Ömer Maden

Bu hafta  saray kültürü almış ve bu kültürünü günümüze kadar taşıyabilmiş Göynük ilçesindeyiz. Göynük ilçesi Bolu’ya yaklaşık 80km’dir. Bolu’dan Göynük ilçemize giderken Mudurnu’dan sonra yol bakım çalışmaları biraz yorucu olsa da, şirin ilçemizin tarihi dokusu bu sıkıntıyı unutturacak cinsten… İstanbul  tarafından gelenler genellikle Adapazarı-Taraklı yolunu kullanarak geliyorlar. Bu güzergâhı tercih edenler Osmanlı izini taşıyan iki yerleşim yerini görmüş oluyorlar. 

Göynük hem tarihi hem de doğal güzellikleribir arada barındırır. Yaklaşık 720 m rakımda olan Göynükte halkın geçim kaynakları tarım, meyvecilik, hayvancılık ve el sanatlarıdır. Son dönemlerde turizm alanında da gelişme göstermektedir. Şehirde aracınızı bir otoparka bırakarak gezmenizi tavsiye ederim. Zira ilçe uzunlamasına bir vadi içine yerleşmiş… Sokakları dar ve yokuş…

Şehir manzarasını en iyi görebileceğiniz yer saat kulesidir. Yine dolambaçlı dar yollardan yürüyerek kuleye çıkarsanız, tarihi dokuları daha iyi hissedebilirsiniz. Saat kulesi panaromik fotoğraf çekimi için çok uygundur. Zafer Kulesi diye isimlendirilen bu yapı, 1923 yılında Kaymakam Hurşit Bey tarafından yaptırılmış. Gururla yükselen kulenin ahşap yalı baskı mimarisi ile yapıldığı söylenmekte…

Yollarda değişik renklerde, uzun başörtüleri takan ilçe insanlarını görebilirsiniz. Bu konuda özellikle kadınlar pazarı ziyaret edilebilir. Tabii uygun zamanı yakalayabilirseniz. Şehrin ortasından geçen Göynük Çayı, ayrı bir hava verir. Özellikle pazar yerindeki çınarların altında, çayınıza kahvedeki ihtiyarların sohbetini şeker niyetine karıştırıp yudumlamak, ayrı bir keyif veriyor insana… Yolun kenarlarındaki hediyelik eşya ve yöresel ürün satanlar ayrı bir güzellik… Güler yüzlü bir esnafı var… Özellikle üçgen şeklindeki keşi ile ev makarnası mutlaka alınması ve tadına bakılması gereken lezzetler…

Her ne kadar rakımı Bolu’ya yakın olsa da Göynük, Bolu’dan biraz daha farklı, biraz daha sıcak gibi… Yol kenarındaki tarlalarda enginar yetiştiğini gördüm…

Göynük’ün tarihi dokusunda eski Osmanlı evleri ve konakları görsellik bakımından göz okşar nitelikte. Bu konak ve evlerin büyük çoğunluğu yenileştirilmiş ve bakımı yapılmış durumda. Evlerin çatıları genellikle kırma çatı türünde olup, üzerleri yerli kiremitlerle örtülüdür. Bazı evlerin odalarında, kapı ve pencerelerindeki ahşap işleme ve motifler görülmeye değer. Bazı evlerin odalarında, kapı ve pencerelerindeki ahşap işleme ve motifler görülmeye değer. Göynük evleri arasında, 1890 yılında yapılan Hükümet Konağı uyumlu bir ihtişamı yansıtır.Bu Osmanlı evlerinin hiç birinin diğerine gölge etmemesi de oldukça dikkat çekicidir. 

Göynük insanı da sıcak, sevimli, cana yakın, yardımsever, saygılı, değerlerine bağlılığı ile tam bir Osmanlı kültürü sunar bizler…

Haftaya Göynük’ün tarihi dokusundan, doğal güzelliğinden ve manevi havasından söz edeceğiz.