İmdat Aslan

Saadet Partisi (SP) bir misyonun partisidir…

O yüzden de bu misyonun sahibi olanların, davalarına ve bu davanın yaşaması için birlikteliklerine ihtiyaçları vardır…

Ya bu birlikteliği iktidar istemez ise?!...

Saadet Partisi malumunuz üzere şu sıralar zor günler geçiriyor…

Tavanda ve tabanda ayrılıklar oluştu…

Hatta, belki de oluşturuldu !!!

Genel Başkan Sayın Numan Kurtulmuşun istifasının ardından, yurdun çeşitli illerindeki teşkilatlarda da buna paralel olarak istifalar başladı…

Bu istifalara geçtiğimiz gün Bolu İl teşkilatı da katıldı ve Bolu İl Başkanı Sayın Abdullah Uzun ve yönetim kurulundan 20 kişi istifa etti…

Abdullah beyin ve onunla birlikte hareket eden yönetim kurulu ve üyelerin samimiyetinden sanıyorum hiç kimsenin şüphesi yoktur…

Çünkü Bolu’da yıllarca Saadet Partisini ellerindeki imkânlar ölçüsünde ayakta tuttular, gece gündüz demeden çalıştılar…

Muhalefette olan ve iktidarda hiç bir iddiası olmayan Saadet Partisinin birer neferleri olarak, Bolu kamuoyundan da bu anlamda taktir edildiler…

Siyasette bir günün ve yanlış bir taktik hatasının  ne kadar önemli olduğu sanıyorum Saadet Partinsin referandumdan önce söylediği;”12 Eylüle kadar EVET, 13 Eylülden sonra AKP’ye en şiddetli muhalefeti yapacağız!” söylemi de bu bölünme ve ayrılma vesileyle de havada kalmış oldu…

Demek ki Saadet Partisinin 12 Eylülden sonra siyaseten AKP’ye muhalefet olmayacağını birileri biliyormuş!!!

Sanıyorum bu birilerinin içerisinde bu satırları yazarı da var…

Şöyle ki, referandum öncesi EVET yada HAYIR ile ilgili kaç adet yazı yazdığımı hatırlamıyorum…

Hatırladığım tek şey, bir ay boyunca referandumdan başka yazı yazmadığım!!!

Bakınız bunlardan sadece ikisini sizlerle tekrar paylaşacağım.Çünkü okuduğunuzda göreceksiniz ki, yazıları adrese teslim yazmışız!!!

(1) BEKLEYİN AÇILIMIN DEVAMI 12 EYLÜLDEN SONRA!!!

“…….Ayağında takunya, başında namaz takkesi, elinde tesbih, kalbinde iman, dilinde selavat olan kimseler; ALLAH diyerek kötülüklere HAYIR demek varken, EVET!!! diyerek YALLAH! Derler mi hiç?!...

   Demezler, dememeliler de…

“Bizim çocuklar başardı!” sloganı halk tarafından bilinen AÇILIMIN 1980’deki ilk sloganıydı…
Ondan sonraki slogan ise;” Devamını da iktidara getireceğimiz AK çocuklar başaracak!!!”

  Ve öyle de oldu/oluyor…

   1980’den sonra siyasi literatürümüze sokulan; demokrasi, insan hakları ve halkların kardeşliği! sloganları geldi…

   12 Eylül 1980’de ÜNİFORMALI DARBECİLER işbaşındaydı…
Şimdilerde ise, üniformasız, HATTA ÜZERLERİNDEKİ GÖMLEKLERİ BİLE ÇIKARAN, sivil darbe anlayışında olanlar işbaşında…”

Bakınız referandum sürecinde başka bir yazıda ise hangi başlığı kullanmışım;

(2) EVET DİYEN İFLAH OLMAZ!!!

“…..İnanın olmaz…
 Çünkü bu topraklar için şehit düşenlerin ruhları onları rahat bırakmaz…
AKP milletvekilleri, belediye başkanları, il, ilçe, belde teşkilatları açıkça, bazı valiler, kaymakamlar, bürokratlar ve memurlarda pasif olmak üzere iktidar kanadında hummalı bir çalışma var…
Lafa gelince sadece bir referandum oylaması diyorlar, fakat çalışmalarına baktığınızda hiçte öyle değil…
  İşin rengi ve önemi, AKP kanadının söylediği gibi sadece bir referandum meselesi değil…
Sanki var ya da yok olma savaşı!!!”

Stratejik olarak, her şey MHP’nin üzerine kurulmuştu…

Ama piyangodan Saadet Partisi çıktı…

Çünkü;”Bizim çocuklar!”  Saadetli şekilde! bölündükten sonra, tekrar bir araya geleceklerini sanıyor…

Hadi sizi güldürecek ve daha önce yazdığım bir iddiada daha bulunayım;

Sıra AKP’de desem!!!