İmdat Aslan

Fikir ocağı…

Düşünce ocağı…

Bilinç Ocağı…

Felsefe Ocağı…

Donanım ocağı…

Vatan ocağı…

Millet Ocağı…

Birlik Ocağı…

Beraberlik ocağı…

Şuur Ocağı…

Ve bunların kartopu misali büyüyerek, güçlenerek geldiği ve önümüzdeki yıl 100. yılını kutlayacak olan TÜRK OCAĞI…

Türkiye Cumhuriyetini kuran felsefenin bugünkü nahoş şartlarda bile, dimdik ayakta duran 100. yılı…

Geçtiğimiz Cumartesi günü Türk Ocakları Marmara Bölge Toplantısına ev sahipliğini Bolu Türk Ocağı yaptı…

Bolu’nun da içinde olduğu ve tam 11 adet Türk Ocağının katıldığı bu bölge toplantısının önemi her zamankinden biraz daha farklıydı…

Çünkü Türk Ocakları önümüzdeki yıldan itibaren, bütün Türkiye’de 100. kuruluş yılını kutlayacak…

O yüzden olmalı ki, toplantıya katılım her zamankinden çok daha fazlaydı…

Toplantı, Prestij Otelin işletmecisi ve genç turizmcilerimizden Ümit kardeşimin Türk Ocaklılara hazırlattığı o müthiş öğle yemeği menüsünün servisinden sonra başladı…

Toplantı salonuna inildiğinde insanlarda Türk Ocaklı olmanın gururu her halinden belli oluyordu…

Çünkü hemen herkes biliyordu ki, bugün Türk Ocaklıları ve onların felsefelerinin yaşamasına her zamankinden daha fazla ihtiyaç var.

Türk Ocakları Genel Başkanı Sayın Nuri Gürgür’ü, Genel başkan Yardımcısı Sayın Efendi Barutçu ile Genel Merkez Saymanı Sayın Galip  Tamur’u, Ocak başkanı Sayın Eyüp Ahi ile birlikte Filiz Makarna karşısında karşıladığımızda gördük ki, Sayın Genel Başkan gribal enfeksiyon olmuştu…

 Yorgundu ve bu yüzden bitkin görünüyordu ama bölge toplantısına gelmişti…

Şunu çok açık ve net olarak gördüm ki, şuurlu insanlar ülkenin şu anki durumundan ve yarınından her zamankinden çok daha fazla tedirgin… um…

Bu tedirginliğe Türk Ocakları Genel Başkanını ve 11 adet  İl ocak başkanının sunumlarında teker, teker tanık oldum…

Sanıyorum Türk Ocaklılar 100 yıl sonra kuruluş felsefelerinin anlamını yeniden gözden geçirme fırsatı yakaladı…

Her Ocak başkanının sunumu harikaydı…

Hepsi hazırlıklı gelmişti…

Sıkılmadan ve sadece bir kez ara verilerek tam tamına 9, 5 saat süren bir toplantı oldu…

Sonrasında da Genel başkanın Köroğlu Televizyonu ile yaptığı röportaj yer aldı…

Toplantının sonunda bende söz alarak, ulusal basının geldiği o hepimizin bildiği nahoş noktayı gözler önüne sererek, tüm Türkiye’de ki yerel basına destek verilmesinin altını çizdim…

Bu anlamda da Bolu yerel basınının Türkiye’de ki en iyi ve en donanımlı illerden birisi olduğuna dikkat çekerek, diğer illerinde bu aşamaya gelmesi için Türk Ocaklarının özellikle bulundukları illerdeki yerel basına azami destek sağlamalarını istedim…

Tabiatıyla Bolu’daki sivil toplum örgütlerinin de bu anlamda yerel basınımızın yanında olmaları gerekir…

Çünkü bu şartlarda Türkiye’de 100 yıl ayakta kalabilen teşkilat sayısı o kadar az ki…

İşte bu son zamanlarda vahim duruma gelen şartlar,  ocaklarımıza, bucaklarımıza ve onları yaşatacak olan çocuklarımıza sahip çıkmayı emrediyor…

Her Türk Ocaklıyım diyenin emir telakki ettiği bir hedef vardır…

100 yıllık ocak amblemdeki Bozkurt’un gözleriyle işaret ettiği Türk Milliyetçilerinin hedefi…