
05304670437
Yusuf Yeşilkaya
Bir dershanenin kafeteryasında, üniversite hazırlık öğrencileri kendi aralarında sohbet ediyorlardı. Yaklaşan üniversite sınavı, tercih edilen popüler meslekler, fakültelerin kontenjanları, okumak istedikleri okullar sohbetin ortak konusuydu.
Aynı masanın etrafında oturan öğrenciler, farklı okullarda okumanın yanı sıra farklı aile kültürüne ait gençlerdi. Erkan, üzerinde konuştukları konuyu dağıtmak ister gibiydi:
—Hey millet! Bugün çaylar benden.
Erkan’ın bu çıkışına herkes şaşırdı. Zühal dayanamadı ve sordu:
—Hayırdır Erkan, bu cömertliğin sırrı ne?
Erkan biraz durakladı. Masada oturan herkesin kendisine baktığından emin oldu. Arkadaşlarını biraz daha meraklandırdı ve kasıla kasıla konuşmaya başladı:
—Arkadaşlar! Akşam babamla konuştum. Babam, benim okumam için servetini ortaya koydu.
Masada adeta soğuk bir rüzgâr esti. Erkan’ın babası çok zengindi ama masada oturan diğer öğrencilerin ailelerinin gelir durumu aynı değildi.
Samet, altta kalmak istemedi:
—Benim babam da arabasını ortaya koydu. Eğer üniversiteyi kazanırsam arabasını bana verecek.
Elif, arkadaşlarının ilgisini çekmek istiyordu:
—Arkadaşlar, üniversiteyi kazanırsam babam beni tatile gönderecek.
Cem, sohbeti sulandırmaya çalıştı:
—Elif! Tatil adresini bize verirsin artık. Tatilde de beraber oluruz. Ne dersin ha?
Elif, ilgiden memnun kaldı ama kendisini de ağırdan satmak istiyordu.
—Yok, öyle yağma! Sen de kazan kendi tatilini kendin yap.
Masanın en uç kısmında oturan Murat’ın sessizliği Ayla’nın dikkatini çekti.
—Eeee Murat! Baban senin için ne ortaya koydu?
Murat bu sohbetten sıkıldığını fark ettirdi.
—Babam bana inandı. Ben de bu sınav için yüreğimi ortaya koydum.
Masada ikinci defa soğuk rüzgârlar esti. Ders zilinin çalmasıyla bu sohbet mecburen bitti ve öğrenciler derse girdiler.
Sınav zamanı geldi. Öğrenciler, sınava girdiler. Sonuçlar açıklandı. Erkan, babasının servetini sınavı kazanamasa da alacağını bildiği için gayret göstermemişti. Doğal olarak, sınavı kazanamadan babasının parasını harcamaya devam etti. Samet sınavı kazanamadı. Önce babasının arabasını yıkama bahanesiyle binmeye başladı. Sonra arabayı babasına hiç vermedi. Elif’in ailesi tatile giderken yanlarında Elif’i mecburen tatile götürdüler.
Murat’ın babası, oğluna güvenden başka bir şey vermemişti. Haliyle Murat için ortaya koyacağı sadece yüreği vardı. Ama o güven, o koskoca yürek başarmaya yetmişti. Murat istediği bölümü kazandı ve üniversiteli oldu. Murat, üniversitede okurken de babasının ortaya koyacağı yüreğinden başka bir şey yoktu. Yüreğinin coşkusuyla, okulunu zamanında bitirdi.
Murat, sevdiği kızla evlendi. Hem kendisine hem ailesine hem de ülkesine faydalı bir yurttaş oldu. Geliri çok iyiydi. Ailesini ve diğer ihtiyaç sahiplerini unutmadı. Çocuklarını hayata hazırlarken onlara sürekli özgüven aşıladı. Çocuklarının eğitimi konusunda biriktirdiği serveti ortaya koymadı. Tıpkı bir zamanlar babasının yaptığı gibi yüreğini ortaya koydu.
Zaman hızla akıp gidiyordu. Lise birinci sınıfa giden oğlu Yavuz, babasına bir soru sordu:
—Baba, yüreğini ortaya koymak ne demektir?
—Yaptığın işe, planladığın hedefe inanmaktır. Gideceğin yola adanmaktır. Yolun sonunda elde edeceğin başarıya kilitlenmektir.
—Bu nasıl olacak babacığım?
—Önce kendine, kendin inanacaksın. Sen kendine inanıp güvenmezsen başkalarının güveni bir anlam ifade etmez. Yarınların için umutların olmalı. Umutların ötesinde hayallerin ve bu hayallere kavuşturacak planların olmalı. Azimle ve sabırla yoğrulmalı. Üstün gayretle mutlaka başarıya ulaşırsın oğlum.
—Ama babacığım, başarıya ulaşmak için birçok gereksinim var. Ekonomik güç olmadan başarıya ulaşılabilir mi?
—Ekonomik gücü gereksiz görmüyorum. Para insan hayatında önemli bir yer tutar. Ama her şey demek değildir.
—Nasıl yani?
