WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05304670437

Mobil Uygulamalarımızı Hemen İndir

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız

İmdat Aslan

İmdat Aslan
İmdat Aslan
Tüm Yazıları
KENTLERİN VE DEVLETİN İKLİMİ…
27.12.2010

 

   Kentlerin sosyal ve kültürel iklimleri de, tıpkı meteorolojinin hava tahmini gibidir…

   Aslında bu tahminler devlet denilen mekanizmalar bütününde de farklı değildir…

   Kimi kentler, gizlilikler karşısında sağanak şekilde tepkilidir…
  
    Kimi kentler, amansız şekilde mücadeleci…

   Kimi kentlerde, şeffaflık anlamında devamlı şekilde buzlanma ve don olur…

   Kimi kentlerde ise, samimiyet anlamında lodos, karayel eser…

   Kimi kentlerde tipi, fırtına vardır…

   Kimi kentlerde, istikballer üzerine, görünmez şekilde lapa, lapa Mart karı yağar..

   Kimi kentlerde, dönen dolapları perdeleyen, yoğun sis hakim sanılır…

   Kimi kentlerde de bu iklim değişikliklerini, tıpkı meteoroloji misali;
   günlük, haftalık, aylık ve yıllık olarak 4 mevsim kayıt altına alan
    ve bunları kamuoyunu ile paylaşan yerel basın vardır…

                                      *                        *                               *

   Bir tarafta anlamı kulak arkasına atılarak ezberlenmiş, dıştan dolu görünen fakat 
aslında içi boş demokrasi, şeffaflık teraneleri…

   Diğer tarafta, her yeri karartılmış, perdelenmiş ve koza gibi örülmüş
ve örülmeye çalışılan ve bunun sonsuza kadar süreceği sanılan çetrefilli ilişkiler…

    Ve nasıl olsa,” şimdilik güç bizde, nasıl olsa ortaya çıkmaz!” yanlışı…

   Adeta devletin zekâsıyla ve hafıza iklimi ile alay etme yarışı…

   Devletin olanlar karşısında, bu kadar zafiyet içerisinde olduğunu
düşünenler bir yanda…

   Devlet mekanizması ve onun hafızasının, öyle 8 yada 10 yılcık!
sürecek bir iktidara teslim olmayacağını bilenler diğer yanda…

   SİZCE DEVLET NEDİR?!...

   Devlet; sadece dört duvardan ibaret sanılan maddi anlamdaki yapılar mıdır?!...

   Yoksa, bu yapı içindeki insanların bu gücü, başka insanların rızklarıyla
 oynayabileceklerini sanma rüyalarımıdır ?!...

   Devlet dediğimiz mekanizmalar bütünü, koza şeklinde örülmüş köklü
kültür ve bunun şifrelenmiş sistemler bütünü olabilir mi ?!…

   Bu sistemlerin sağlıklı işleyebilmesi adına devlet denilen mekanizma,
bazı alanları bilerek ve isteyerek meydan boşmuş gibi gösterebilir mi?!...

   Görünmeyen devletin ruhu, memurlarının ve seçilmişlerinin geniş
alanlarda nasıl hareket ettiklerini yer, mekan ve çevresindeki
avenelerinin kimler olduğunu arşivleyebilir mi?!…

   Devletin memuru olmak demek, devletin karşı koyma şifrelerini
harfiyen bilmek anlamına gelir mi?!…

   Eğer bilmek anlamına gelmiş olsaydı, her işçi patronunun, her kadında erkeğinin
 geçmişini saniyesine, salisesine kadar bilmesi gerekmezmiydi?!...

   Ama bilenler bilir ki, kazın ayağı hiçte öyle değil

   Devletin ciddiyeti ve hafızası ile dalga geçenlere, Uludağ sözlük misali,
yüksek rakımlı özlük dosyalarına, karşılarına bir gün çıkacak olan devlet şerhi düşülür ;
 “ Bu işin sonu derin mi, derin!!!” diye…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber İhbar