WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05304670437

Mobil Uygulamalarımızı Hemen İndir

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız

Ümit Turpcu

Ümit Turpcu
Ümit Turpcu
Tüm Yazıları
MİSAL-İ CENNET
8.10.2011

 

 

    Aslında bizbolulular.com ve Bolu Fotoğraf Sanatı Derneği BOFSAD’ın düzenlediği “Bolu’nun Meşhuru” yarışması ve tüm amatörlüğümle bir heves katılma arzum nedeniyle, az daha dikkatle bakar/dinler olmamdan kaynaklı bu satırlar…

Adım başı bir meşhurla içiçe yaşamak,yarışmayı hem keyifli hem de zorlu kılan yan sanırım…

Doğasından, toprağında bitenine, simgesi Köroğlu’ndan İzzet Baysal gibi adı asla silinmeyecek baba insanına, elinde işleneninden, ocağında pişene, pişirene,  neredeyse herşeyimeşhuur olan Bolu’nun meşhurunu birkaç kareye sığdırmak kolay değil…

Hem katılımcıların, hem jürinin işi zor…

Benim ve dahi Bolu aşıklarının işi daha bir zor…

Böyle zamanlarda daha bir kulağınız delik olur çünkü,

İnsanlarına inat “geveze kent, az biraz dertliyse ve anlatıyorsa”,

Duyarsınız, dinlersiniz ve dersiniz;

“Sefanın yanında gelecekcefa da haktır bize!…”

***

Evet, Bolu benimle de konuşuyor…

Sosyal paylaşım sitelerinde “Misal-i Cennet” albümümde,yaşadığım kentin gülümseyen yüzünü sergiliyorum zevkle ve şevkle…

Fotoğrafların altına büyük kent insanlarının, özlem dolu, özenen, keşkeli, ironik haset tümceleri düşüyor sonra,

Okuyorum tebessümle,  biraz da hüzünle, sahip olmadıkları bize bahşedilen güzellikler için…

Diyor ki bir arkadaşım albümün Misal-i Cennet adına atfen;

cennet deyince insanların aklına gökyüzünde bi mekân geliyor, ve herkes çekip doğanın güzelliklerini, tablo yaptırıp duvarlarıne asıyor, karadenizim, akdenizim bence cennettir ve evet Bolu da bence misali değil kendisidir…”

Ve bir diğeri de sıralıyor o özenme kokan sözcükleri;

“kendimi çok kötü hissettim..büyük şehirde yaşamamanın cezası bu kadar büyük olmamalı.. fotoğraflarınıza yorum yapmıyacağım..hatta bir süre Ümit hocamın sayfasına girmeyeceğim..aksi olursa bunalıma gireceğim:)Burda araç park yeri yüzünden boğaz boğaza geliyoruz..”

Ve pek çoğu…

Aslında şanslı olduğumun/muzun farkına varmamı sağlayan tümceler bunlar…

Ancak;

Büyük kentlerden pek de ayrımı olmayan, iç perişanlığını, trafiğini, araç parksızlığını, kaldırımsızlığını, güzelin çirkin halini yaşadığımızı düşünürken, birihmalkârlıkda hissediyorum;

Bir adım ötemdeki, karmaşıkyeşil doğa sergisine katılmadığım üşengeç anlarım var çünkü…

Büyük kentlerde yaşayanların iki metrekaresi için ölecekleri gölgehalı çimenlerinden, çam kokusundan, dağ havasından mahrum bırakabiliyorum kendimi… - Çoğu Bolulu gibi Yedigöller’e gitmemezlik yapmadım neyse ki…-

Gittiğimde o muhteşemlikleri duyumsarken, içime şöyle bir nefes gibi çekerken, fotoğraflarken,

İtirazında “binini 1 paraya” veriyorum, alan olursa!…

***

Saraycık Yaylası Göleti’ne gidip, o masumluğu bozan yayla evlerine, bilmem hangi dairenin, idarenin sevimsiz ve uyumsuz binasına/tesisine itiraz ediyorum mesela…

Yakın zamanda, Akkayalara gitme gafletinde bulunmuşum  – ki arkadaşlarımla bir arada olmanın mutluluğu ile neleri göremedim diye de aklıma gelmiyor değil-,

Oranın, gerçekten ama gerçekten zavallı haline, bakımsızlığına, yoksulluğuna, eksikliğine “ah- vah”ım da bir itiraz/isyan ünlemesidir örneğin…

Neyin durdurulması ise, çözümlenip yol katedilmeli bir an önce…

“Yazıktır bay/bayan yetkililer/vekiller diyesim geliyor, yazıyorum!…

Günahtır, oradaki doğaya edilen bu cefa vebalinizdir!...” diyor ve susuyorum onlara…

Bir vebal de bizlere yüklüyorum!…

Methiyeler düzdüğümüz, Gölköy, Gölcük, Abant, az üstleri, az altları, yaylaları ne halde bırakıyoruz!...

Gittiğimiz her yerde, bırakılan çöpler, poşet poşet poşetler, olmadık metalar, kutular, şişeler, bebek bezleri!…

El-insaf insancıklar!…

Temizliyoruz, ellerimize eldiven geçirip topluyoruz da, yetmiyor kollarımız her yana,

Belediyenin de yetmez,

İhaleyi alanın da yetmez…

Özen, dikkat, duyarlılık gerek,

Yetmez bilin ki yetmez…

Sadece sözde “cennetkarması”misalen…

Gerek var mı cennete cinnet geçirtmeye?...

Cennet ellerimizde, gözlerimizde…

O kapatmadan kapılarını; koruyun, kollayın, sevin, değerini bil/in/elim…

“Cehenneme çevirdikten sonra dönüş yolu bin fersah…”

Bilmem, bence uzun bir yol ve yorucu!… Dinlenin…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber İhbar