
05304670437
Dr Hülya Ensari
Merhabalar, yine uzunca bir aradan sonra sizlerle birlikteyim…Hafta içi işlerin yoğunluğundan yazı yazmaya vakit olmuyor.Bu yüzden hafta sonları yazmayı planlamıştım.Ama şubatın ilk hafta sonu lise arkadaşları ile Ankara buluşması vardı; ardından İstanbul’da Şizofreni ve işlevsellik konulu bir çalıştay’da görevliydim…Derken geçtiğimiz hafta sonu da ailemle yüz yüze iletişim kurmaya zaman ayırdığımdan pek internete girme fırsatım olmadı…Neyse zaman geçtikçe bu konuda da yaza yaza pratik kazanacağımı umuyorum…
Aslında bu hafta şizofreni ve toplum ruh sağlığı merkezinden söz edecektim ama şubat başındaki eski liseli arkadaşlarımla buluşmak o kadar iyi geldi ki onu anlatmadan geçemeyeceğim…
Şöyle ki liseli arkadaşlarım derken Diyarbakır Anadolu Lisesi’nde 7 yıl birlikte aynı sıraları paylaştığımız arkadaşlarımdan söz ediyorum. O zamanlar Anadolu Liseleri ilkokuldan hemen sonra idi ve 11-18 yaş aralığını birlikte geçirdiğiniz; sabahtan akşama kadar tüm günü paylaştığınız uzun bir süreçten söz ediyorum…Bir de yıllar sonra dönüp o günleri hatırlayıp, anıları paylaşmak…Gerçi ben hep önlerde oturduğum için arka sıralarda oturan arkadaşların maceralarından yeni yeni haberim oluyor diye çok üzülüyorum ama şimdi bile duymak çok keyifli idi…Aramızda her meslek grubundan arkadaş vardı…Bazı arkadaşların özellikle tıp dışı mesleklerde olan arkadaşlardan stresle baş etme yöntemlerini nasıl da güzel günlük hayatlarında uygulayabildiklerine tanık olmak müthişti.Özellikle yaşadıkları sıkıntılı olaylar karşısında nasıl olayları olduğu gibi kabul edebildiklerini; en gergin ortamlarda nasıl sakin olmayı başardıklarını görmek güzeldi.Örneğin bir arkadaşa alt katındaki komşusu ne çok gürültü oluyor diye şikayet etmeye sinirli bir şekilde çıkıyor; bizim arkadaş sakin ve alçak bir ses tonu ile”bir dur bakalım, önce sakin ol,çok gergin görünüyorsun,bir dışarı çık, hava al da gel, sonra konuşuruz” diye yatıştırması; bir diğer arkadaşın kardeşinin boşanma olayının ardından çok üzülen annesine “eşinin boşandığını değil de ölmüş olduğunu varsayalım” diyerek teselli etmesini duymak çok anlamlıydı.Ben de “yahu ben psikiyatristim ama bu kadar kolay stresle baş edemiyorum”deyince “ee o zaman da bizi hatırla” diye yanıt vermişlerdi…
Yoğun iş koşturmacasında zaman ayırarak arkadaşlarla bir araya gelmek, konuşmak, espriler yapmak ,duygularımızı paylaşmak hepimize iyi geldi ve daha sık görüşmeye karar verdik…
Bu görüşmeler aslında, bugünün teknoloji hızının artmasına paralel hızda avuçlarımızdan akıp giden yaşamımızda yüz yüze iletişime,etkileşime, duyguların paylaşımına ne kadar çok ihtiyacımız olduğunun da bir göstergesi…Neden?
