Lanet olsun… - - Muharrem Demirel

Yolu çok dar imiş, genişletmişiz; stabilize yoldan kaymak gibi asfalt yola geçmişiz.

Yani

İnsanların rahatça Yedigöller’e gidebilmesi için İl Özel İdaresi olarak ne gerekiyorsa yapmışız.

Şimdi bu hizmetten yararlanan vatandaş ne yapmalı?

Bu hizmeti getirenlere dua etmeli.

Etmiyor işte.

***

Yol yapmak tabi ki önemliydi

Ama

Yoldan önce bu tabiat harikası olan Yedigöller’in alt yapısını hazırlamak daha da önemliydi.

Biz ne yaptık?

Tam tersini!

Yani

Yol tamam da, ya insanları huzura mutluluğa taşıyacak yollar?

Mesela

Temizlik, güvenlik, doğal yapının korunması, konaklama, oto araç parkı…

***

Bu sezonda yine Yedigöller’e yurdumuzun dört bir yanından insanlar büyük bir arzu ile geldiler.

Ama

Göllerin kıyılarına rast gele kurulan çadırları, yine görüntüyü bozan park etmiş araçları

Araçların egzozlarından çıkan dumanları, motor gürültülerini, korna seslerini,

Sağa sola atılmış olan çöpleri,

Yeterli olan ama temizlenmeyen tuvaletlerin, halini görünce, ‘’Lanet olsun, bir daha gelmem’’ diyerek gittiler.

Çünkü

Yeterli araç parkın yok, yeterli personel yok.

***

Bu konu ile ilgili yanılmıyorsam dört sene önce bir yazı daha yazmıştım. O kadar çok yorum gelmişti ki

O kadar çokta yol gösteren vardı ki

Mesela biri şöyleydi;

‘‘Hırvatistan’da bulunan Krka National Park adında milli bir park var. Bir kere gittim ve gördüm. Sistem o kadar güzel işliyor ki anlatamam. Bizler elimizdeki güzelliklerin değerini bilmiyoruz. Adamlar milli parka girişte otoparklar kurmuşlar, insanları ring seferleri ile taşıyorlar. Ne egzos kokusu ne de araç gürültüsü var. Hem DOĞA mutlu hem İNSANLAR mutlu. Bizim idarecilerin çok şey öğrenmesi gerekmekte, gidip o sistem nasıl işliyor görmesi lazım.’’

***

Uçuk bir proje mi?

Değil!

İstenirse böyle bir proje hayata geçirilebilir.

Uygun bir yer var mı?

Var!

Ayı Kayası mevkii bu proje için uygun bir yer.

Hele hele bir de dönüş için alternatif yol düşünülebilirse…

Dokunma keyfe…

***

Sayın Valimiz Ahmet Ümit ile zaman zaman karşılaşıyoruz, Bolu’yu konuşuyoruz.

‘Mülteciler’ diyoruz, ‘okullar’ diyoruz, ‘asayiş’ diyoruz; dolu dolu cevaplar geliyor.