Tahsin Ötgüç

                     Nevruz: gece ile gündüzün birbirine eşit olduğu 21 Mart günüdür. Farsçada yeni gün anlamına gelen nevruz, baharın gelişini kutlamak üzere yapılan bir bayram olarak bilinmektedir. Eski Türklerin yılbaşı olarak kabul ettikleri mezkûr gün çeşitli etkinliklerle kutlanmaya baylanmış ve aynı heyecanla çeşitli törenlerle yaşatılmaya devam edilmektedir.

                     Bu kutlamalar çerçevesinde nevruz’ iye denilen özel yiyecekler hazırlanır. Akrabalar ziyaret edilir, insanlara çeşitli ikramlar yapılır, hediyeler verilirdi. Zamanla Nevruz, çaşitli kültür çevrelerinde farklı bir muhteva ve anlama sahip olmuştur. Kültürler arasındaki iletişim sonucunda çeşitli toplumlar tarafından da benimsenmiştir. Bu bağlamda her toplum Nevruzu kendi kültürüyle harmanlayarak kutlaya çalışmıştır. Ama her toplum Nevruzu bayram havasında kutlamıştır. İnsanlığa yakışan da bu olsa gerektir.                

                   Günümüzde Nevruz: Türk dünyasının doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine kadar uzanan engin coğrafyada yaşayan toplulukların pek çoğu tarafından bahar bayramı kutlanmaktadır. Nevruzun, bir bayram olarak kutlanması tabiidir. Çünkü Nevruz; kelime anlamı itibariyle bayram anlamına gelmektedir. Bayramların dini ve milli olarak sevinçli olmak, birlikte ve paylaşım içinde bulunmak gibi bir manevi yönü vardır. Yani bayramlarda herkes, çocuğuyla, genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle sevinç ve mutlu olmaları gerekmektedir. Bayram denince aklımıza elem ve kederlerin son bulduğu, kin ve nefretlerin bittiği, bunun yerine saygının ve sevginin, kaynaşmanın birlik ve beraberliğin, sağduyunun hâkim olduğu anlar gelir.               

                        Yukarıda izah ettiğimiz durum; içinde bulunduğumuz zaman diliminde kendisini göstermiyor ise, sözünü ettiğimiz Nevruz, ihtiva ettiği manasından uzakta kutlanıyor demektir. Bu ülke bizimdir. Allah’ın izniyle bizim olamaya devam edecektir. Ülkemizin her karış toprağı şehit kanıyla sulanmıştır. Ecdadımızın canını ve malını ortaya koyarak düşmanların saldırısından ve parsellemesinden kurtarıp bizlere emanet bıraktığı 7 iklimi birden yaşadığımız  vatan toprakları üzerinde birlik bütünlük içinde olmak zorunluluğumuz vardır. Dini, dili, dünya görüşü ne olursa olsun ülkemizde yaşayan her insanın kendisine ve topluma karşı olan görevlerini bilerek hayat sürdürmesi önem arz etmektedir.                  

                         Normal zamanlarda birinin diğerini rahatsız etmesi doğıru olmadığı gibi, Nevruz bayramında halka zarar vermek, insanların rahatını bozmak, güvenlik güçlerimize saldırmak ve benzeri olaylar hiç de doğru değildir. Bayramın ruhuyla da uzaktan v e yakından bir alakası bulunmamaktadır. Bu bakımdan işin ruhu v e manasına uygun hal ne isi onu yapmakta huzurumuz için büyük fayda vardır. Dini ve milli bayramlarda daha iyi bir şekilde dayanışmaya, karşılıklı güven duygusunun oluşturulmasına, sevgi saygının artmasına yardımcı olmalıyız. Unutmamalıyız ki, ülkemizin kalkınması, refah düzeyinin artması, hepimiz için huzur ve mutluluğun kaynağı olacaktır.