—Şöyle ki, paranı, arabanı, evini kaybedebilirsin. Yani ekonomik olarak iflas edebilirsin. Tekrar çalışıp tekrar aynı imkânlara kavuşabilirsin. Defalarca iflas ettikten sonra tekrar zirveye tırmanan birçok başarılı insan var. Ancak yüreğindeki azmi ve inancı kaybetme! Umutlarını tüketme! Hayallerini kaybetme! Umutlarını kaybedersen, tekrar toparlanıp zirveye koşamazsın. Sen yere düştüğün zaman, içinde yıkılırsan kalkman zor olur. Sen yere düşsen de içinde ayakta kal. Anladın mı oğlum?
—Anladım babacığım. Teşekkür ederim.
Yavuz da tıpkı babası gibi umutlarına ve hayallerine çok sıkı sarıldı. Yaşamda tökezlediği zamanlarda yüreğini sağlam tuttu. Hayat mücadelesinde yendiği de oldu yenildiği de. Yere düşüp yenildiği zamanlarda pes etmedi. Yaptığı her işe aklının yanı sıra yüreğini de kattı.
Hayatta bazen rüzgâr arkamızdan eser ve koşar adımlarla ilerleriz. Bazen yerimizde sayarız. Bazen rüzgâr fırtınaya dönüşür ve karşımızdan eser. Tutunacak bir el, sığınacak bir liman da bulamayabiliriz. Sert fırtına karşısında bırakın ileriye gitmeyi, yerimizde bile sayamayabiliriz. Yüzümüz ileriye dönük olduğu halde gerisin geriye gideriz.
Yüzümüz ileriye dönük olduğu halde koşar adım ilerlerken kimsenin desteğine ihtiyacımız olmaz. Hatta bizim rüzgârımızla birkaç kişi de ileriye gidebilir. Duraksadığımız zamanlar, genelde kendimizi sorgulama sürecine girdiğimiz anlardır. Özellikle geriye doğru giderken gözümüz sürekli bir dost eli arar tutunacak. Bulduğumuzda kendimizi şanslı hissederiz. Bulamadığımızda, gerilere sürüklendiğimizde asıl sınav başlar.
Yere düştüğümüzde, sürekli yerde kalacağımıza kendimizi inandırırsak kimse bizi ayağa kaldıramaz. Ancak tökezlediğimizde hatta yere düştüğümüzde içimizde ayakta kalmayı başarabilirsek bizi kimse yıkamaz. İçimizde ayakta kalmayı başarabilirsek, yüzüstü yere çakılsak bile toparlanıp ayağa kalkmamız uzun sürmez.
İçinde ayakta kalabilmenin en büyük dayanağı kendine inanmak ve yüreğini ortaya koymaktır. Akıl ve mantık azığının yanına mutlaka yüreğin tılsımını eklemektir. Çünkü tılsım bozulduğunda tamiri zordur. Yere düşüp parçalanan bir cam vazoyu ilk şekline getirmek nasıl çok zorsa yürekteki zafiyete uğrayan direnci ikmal etmek de güçtür.
Yazara mesaj: [email protected] www.yusufyesilkaya.com
Yazarlar
-
Emre KetenMetal Değil Umut Üretiyoruz Yerli ve Milli Tıbbi cihazlar 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim AtalayBolu- Mengen’de Yaşayan 8.Yöresel Kültür- Giyim Şenliği 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Emin CandanSiyaset Artık Beyinde Kazanılıyor 20.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TÜRKANBOYKOTA BOYKOT LAZIM 6.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ali ÖzdemirKar tatili tembelliğe teşviktir 27.11.2024 Tüm Yazıları
-
Hasan LökKarabük Üniversitesi Üzerinden Ne Yapılmak İsteniyor? 19.04.2024 Tüm Yazıları
-
Hayreddin ÖzdenMedenileşme 12.03.2024 Tüm Yazıları
-
Mustafa Nuri Gürsoy“Hakikati kaybettik ve uzun sürdü bunaklığımız.” 31.12.2023 Tüm Yazıları
-
Özcan ÖzdemirMAÇ “O AN “ BİTTİ… 4.12.2023 Tüm Yazıları
-
Kemal Hilmi ÇelebiYKS 2023 ÜNİVERSİTE TERCİHLERİ HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER. 22.07.2023 Tüm Yazıları
-
Vehbi CamgözBU SEÇİMDE NEYİ OYLAYACAĞIZ !!!? 24.03.2023 Tüm Yazıları
-
Tahsin ÖtgüçİSLAMIN ENGELLİYE BAKIŞI 28.11.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa Cop“BOLU” MERKEZ “GÖL HAMİDİYE”DE ”KÖY YAŞAM MERKEZİ”AÇILIŞ TÖRENİNDEN... 21.09.2022 Tüm Yazıları
-
Ömer MadenBİR KEDİM BİLE VAR ANLIYOR MUSUN? (2) 5.08.2022 Tüm Yazıları
-
Fatih PekerMAVİ KELEBEK HİKAYESİ 14.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.07.2015
21.12.2014
16.06.2014
6.05.2014
29.04.2014
7.04.2014
11.03.2014
17.02.2014
3.02.2014
30.01.2014