Çünkü bugünlerde neredeyse herkes birbirinin yüzünü göremeyecek kadar meşgul…Bir araya gelmeye, konuşmaya, dertleşmeye, anıları paylaşmaya,gülmeye kimsenin vakti yok.Ama internette gezinmeye, msn’leşmeye, chat’leşmeye, facebook’ta yazışmaya video paylaşmaya vakit çok…Bunlar da paylaşım değil mi? Hatta facebook, twitter’ın adları sosyal paylaşım siteleri değil mi? Herkes sevdiği müzikleri,video’ları,sözleri, hatta duygu ve düşüncelerini paylaşmıyor mu? Ve hatta yüzlerce kişiye ulaşılmıyor mu? Evet,tabii ki bunlara itirazım yok Tadında ve dozunda kalmak kaydı ile…Ama yüz yüze iletişimin yerine sanal iletişim geçer mi derseniz hayır derim…Çünkü sanal dünyada düşünceler,sözler size ait olabilir ama bunlara sesiniz,yüzünüz, jest ve mimikleriniz eşlik etmediği sürece gerçek duygusal paylaşım sağlanamaz…O zaman da sırtımızda tonlarca ağırlıkta taşıdığımız stres yükünü hafifletmez…Sadece bizi sanal olarak rahatlatır, sanal mutluluk yaşatır…Bunlar benim internete veya facebook’a karşı olduğum anlamına gelmez ;tabii ki ben de hepsini kullanıyorum...Ama bugünlerde özellikle gençler ve çocuklar arasında internet bağımlılığı hızla artmaktadır. Ve giderek gerçek sosyal ortamdan koparak; sanal arkadaşlıklar ve iletişimler kurarak yalnızlaşan; karşılaştıkları hayal kırıklıkları ile gerçek duygusal paylaşım yoksunluğu nedeniyle baş etme sorunu yaşayan; sosyal fobik, depresyona giren çocuk ve ergenlerle daha sık karşılaşmaktayız.
Bu yüzden biz büyüklere düşen görev sadece uyarmak olmamalı;öncelikle bizler davranışlarımızla çocuk ve gençlere örnek olmalıyız…Biz biz olalım yoğun işlerimiz arasında sevdiklerimizle yüz yüze iletişim kurmak için zaman ayıralım…
Haftanın Sözü: “Dünyada görmek istediğiniz değişikliğin kendisi siz olun.” Gandhi
Haftanın fotoğrafı Nilüferler
Yazarlar
-
Emre KetenMetal Değil Umut Üretiyoruz Yerli ve Milli Tıbbi cihazlar 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim AtalayBolu- Mengen’de Yaşayan 8.Yöresel Kültür- Giyim Şenliği 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Emin CandanSiyaset Artık Beyinde Kazanılıyor 20.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TÜRKANBOYKOTA BOYKOT LAZIM 6.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ali ÖzdemirKar tatili tembelliğe teşviktir 27.11.2024 Tüm Yazıları
-
Hasan LökKarabük Üniversitesi Üzerinden Ne Yapılmak İsteniyor? 19.04.2024 Tüm Yazıları
-
Hayreddin ÖzdenMedenileşme 12.03.2024 Tüm Yazıları
-
Mustafa Nuri Gürsoy“Hakikati kaybettik ve uzun sürdü bunaklığımız.” 31.12.2023 Tüm Yazıları
-
Özcan ÖzdemirMAÇ “O AN “ BİTTİ… 4.12.2023 Tüm Yazıları
-
Kemal Hilmi ÇelebiYKS 2023 ÜNİVERSİTE TERCİHLERİ HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER. 22.07.2023 Tüm Yazıları
-
Vehbi CamgözBU SEÇİMDE NEYİ OYLAYACAĞIZ !!!? 24.03.2023 Tüm Yazıları
-
Tahsin ÖtgüçİSLAMIN ENGELLİYE BAKIŞI 28.11.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa Cop“BOLU” MERKEZ “GÖL HAMİDİYE”DE ”KÖY YAŞAM MERKEZİ”AÇILIŞ TÖRENİNDEN... 21.09.2022 Tüm Yazıları
-
Ömer MadenBİR KEDİM BİLE VAR ANLIYOR MUSUN? (2) 5.08.2022 Tüm Yazıları
-
Fatih PekerMAVİ KELEBEK HİKAYESİ 14.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.07.2011
10.05.2011
22.03.2011
22.02.2011
23.01.2011
9.01.2011