Bir Bozkurt çıkmış idi.. - - Muharrem Demirel

“…Sonra gök yeleli bir Bozkurt çıkıp gelmiş, Türk’ün önünde dikilmiş ve durmuş idi.

Herkes anlamıştı ki, yolu o gösterecek.

Bozkurt yürümüş; ardından da Türk Milleti yürümüş idi.

Türkler, Bozkurt’un önderliğinde o kutsal yılın, kutsal ayının, kutsal gününde sıkışıp kalmış oldukları Ergenekon’dan çıkmış idi.”

***

Ergenekon’dan çıkan Türk Milletinin bir kolu, Selçuklu Devleti olarak Anadolu kapılarına kadar gelmiş

Muş’un Malazgirt Ovasında Bizans ordusunun karşısına dikilmiş idi.

26 Ağustos 1071 tarihinde Malazgirt Meydan Muharebesi ile kazanılan bu büyük zaferle Anadolu’nun kapılarını açan ve Anadolu’da yaşayan Türkler ile kucaklaşan BOZKURT;

SULTAN ALP ARSLAN idi.

***

Ovaya hâkim tepeden bir ses yayıldı gök kubbeye,

…

Yiğitler kan döker, bayrak solmaya,

Anadolu başlar, vatan olmaya...

Kızılelma'ya hey... Kızılelma'ya!

Budur Peygamberin övdüğü Türkler

Ya Allah...Bismillah... Allahuekber.

***

Malazgirt Meydan Muharebesi kapısı açılan bu kutsal topraklar, sonra Türk’e vatan olmuş,

‘Ol deyince olduran’ Yüce Allah’ın izni ile Osmanlı Devleti

Gönüllerde Kızılelma, dillerde

En güzel marşını vurmada mehter

Ya Allah…Bismillah…Allahüekber sesleri ile birlikte, 3 kıtaya hükmetmiş idi.

1699 yılına geldiklerinde, Osman Gazi döneminde 16 bin km2 olan Osmanlı Devleti toprakları, etki alanları ile birlikte 24 milyon km2 ye varmış idi.

***

Aradan yıllar geçmiş çağın yeniliklerini yakalayamayan düşünce yüzünden, Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarına hükmeden Osmanlı Devleti çökmüş, hâkimiyeti altındaki topraklar teker teker elden çıkmış idi.

10 Ağustos 1920 yılında yapılan Sevr Antlaşmasıyla yurdumuz tamamen elimizden alınmış, vatanımızda hür olarak yaşama hakkımıza son verilmiş, yüzyıllardır üzerinde bağımsız olarak yaşadığımız bu topraklar düşmanlar girmiş, ülkemizin her bir yanı işgal edilmiş,

Osmanlı Devletinin elinde 24 Milyon km2 topraktan kala kala 350 bin km2 toprak kalmış ve bu alana sıkışmış idi.

***

Üzerinde yaşamış olduğumuz bu kutsal vatan topraklarının karanlıklara gömüldüğü bu zamanda Türk Milleti yine bir BOZKURT bekler idi.

O Bozkurt, 19 Mayıs 1919 da Samsun’da Türk’ün önünde dikilmiş ve durmuş idi.

Herkes anlamıştı ki yolu o gösterecek.

Bozkurt yürümüş; ardından da Türk Milleti yürümüş idi.

Türkler, Bozkurt’un önderliğinde o kutsal yılın, kutsal ayının, kutsal gününde sıkıştırılmış oldukları topraklardan çıkmak için harekete geçmiş idi.

Yeryüzünün ve gökyüzünün mutlak hâkimi olan, ol deyince olduran Yüce Allah, kurtarıcı olarak O Bozkurt’u seçmiş idi.

O BOZKURT;

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK idi

Kalpler birdi, iman ve ülkü aynı idi. “Ya istiklâl, ya ölüm” parolası ile dile getirilen bu inanç, kudretini “Kuvay i Milliye Ruhu”ndan alır idi.

Kuva-yi Milliye Ruhu ise bir milletin yeniden var olma gayreti idi.

*** .

Bu gayret ile İstiklal Savaşı başlatılmış 3 cephede savaşılmış, düşmanlar mağlup edilmiş

Ve.

30 Ağustos 1922 tarihinde tamamlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile büyük bir zafer kazanılmış, ardından gelen Büyük Taarruz ile yurdumuz düşmanlardan temizlenmiş idi.

***

Ve bir ses duyuldu İzmir’in dağlarından; o ses Edirne’den Kars’a, Sinop’tan Hatay’a yayıldı.

İzmir’in dağlarında çiçekler açar,

Altın güneş orda sırmalar saçar.

Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar.

Yaşa MUSTAFA KEMAL PAŞA yaşa,

Adın yazılacak mücevher taşa.