İbrahim Karagöz

Atasözlerimizi öğrendiğiniz ilk günleri hatırlayanınız var mı?

Kayıtsız şartsız inandığımız sözler. Atalarımız söylemiş. Onlar doğru söylemişlerdir. Bugün ki yazımda size miladı dolan birkaç atasözümüzü hatırlatmak istiyorum. Bunların sayısını çoğaltmak tabii ki mümkün ama benim amacım hepsini ortaya çıkarmak değil, bazılarınınmiladının dolduğu düşüncesini sizler ile paylaşmak.

Örneğin;

“Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır”

Eskiden koyu sohbetler kahve ile taçlandırılırdı. Kahve o kadar bol bulunan bir içecek değildi.Şimdi ise kahveler dedikodu ortamlarının vazgeçilmez aracı. Kahve fincanın dan ilk yudumu aldığımız da başlıyoruz dedikodu yapmaya. Hatır denilen şey kırk saniye artık.

“Adam olana bir söz yeter”

Etrafınıza bir bakın adam gibi adam kaç tane var ki bir söz yetsin? Yine bir atasözü ile bunu ispatlamak mümkün, “Söyle söyle kendin dinle…”

“Ağaçtan maşa, aptaldan paşa olmaz”

Eskiler haklı ağaçtan maşa olmuyor fakat görüyorum da epey aptal iyi mevkilere gelmiş.Malum kukla lazım çok üstteki makamlara.

“Akan su pislik(yosun) tutmaz”

Büyük suyu gördükçe bu atasözünün ne kadar anlamsız olduğunu anlayabilirsiniz.

“Akıl para ile satılmaz”

Günümüzün moda mesleklerinden birisi yaşam koçları eski adları ile danışmanlık şirketleri. Gördüğünüz gibi akıl para ile artık satılıyor.

“Komşu komşunun külüne muhtaçtır”

İlk yazılarımda da yazmıştım. Artık eski komşuluklar kalmadı ki külüne muhtaç olalım. Şehir merkezinde çoğu ağartmana girin komşularının ismini bilenlerin sayısı o kadar az ki.

“Eski dost düşman olmaz”

Nedendir bilinmez en çok da bu atasözü bana bir yakın geldi hoşuma gitti. Dostların hepsi şu an düşman. Sanatçılara bakın yedikleri içtikleri aynı olan kişiler şimdi birbirleri ile kavgalı.

Başımız sağ olsun birçok atasözümüz tarihe karıştı.

Saygılarımla.