Muharrem Demirel

Vedat Özkan aradı,

‘Hocam Topuk Yaylasında Boluspor’un Erzurumspor ile oynayacağı hazırlık maçına benimle gelir misin?’dedi.

Gittik…

Bolusporlu yöneticiler Sayın Bayram Ali Aydoğanlı, Alper Altuntaş ile karşılaştık.

Boluspor’un eski başkanlarından Emin Semercioğlu Ağabeyimiz ve Mustafa Nuri Gürsoy Hocam gibi pek çok insan ile sohbet ettik.

Bir baktım eşofmanlı bir delikanlı,  gülerek geldi beni kucakladı.

Atacan’dı…

Eski kalecimiz Atacan Öztürk. Erzurumspor kaleci antrenörü olmuş.

Sevindim…

***

Pazartesi sabahı bayrak töreninde idik, herkes orada; öğrenciler, öğretmenler ve veliler…

İstiklal Marşımız söylendi, konuşmalar yapıldı içeriye girişlerde başladı.

Bir baktım bir öğrencimiz daha yeni geliyor.

Herkesin için de yüksek bir ses ile dedim ki;

‘Arkadaşların vaktinde gelmişler, sen ise daha yeni geliyorsun.’

Kızardı, utandı, hiçbir şey diyemedi.

O anda geç kalan bir öğrencimiz daha vardı

Ama

Yanında da babası…

Onlara hiçbir şey söyleyemedim.

Benim azarlamış olduğum öğrenci bana baktı, o bakış ki bana çok şeyler anlattı.

İki defa utandım.

Herkesin içinde söylediğimden ve söyleyemediğimden…

***

Hocam bu ne?

Erzurumspor maçında da yaşandı böyle bir sahne,

Genç oyuncu herkesin içinde

Ve

Herkesin de duyabileceği şekilde ‘ lan gel buraya, geri zekâlı topu taca atsana! Senin yüzünden gol yiyecektik lan’ diyerek aşağılandı.

Ama

Daha sonrasında aynı pozisyonlarda ve yemiş olduğumuz 2 golde de bariz hataları bulunan futbolculara iki kelam laf edilmedi.

Bu satırları yazarken de okulumda yıllar önce yaşamış olduğum ve bana ders olan bu hatıra aklıma geldi.

***

Maça gelelim diyeceğim

De

Nesini anlatayım, lig maçları için iyi bir ölçü olmayacak ki.

İlk lig maçına çıktığımız da belki de bu kadronun pek çoğu ilk 11 de olmayacak.

Köroğlu birlik minibüslerini bilir misiniz?

Hani

Zübeyde Hanım Kız Meslek Lisesinin önünde dururlardı.

Kalkış için belirlenmiş bir saatleri yoktu.

Çünkü

Minibüs ne zaman dolarsa o zaman hareket ederlerdi.

Boluspor’da aynı durumda…

Yani

Hazırlık maçlarında alınan bu kötü sonuçlar bizi üzmüyor

Ama

Hala daha elimizde şekillenmiş bir kadro yok.

İşte bizi bu üzüyor.

***

Geçtiğimiz sezon ki bu tablo, iskeleti bozulmamış bir kadronun ilk 9 haftada gelmiş olduğu nokta.

Futbolcunun maç kondisyonu diye bir derdi yoktu,

Saha içi uyum diye bir derdi de,

Hocamızın da çok fazla bir derdi yoktu

Çünkü

Elindeki iskelet kadroya uygulatmak istediği taktiksel anlayışı için geniş bir zaman dilimi bulmuştu.

Ya sonrası…

O apayrı bir yazı konusu.

Ama

Bu gün itibari ile benim anlatmak istediğim şu;

Resmi maçların başlamasına 18 gün kalmış, hala daha bir iskelet kadromuz yok.

Yani

Hızlı olmaz isek; Abdurrahim, durum vahim…