WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05304670437

Mobil Uygulamalarımızı Hemen İndir

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız

Yusuf Yeşilkaya

Yusuf Yeşilkaya
Yusuf Yeşilkaya
Tüm Yazıları
SUSMA HAKKINIZI KULLANIN
5.12.2012

 

              Sekizinci sınıfta okuyan İrem’in babası Yunus Bey ile onuncu sınıfta öğrenim gören Nermin’in babası Kemal Bey, aynı iş yerinde çalışıyorlardı. Öğle yemeğini birlikte yedikten sonra çay içmek için kafeteryaya geçtiler. Yunus Bey, taze çaydan bir yudum içti ve derin bir of çekti. Kemal Bey, arkadaşının yüzüne baktı ve derdini sordu:

            - Hayırdır, Yunus Beyim? Bu halin nedir?

            - Yok, bir şey diyeceğim ama bir şey olduğu belli oluyor demek ki...

            - Oluyor tabi. Anlat! Anlat da rahatla.

            - Nasıl anlatılır bilmiyorum ki? Nerden başlasam, nasıl anlatsam…

            - Protokolü geç, olduğu gibi anlat!

            - Bizim kız, İrem…

            - Bir şey mi oldu İrem’e?

            - Çok değişti İrem, çoook.

            - Nasıl yani?

            - Eskiden babam derdi, annem derdi. Biz ne dersek, tamam derdi. O uysal, o şirin kız gitti. Yerine laftan, sözden anlamaz, asi bir cadı geldi. Geçinemiyoruz. Ben bir şey söylesem, o üç şey söylüyor, durmadan çemkiriyor, anlaşamıyoruz. Aynanın karşısına geçiyor, saatlerce süsleniyor. Elinde telefon, durmadan mesajlaşıyor. Sürekli marka takılmak istiyor, olmaz deyince isyan ediyor. Onun giydiği marka kıyafetleri ben ömrümde giymedim. Yemiyoruz, yediriyoruz. Giymiyoruz, giydiriyoruz. Bütün imkânlarımızı seferber ettik. Yeter ki kızımız başarılı olsun, arkadaşlarından geri kalmasın dedik ama hiçbir şekilde hanımefendi memnun olmuyor ki. Hele arkadaşlarına hiç toz kondurmuyor. Varsa yoksa arkadaşları. Biz nesi oluyoruz bilmiyorum.

            -  Vay Yunusum vay! Sen iyi dolmuşsun ya!

            - Anlatamam Kemal Bey, durumumuzu bilemezsiniz.

            -Anlıyorum ve biliyorum Yunus Bey.

            - Nasıl yani? Nerden biliyorsunuz?

            - Biliyorum. Çünkü aynısından bir tane de bizim evde var.

            - Haklısın. Sizin de Nermin var. Peki siz ne yapıyorsunuz?

            - Susma hakkı denen bir şey duydun mu?

            - Susma hakkı, duydum. Mahkemede olur da konumuzla ilgisini kavrayamadım.

            - Doğru haklısın. Mahkemede olur ama bizim evde de farklı bir versiyonu uygulanıyor. Uygulamaya çalışıyoruz.

            - Nasıl oluyor bu?

            -Bak şimdi, senin İrem ile ilgili paylaştığın şeylerin aynısını biz de yaşadık ve hala yaşıyoruz. Bazen insan, evladının yaptıkları ve uyguladıkları karşısında ne yapacağını bilemiyor. Şaşırıp kalıyorsunuz. Eğer sinirlendiğiniz anda aklınıza gelen her şeyi söylerseniz, bir daha yüz yüze bakmamanız gerekir. Bu mümkün değil elbette. Baktın ki, çocuklar senden baskın çıkıyor, üzerine gitme, cevap verme. Yani susma hakkını kullan.

            - Ama her şeye sus, her şeye evet de… Nereye varacak bu işin sonu?

            - Ben sana her şeye sus demiyorum. Ama çocuğunla iletişim kanallarını kapatma. Ne şimdi ne de ileride. Ne kadar az şey paylaşırsanız o kadar yabancı olursunuz. Paylaşabildiğiniz her şeyi paylaşmaya çalışın, konuşun. Yaptıkları hataları yaşlarına ve cahilliklerine verin. Dahası, hatalarını düzeltebilmeleri için onlara şans vermemiz gerekiyor. Onlar bizim değer verdiğimiz şeylere pek değer vermeyebilirler. Ama biz de gençken nelere değer vermedik ki! Ne hatalar yapmadık ki! Bilen bilir de bilmeyen sanki bizim gençliğimizde babamızın dizinin dibinde kedi gibi oturduğumuzu zanneder. Bir de oturmuş çocuklarımızın dedikodusunu yapıyoruz. Yakışıyor mu bize?

            - Utandırmayın insanı…

            - Şaka diyorum canım. Ama şaka olmayan bir şey var ki, bizim zamanımız ile çocuklarımızın yaşadıkları zaman birbirinden çok farklı. Biz çelik çomakla, taşla, topaçla oynarken; onların elinde her imkân var. Bilgisayar, internet, cep telefonu, sosyal paylaşım ağları, televizyon… İyiliğe ve kötülüğe ulaşması için her türlü fırsat mevcut. Seçim gençlerde. Bu yüzden işleri daha zor. Biz ebeveyn olarak onların işlerini zorlaştırmak yerine içinde bulundukları zor anlarda kendilerine yardımcı olmalıyız. Tercih yaparken doğru seçeneği işaretlemelerine rehberlik etmeliyiz.

            -Çocuk yetiştirmek ne kadar zormuş ya!

            -Ne sandın? Çocukları dünyaya getirip karnını doyurmakla bitmiyor her şey. Asıl onları hayata hazırlamak, iyi bir insan olarak yetişmelerini sağlamak zor.

            -Haklısın galiba. İlişkilerimizi tekrar gözden geçirmeliyiz anlaşılan.

            Çocuk olan her evde bu türden tartışmaların, yanlış anlamaların, anlaşılamamanın olması muhtemeldir. Özellikle çocuklarımız beşinci sınıfı bitirinceye kadar, anne ve babaları birer kahraman, birer model olarak algılarken; ergenlik süreciyle birlikte ilişkilerde ciddi problemler yaşanabilmektedir. Problem her evde yaşanırken, bu problemler karşısında ebeveynler olarak nasıl bir duruş sergilediğimiz, ilişkileri koruma ve kurtarma adına takındığımız tavır çok önemlidir.

            Çocuklarımızın sergiledikleri davranışlar karşısında ebeveyn olarak ağzımıza gelen her sözü söylemek, bağırıp çağırmak, kapıyı çarpıp çıkmak hatta hırsını alamayıp şiddet uygulamak, ilk aklımıza gelen davranış biçimleri olabilir. Ama bu davranış biçimleri ile hareket ettikten sonra kırıp döktüğümüz ilişkileri nasıl toparlayacağımızı da hesaba katmak gerekir. Hele kırıp döktüğümüz, evlatlarımız, canlarımız ise harekete geçmeden önce bir kez daha düşünmek, olumsuz çıkışlarda kendi kendimize fren olmak yararımıza olacaktır. Dilimizin ucuna gelen her olumsuz söz için o sözü söylemeden önce kar zarar analizi yapabilmeliyiz. Bize ve ilişkimize yararı olmayacak hatta zararı dokunacak sözler için susma hakkınızı kullanın.


Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber İhbar