Tahsin Ötgüç

              İnsanları kendisine itaat etmek üzere yaratan Allah, onlar için ihtiyaç olan her şeyi yaratmış ve istifadelerine sunmuştur. İnsanoğlu yaratıcının kendisine verdiği maddi ve manevi Nimetleri, savurganlık yapmadan lüzumuna binaen kullanması gereklidir. Allahın verdiği her türlü nimetleri sorumsuzca rasgele kullanmak fert ve toplum üzerinde birçok zaralar meydana  getirebilir.  Bu açıdan bakıldığımda tutumlu olmak, her zaman faydalıdır. Böyle olduğu zaman fert ve toplum için gelecek güvende olur. Her kes ihtiyacı olanı arzu ettiği zaman alabilir. Yani tüketirken tükenmemiş oluruz.             

              İsraf: aşırıya kaçmak, haddi aşmak veya nimetleri gerektiği yerde gerektiği ölçüde kullanmamak anlamlarına gelmektedir. Dinimizce yasaklanan ahlaki davranışlardan biridir.Harcamalarımız, zorunlu bir ihtiyacımızı veya yaşamımızı kolaylaştıran bir gereksinimimizi karşılamıyorsa israf ediyoruz demektir Nitekim bir hadislerinde “Kibre düşmeden ve israf etmeden, israfa kaçmadan yiyin, sadaka verin ve giyinin. Buyuran Peygamberimiz (s,a,v)  gur0rlanma ve gösterişe yol açacak tüketimin israf olacağını belirtmiştir.               

              Bilinçsiz tüketim sadece bireysel ahlakı yozlaştırmakla kalmaz. Toplumsal refahı ve huzuru olumsuz yönde etkiler. Özellikle milli kaynakların fütursuzca tüketimi, hem milli serveti, hem de bunun için harcanan enerji ve zamanı zayi etmektedir. Yüce Mevla’mız konumuzla ilgili şöyle buyurmaktadır, israf e.” Ey Âdemoğlu her mescide çıktığınızda güzel elbiselerinizi giyin. Yiyin, için fakat israf etmeyin. Gerçekten Allah israf edenleri sevmez”. A’raf, 31 İsraf, hayatımızın her alanında görülebilir. Maddi yönden, yeme ve içmede, giyimde, elektrik, doğalgaz, su ve benzeri tüketim maddelerinde. Manevi yönden, boş zamanı, hayatı ve her türlü bilgileri, insanlarla paylaşımda. Maddi nimet ve imkanlar gibi, manevi imkan ve değerler de sorumluluk gerektirir.        

               Boşa akıtılan bir damla suyun, çöpe atılan bir dilim ekmeğin, gereksiz kullanılan elektriğin, yıllık olarak toplandığında korkunç rakamların ortaya çıktığı bir gerçektir. Bundan dolayı bir parça ekmekten veya bir damla sudan ne olur dememek gerekir. Günlük hayatımızın huzurlu ve mutlu, geleceğin de güvenli olması adına, Allah’ın verdiği nimetler, ihtiyarcımıza göre kullanılmalıdır. Kendimiz ve aile bireylerimizin istekleri mutedil olarak giderilmeye gayret gösterilmeli, gereksiz yere bütçeyi zorlayarak harcama yapılmasından kaçınılması, sağlığımız için o denli önemlidir. Zira gereksiz ve aşırı derecede yapılan harcamalar israf olduğu gibi, strese ve ruhi bunalıma yol açar.               

                Konumuzla ilgili Yüce Allah Kur’anında şöyle buyurmuştur..” Şüphesiz saçıp  savuranlar şeytanların kardeşleridir.Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür..” İsra,27.

               Allah’ın verdiği nimetleri sorumsuzca, rasgele kullanmak, zamanı boşa geçirmek, sağlığımızı bozan ve ihtiyaç dışı şeyler için harcama yapmak, israf kapsamı içeresinde şeytanın işine yaramaktadır. Yılbaşı yaklaşmaktadır. Hirıstıyan âlemi, bu günlerde yeni yıl için her yıl olduğu gibi bu yıl da hazırlıklar yapmaktadır. Müslüman olarak bizim Hirıstiyan âleminin yaptıklarını yapmak zorunluluğumuz yoktur. Biz Müslüman Türk milleti olarak mazlum ve mağdurlara yardı ederek onların mutluluklarını paylaşan bir milletiz. Elimizde olanı paylaşan, gösterişten uzak, Allah’ın verdiği nimetlerin kadir ve kıymetini her zaman idrak eden, Allaha karşı sorumluluk taşıyan bir milletiz. Haktan, adaletten ve hukuktan nasiplenmemiş, kendi çıkar ve menfaatleri için her şeyi mubah gören Hristiyan âlemini model olarak göremeyiz. Dünya ve ahiretimizin mamur olması hususunda örnek ve rehberimiz, evrensel ve cihanşümul peygamberimiz Hz Muhammed Mustafa (sav) dir. Efendimize tabi olduğumuz müddetçe huzur ve mutluluğumuz artacaktır. İşimiz, kazancımız, mal ve mülkümüz bereketli olacaktır. Bu sayede tüketirken tükenmeyeceğiz inşallah..