İmdat Aslan

Basın sıkıntılı…

Köşe yazarları sıkıntılı…

Eleştirenler sıkıntılı…

Gündemi takip edenler sıkıntılı…

Cevap yazıları sıkıntılı…

Üsluplar sıkıntılı…

Yazdıranlar sıkıntılı…

Yazanlar sıkıntılı…

İmzalayanlar sıkıntılı…

İsimler sıkıntılı…

Makamlar  sıkıntılı…

Yardımcılar sıkıntılı…

Öyle sanıyorum ki, yolunda gitmeyen bir şeyler var…

Yapılamayanları…

Yanlış yapılanları…

Su istimalleri…

Pervasızlıkları…

Had bilmezlikleri…

Densizlikleri…

Kim yazacak?!...

Kimler yazacak?!...

Herhalde imar müdürlüğündeki memur, amir, müdür yazmayacak…

Özel idaredeki hizmetli de yazmayacak…

Şehir içindeki içkili restorandaki garsonun zaten derdi başından aşkın…

Peki olan bitenleri kimler haber yapacak?!...

Kimler yazacak?!...

Kimler yorumlayacak?!...

ELBETTE Kİ GAZETECİLER VE KÖŞE YAZARLARI…

Çünkü işleri bu!!!

Bunları yazmak için kalemi ellerine alırlar…

Değilse, masal anlatmak için değil…

Ama sıkıntı oluyor yazdıklarında…

Çünkü eleştirme ikliminden ya başkaları da etkilenirlerse?!...

Daha doğrusu eleştiri iklimi ya bütün basını sararsa?!..

Öyle ya, bugün verilenlerle karnı doyanlar ya daha fazlasını isterlerse?!...

Nasıl olsa bütün ince ayarların yapıldığı sanılıyor…

Kim kimin akrabasına yol açmış?!...

Kim hangi çukuru ne ile doldurmuş?!...

Kim olmayacak işi nasıl halletmiş?!...

Kim paftanın, adanın yerlerini değiştirmiş?!…

Kim neresini hangi yollarla kapatmış?!...

Kim mazlumun ahını almış?!...

Kim elini kimin cebine atmış?!...

Kim kimin elini cebinde yakalamış?!...

Kim kulaklarını kapatmış…

Kim gözlerini yummuş?!...

Kim dilsiz şeytanı oynamış?!...

Kim figüranı oynamış?!...

Kim başrolde jön olmuş?!...

Ve, kim hala yönetmen ben değilim diye filmi seyrettiğini inkar etmeye devam ediyor?!...

FIRTINA ÖNCESİ SESSİZLİK!!!

Az sonra!!!