İmdat Aslan

    Yılın 365 günü Cumhuriyete, ve Cumhuriyet rejimine karşı yapmadıklarını bırakmayanların, sadece görsel olarak, 29 Ekim Günü Cumhuriyet kutlamalarında bulunmalarını görünce, inanın aynı yaratanın kulu olarak kulluğumdan ve  insanlığımdan utanıyorum…

Benim devamlı suretle dile getirdiğim takiyye işte böyle bir şey!!!

Sallama çay misali! ne zaman ki Cumhuriyet, ve onun kurucusu Atatürk konu olduğunda aleyhlerinde sallayanları çok iyi teşhis ettiğim için, bu takiyyeyi görmemek için özellikle 29 Ekim günü onların takiyyeleriyle paralel olacak şekilde Cumhuriyet ile ilgili yazı yazmak istemedim…

Çünkü Cumhuriyet sadece bir günde, yani 29 Ekimde kutlanmaz, kutlanmamalıda!!!

Yılın 365 günü yaşanmalı, yaşatılmalı…

Peki gerçek öyle mi?!...

Elbette ki değil…

Eğer öyle olsaydı, kutlamalara bir iki gün kala, uçkurunu nerede çözeceğini bilemeyen Müslüm  Gündüz, Kemalizm’in sonunun geldiğini öne sürerek ; “Ben rejime karşıyım, Kemalist rejimin sonu gelmiştir. Ben o rejimi yıkmak istiyorum... Rejim bizi yere vurdu. Ama biz de rejimi yıktık” diyebilirmiydi?!...

Cumhuriyet kutlayan onca Saygıdeğer devlet erkanından bir yetkili, bu adamın bu konuşmasını boğazına düğümleyemez miydi?!...

Hayır düğümleyemediler!!!

Düğümleyemezlerde!!!

Çünkü onların daha önemli işleri var, Cumhuriyeti kutluyorlar!!!

Belli sayıdaki, belli makamlardaki seçkin kişilerin davet edildiği davetlerle, koyu renk elbiselerle, papyonlarla, rugan papuçlarla, ışıl ışıl elbiseleriyle!!!

Kutlamak dediysek! öyle Cumhuriyet hakkında bir dakika bile sohbet edeni de göremezsiniz haaa…

Yeme, içme, masa masa dolaşarak, hem masanın üzerindeki nevalelerden tatmak, hem de iktidar yanlısıyla iktidara yakın, muhalefet yanlısıyla muhalefete yakın olduğunun resmini çektirmek…

Alın size Cumhuriyet kutlaması…

Müslüm Gündüz gibi uçkuru çözük erkekleri! kendilerine güldürmekten ve meydan okutmaktan başka bir işe yaramayan kutlama şekli…

Aslında hem ulusal hem de yerel basında da  bazılarının Cumhuriyetle  bilinmez  nedenlerden dolayı  hesapları olanlar var…

Bunlarda yazılarında sanki Cumhuriyet yandaşı gibi kalem oynatırlar sözüm ona kendilerini bu şekilde kamufle ederler!, fakat yüz yüze konuştuğunuzda içlerindeki zehirleri her fırsatta kusarlar…

Cumhuriyetin bütün imkânlarından hem de diğer insanların haklarına adeta tecavüz edercesine yararlanırlar. Kendilerini ve yakınlarını balataları yakarcasına Cumhuriyetin yüksek makamlarına torpilli atamalarla taşırlar, ama Cumhuriyetle bir türlü barışık olmazlar…

Onun için, hem Cumhuriyetten karnını doyuran, hem de ekmek yedikleri tekneye ihanet edercesine tavır takınanlara söylenecek tek bir sözüm olur benim…

Allah sizleri, Cumhuriyeti tanıma, sevme ve kollama hidayetine erdirsin…

Allah, Cumhuriyetin faziletlerini görecek kalp gözlerinizi açmayı sizlere de nasip etsin…

Değilse, ben sizi afetsem bile inanın Cumhuriyeti kuran şehitlerimiz sizleri affetmeyecek ve iki elleri, 29 Ekimde, yalandan Cumhuriyet rozetleri taktığınız! yakanızda olacaktır…

Eğer nasip olursa, bende bu yazılarımla onlara şahitlik edeceğim…