Yusuf Yeşilkaya

            Hafta sonları, tatil günleri, bayramlar, arifeler, resmi ilişkilerin dışında özel ilişkilerin yaşandığı, sosyal ortamların, ziyaretlerin yoğunlaştığı günler olarak bilinir. Sosyal trafiğin artması ile araç trafiğindeki hareketlilik de üst seviyeye çıkar. Ve insan bu dönemlerde sevap kazanayım derken günah işlemekten kendini alamaz.

            İnsanların yoğun bir şekilde bayrama hazırlandığı bir arife günü öğleden sonra tanık olduğum manzarayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Geliş ve gidişin aynı caddeden yapıldığı yani tek şerit olan bir yoldayız. Farklı yönden gelen iki bayan sürücü, geçiş hakkının kendisine ait olduğu düşüncesiyle önce kendi geçmek istiyor ve diğerine yol vermiyor. Bu arada bayan sürücüler kendi aralarında tartışırken her ikisinin de arkasından gelen araçlarla doğal konvoy oluştu. Biraz bekleme yaşandıktan sonra trafik iyice karıştı, sinirler gerildi, kornalar çalınmaya başladı. Birbiri ile tartışan bayan sürücülerden birisinin hemen arkasındaki ticari taksi sürücüsü orta yaşın üzerinde bir beyefendi –aslında beyefendi denmez ama sadece cinsiyetini belirtmek için beyefendi dedim- elinde sigara, camları sonuna kadar indirmiş, eli kornanın üzerinde sürekli basıyor ve bir yandan da gergin olan ortamı iyice germeye devam ediyor.

            -Hadi ya! Çekilin artık!

            Buraya kadar yazdıklarımı okuyanlar, “bunda abartacak ne var?” diyebilirsiniz. İki tane beceriksiz bayan sürücü yolu kapatmış, ticari taksi sürücüsü de sinirlenip bağırmış diyebiliriniz. Ya da bu tip olaylar sürekli yaşanıyor, neden sürücülerin cinsiyetini ısrarla belirtiyorsunuz, özellikle bayanları neden afişe ediyorsunuz diye kızabilirsiniz. Dilerseniz yazdıklarıma kızmadan veya onaylamadan önce gözlemlediğim olayı anlatayım, bitireyim. Kararı siz verin.

            Kilitlenmiş trafikte sıkışan bütün sürücülerin gerginliği her birinin yüzüne yansıyordu. Ama Anadolu insanının güzelliği, arife günü olduğundan diye yorumluyorum, daha doğrusu öyle yorumlamak istiyorum, yaşanan bu anlık krize olağan üstü tepki vermek yerine daha sabırlı ve daha uysal bir tavırla yaklaştılar. Trafiğin açılmasını beklediler. Lakin ticari taksi sürücüsü, diğer sürücüleri de galeyana getirmeye çalışıyordu.

            -Ya arkadaş, şunlara kimse bir şey demiyor ya! İki tane o….. çene çalıyor, herkes mal gibi bakıyor. Bu ne biçim memleket ya!

            Ticari taksi sürücüsü beyefendi(!) artık insanların ne yapmasını bekliyor bilemem ama benim ne ağzıma almaya ne de kalemimle yazmaya cesaret edemediğim türden galiz küfürleri ulu orta bağıra bağıra söylüyor ve diğer sürücüleri de kendisi gibi davranmaya zorluyordu. Bütün bunlar yaşanırken hemen yanı başımızda iki tane resmi kıyafetli polis memuru duruyor ve gündelik hayatına devam ediyordu. Belki görev alanı değil belki de olaya karışmak istemiyorlardı. Ancak ticari taksi sürücüsü ağzından tükürükler saçarak en orijinal küfürleri söyleyerek, caddenin ortasında naralar atıyordu. Sonunda bayan sürücülerden birisi yolun kenarına çekilip diğer bayana ve arkasındaki sürücülere yol verdi de trafik rahatladı.

            Çok iyi niyetli düşünmeye çalışırsam; taksi sürücüsünün de bir esnaf olduğunu, bayram arifesinde daha çok müşteri taşıyıp evine ekmek götürmeye çalıştığını, zamanının çok değerli olduğunu, bir yerlere acil yolcu yetiştirmeye çalıştığını düşünüp, taksiciyi masum gösteren senaryolar üretebilirim. Ama hiçbir mazeret bana, taksi sürücüsünün cadde ortasında bağırmasını, ulu orta küfürler etmesini, hem de bayan sürücüler için aşağılayıcı sıfatlar kullanmasını, ayrıca insanları galeyana getirmesini normal bir davranış olarak gösteremez.  

            Bayan ya da erkek her sürücü hata yapabilir. Taksi sürücüsü de hata yapabilir. Şehir trafiğinin daimi aktörleri oldukları için kendi kendilerine geçiş üstünlüğü hakkı tanıyabilirler. Hız limitlerini zorlayabilirler. Ama zorbalık yapamazlar, kimse zorbalık yapamaz. Çünkü kimsenin zorbalık yapmaya hele bir hanımefendiye küfürler savurmaya hakkı yoktur.

            Bir taksi şoförünün yaptığı hatayı, bütün taksi şoförlerine mal edip “sarışın bombalar, tehlike saçıyor” diye başlık atmak, taksi sürücülerine haksızlık olmuyor mu? Evet, genelleme yaparak bütün taksi şoförlerini itham etmek haksızlık olur. Ancak genel anlamda gördüğümüz, tanıklık ettiğimiz, taksi sürücülerimiz kızgın, taksi şoförlerimiz öfkeli. Taksi şoförleri de sonunda birer insan. Robot değiller. Onların da sorunları olabilir, onlar da sinirlenebilirler, öfkelenebilirler. Lakin öfkelerine yenilip ortalığı birbirine katamazlar.

            Bence şoförler odasının taksi sürücüsü üyelerine yönelik olarak, öfke kontrolü, iletişim, halkla ilişkiler gibi eğitim seminerleri düzenlemesi gerekiyor.  Her birimizin kapısında otomobil olsa da en lüks araca sahip olsak da mutlaka günün birinde bir taksi şoförüne işimiz düşüyor. Bazen kendimiz için gerekiyor. Bazen de gözümüzden bile sakındığımız yakınlarımızı taksi şoförlerinin kontrolüne emanet ediyoruz. Sizi bilmem ama öfkeli bir taksi sürücüsünün aracına ben de binmek istemem, yakınlarımı da bindirmek istemem.