Muharrem Demirel

“Tövbe tövbe…

Ya birader nereden buldunuz bunu.

Üzüm kurusu desem değil, dut kurusu desem o da değil,

Hoşaf yapsan gelmez, elden yiyeyim desen yenmez.

Tam bir kız kurusu…

Ne oynayacak bu?

Voleybol!

Ya voleybolcu dediğinde biraz boy pos olur,

Hadi 2 metre olmadı, 1.80 de olur.

İndirdi mi smaçı tek başına almalı maçı.

Ama bu…

Derler ya;

Anadan sıska, ne yapsın muska.

Güzellik hak getire,

Allah günah yazmasın ama

Sanki bu Rus tan biraz kısmış mı ne?

Gözler şaşı, burun hokka, kulaklar kepçe,

Boy fukara, bacaklar ise şişe.

Doğrusunu isterseniz aklım ermedi bu işe.

Seni basında çıkan fotoğraflarından gördüm

Bu satırları ise resimlerine bakarak ve seni tersinden okuyarak ilmik ilmik ördüm.

Ancak

Bizde ki anlayışın Rus kadınlarına genelde verdiği ad’dır Nataşa

Seyredenlerde seni düzünden okuya ve de inşallah da iyi anlaya.

Ne diyelim;

Hoş geldin Bolu’ya...

Anastasia Gorina!

Daha kibarca ve ince bir dille;

Hoş geldin BÖLÜ’ ya, Anastasia GÖR ina...”

Demiş Kasım’ın 17 sinde de bu yazıyı yazmış idik. Ama okuyucuya sunamadan arada kaynadı gitti.

Duyduk ki gitmiş...

Yada verim alınamamış gönderilmiş,

Yazılarımıza zenginlik katması bakımından ve tarihteki yerini alabilmesi açısından, gecikmeli olsa da bu yazıyı okuyucuya sunuyorum.

Ve Anastasia’ya güle güle diyorum.