Ümit Turpcu

Bir tek “O” günü sevdim,

“O” günü de hatırlayamadım hatırlasam da yanlış hatırladım!…

“O”, yılın hiçbir özel gün ve haftasına girmeyen tek günü!…

Hatırlayan, bilen varsa bana söylesin der,

Dünya Emekçi Kadınlar Gününün anlam ve önemine binaen tüm kadınlarımıza mahsus selam ederim…

Kutlu olsun…

Bu yazıyı erkeklere,

Sitemler yağdırarak, insaflı vicdanlı olmaya davet ederek,

Eşitlik söylemleri arasında,

“Biz sizin ananınızız, biz sizin bacınızız!” acitasyonunuyapmadan,

Sorun tespitlerine girişmeden, -Nasılsa bolca dile geleceğini bilerek-

Şiddet, hakkını alamama, ezilmişlik, bir milyon mağduriyeti, sıralamadan,

Sadece hemcinslerime armağan ediyorum!...

***

Bakın, Ey kadınlar bu yana bakın…

Simon de Beauvoir’ in“Kadın doğulmaz olunur!...”

Sözünü duydunuz mu bilmiyorum…

Var olma ve ses olma çabamızla birlikte,

“Pembe “ bir mağduriyetteyiz…

Az buçuk yada çok çok yaşadınız…

Bize pembe patiklerle birlikte öğretilmiş, görevler silsilesinin,

Doğurma- anaçlık vb. biyolojik özelliklerimizden kaynaklı,

Seve seve yüklendiğimiz görevler dışında,

Zayıflığın, duygusal zafiyetler içinde eriyen mantığın,

Timsalleriyiz…

Hala ama hala!…

Bizim bir tarihimiz bile yok biliyor musunuz?...

Bakmayın izlediğiniz dizilere, filmlere, - Sultan, kraliçe, melike, ece  vs.-

Tarihçilerin bir kalem es geçtiği kadınlarız biz…

“İzsizdik” bu dünyada, ta ki;

Feminist düşünce sisteminin gelişmeye başlamasıyla,

Yükselen seslerin sonucunda geçmişten bugüne,

Tekrardan ele alınmış tarih sayfaları…

Falan falan…………

Kısacası bizsiz geçirmiş erkek egemen dünya günlerini…

Oysa “dünya” bile bir dişi…

Doğurduğu, büyüttüğü, koruduğu, kolladığı insanların, kadını- dişisi…

O yüzden belki gördüğü şiddet, tahribat gariban gezegenimizin… - İki satıra bunu da sıkıştırdıktan sonra-

Gelelim bu güne,

İzlediğim kadarıyla sosyal medyamız ve medyamız ve sokaklarımız, bu yıl bu güne daha bir özel ve şiddetle sarılmış durumda,

“Tüm Bayanların ‘Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun”diyeninden,

Bu günü de sevgililer gününe çevirme azminde olan kadınlarına kadar,

İlginç, hoş, eğlenilesi,

“Vay be iyi ki kadın doğmuşum” dedirtesi gelişmeler yaşanıyor…

Da sevgili kadınlarım,

Bu günün bir kaç rivayeti var, anlatmalıyım!...

En bilinen ve günümüze kadar imgelenerek, sembol gün olarak kutlanmasına vesile olan öykü şu;

“Taa 1857 yıllarında, Ameika’da, dokuma işçisi kadınlar daha iyi ve hakkaniyetli çalışma koşulları ve erkeklerle eşit ücret için greve giderler,  polis çatışmalar sırasında onları fabrikalarına kilitler, o sırada bir yangın çıkar ve o yangından barikatlar ve kilit nedeniyle kaçamayan 129 kadın ölür…”

Yani bizler, bir günü,

Laylaylom bir olayı kutlamıyoruz,

O 1857’nin meş’um gününün, ölen kadınlarının gıyabında,

Emeğinin, hakkının, ezilmişliğinin,  sömürülmesinin, gördüğü her türlü şiddet, taciz ve tecavüzün sesini duyurmaya çalışıyor kadın cinsi…

De yani bazen hakkaten cins olduğumuzu da biliyoruz değil mi sevgili hanımlar,

“Ah hayatım, erkekler bizi anlamamakta, oysa biz ne kadar sezgiliyiz gözlerden herşeyi anlarız, kadınız, özeliz, yüceyiz ”modunda triplerle bu günü kutlamaya kalkışmazdık belki,

Evet belirtmeliyim ki,

Bilinç kadar bilinçsizliğinde kol gezdiği bu özel günler,

“Sevgililer günü” değil şekerim…

Yani kadın olarak doğmuş olmamızın,

Lütuf ve şükran günleri değil…

Eğer ki bu indirgemeye girişirsek,

“Ersiz kadın yularsız at” akıllamasına uyasım gelir…

Yani sırf kadın olduğumuz için,

Bir sürü muhteşem sıfatı duyma günlerinde değiliz,

Bu sadece kadınlığınızı aşağılamak olurdu…

Aman dikkat!...

Evet güçlü, kudretli kapitalist dişliler arasında,

Adem Peygamber’e ayvayı değil ama, elmayı yedirmekle suçlanan Havvalarız tamam…

Cenneti tekrar kazanmak zorunda olan Ademlerin,

Sömürülen yamağı olarak kalmak kaderimiz değildir belki…

Mücadele bunu için, akıl, fikir, izan, mantıklı yaklaşımlar bunun için,

Kutlama, anma sembol bunun için…

Düşünün!...

Bu arada,

“Dünya Emekçi Kadınlar Günümüz” kutlu olsun, saygı ve selam üzre efendim…