler Cemiyetine …

Orada birkaç ihaleden sonra baktılar ki orada da rahatsızlık yarattılar bu seferde hooop yeni niyetlerini Bolu Köroğlu Gazeteciler Cemiyetine çevirirler…

Siyasi anlamda da çizdikleri yol böyledir bu arkadaşların…

Bir bakarsınız bir süre CHP nin yılmaz savunucuları olurlar…

Temsilciliğini yaptıkları Cumhuriyet Gazetesine Bolu’dan CHP lehine nasıl bir haber fazla atabilirimin derdine düşerler!!!

Diğer taraftan bir bakarsınız ki aynı sözde gazeteci arkadaş memleketi Bitlis’ten konjonktür gereği AKP’den milletvekili aday adayına soyunuverir!!!

Bir sefer fikirlerinde insan kaymaya görsün, rüzgarın önündeki yırtık ve buruşturulmuşgazete parçası misali gitmediği girmediği delik kalmaz….

Bolu Gazeteciler Cemiyetine üye olan bu arkadaş yine konjonktür gereği bununla da tatmin olmaz ve soluğu taaaa Bitlis’te alır ve orada hısım akrabasıyla siyasi ayağını güçlendirmek ve kabul görmek için bir yeni bir gazeteciler cemiyeti kurarak başına da kendisi geçer!!!

Bu arada Bolu ve Bolu’daki gazeteciler ve cemiyetleri unutulmuş, ikbalde sırayı başka mevzular almıştır…

Şimdi bu kadar kaygan zeminde ha bire kayan, kaydırılan bu sözde gazeteci arkadaş kalkarBitlis’te kendisinin başkanı olduğu pasif haldeki Gazeteciler Cemiyetini de unutarakBolu’daki Bolu Gazeteciler Cemiyeti ile Köroğlu Gazeteciler Cemiyeti hakkında yazı yazarak dil uzatma cüretini gösterir!!!

Kendisinin bire bir tanık olmadığı bir gazeteci arkadaş ile yaptığım sohbeti bile kendi çıkarları doğrultusunda yine birilerine yaranma duygusu ile, amacı dışında Bolu belediyesinin peyzaj, park cafe , Atatürk Orman Parkı ihalelerinin altına imza attığı kalemin mantığı ile köşesine taşır….

Ve gazeteci olduğunu iddiasıyla millete akıl vermeye ve terecilere tere satmaya kalkar!!!

Oysaki çok iyide bilir ki, kendisinin çıkardığı Çizgi ötesi Dergisi, Detay Gazetesi ile Bolu dauzun yıllardan beri yayın hayatını sürdüren Bolu Express Gazetesi ile Bolu Havadis Gazetesinin Genel Yayın Yönetmenliğini yapan ve gazeteciliğini bir tek ihalede kimlik olarak kullanmayan yıllarca Bolu’da günlük olarak arkadaşın yazamadıklarını  yazan ve bu anlamda ulaşılmaz bir rekora imza atan İmdat Aslan bu lafların altında kalmaz…

Söylemeye çalıştıklarım Detay Gazetesi İmtiyaz sahibi gibi görünen Rüjhat Avşar’a….

Rüjhat Avşar başta olmak üzere her ailede, her sivil tolum örgütünde olduğu gibi Bolu Gazeteciler Cemiyetinde ve Köroğlu Gazeteciler Cemiyetinde de küçük sorunlar olabilir…

Rüjhat Avşar Bolu’daki bu iki cemiyetten rahatsız ise, Bitlis’te seçim zamanı doğurduğu hayata getirdiği Bitlis Gazeteciler Cemiyeti yetim ve öksüz şekilde kendisinin yollarını gözlüyor…

Orası da olmaz, beni sıkar derse kusura bakmasın gidecek bulandıracak,karıştıracak başka  cemiyet kalmadı bu kainatta…

Aslında tırnaklarını yiyerek son bir itiraf daha etmesi lazım Rüjhat Avşar’ın; “Benim inanırlığım bitmiş ve dolaysıyla dilim fazla uzamış!” diye…