Ümit Turpcu

 Özlem Uzun dostumdan öğrendiğim bir kısa şair dencesi var,

Yahya Kemal Beyatlı Usta,  Rindlerin Ölümü adlı şiirinde,

ULU/ YÜCE  anlamı yerine kullanacağı sözcük için yıllarca düşünmüş,

Yıllarca!...

Ve “SERİN” demiş…

“Ölüm âsude bahar ülkesidir bir rinde;

Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.

Ve -serin serviler- altında kalan kabrinde

Her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter.”

Sanat budur, emek budur,

Yıllar ama yıllar öncesinden, sana kalan budur, bu hoş seda…

***

Şimdi yazacağım konuda acayip sanat yapasım var,

Tarihi kalıntıyı değil,

Çöpleri eşeleyip,

Birbirinden güzel sözcükleri,

En tepedeki yetkililere,

“B. B. B. Sayın Alaaddin Yılmaz’a,

B. V.  Sayın İbrahim Özçimen’e,

S. T. K. ların tümüne”,

Cahilliğime verin,

Başka başka kimlerin sorumluluğu varsa,

Tümüne özenle sıralayasım var…

Şimdi ben Beyatlı Şair gibi “Rezillik” sözcüğü yerine,

Sanatsal olarak “ne desem” desem,

Ömür biter,

“Anlamsızlığı anlatmak,

Saçmalamaktan ibaret kalacaksa eğer işte size saçmalık…”

Hem,

“Yazar şimdi burada ne demek istemiş?...” 

Sorgu - yorgunluğuna sevketmeden,

Direkt söyleyeyim,

“NEDİR KARDEŞİM STADİON’UN HALİ?... NEDİR, ALLAHAŞKINA BİRİ ÇIKIP SÖYLESİN…”

“İÇİMİ ACITAN BU DURUM NEYİN NESİ?...”

Hayvanların taşıdığı tavuk ambalajları,

Kasap önlerinden yürüttükleri, kalıntılarını yaladıkları kelleler,

Bira şişeleri,

Cam kırıntıları,

Bir çöplükte olması gereken herşey ama herşey,

Yığınla orada…

“REZİLLİK VE DİK ALASI”

İzlemek isterseniz gösterimde!…

Anlam yüklemeye çalışıyorum,

Bu atıllığa

Bu saygısızlığa,

Bu seviyesizliğe…

***

Haydi satırlarla dikkat çekemiyoruz,

Esnafın verdiği dilekçeler sümen altında,

O vakit,

Şimdi ben gidip o çöpleri,

Elimde kürek,

O iğrenç tarabaların önüne, kaldırıma çıkarsam,

Onlarda yollara saçılsalar yanlışlıkla,

Öyle elimde kürek dursam,

“Dursam da dursam” 

Yada o tarabaları, reklam panolarını indirsem aşağı,

“Kaç gücünüze” yargılarsınız,

“Kaç gücünüzle” ceza yağdırırsınız???...

İnanın tarihin size keseceği cezadan çok olmayacaktır…

***

Ben/Biz gerçekten açık ve net bir yanıt istiyorum,

“O tarabaları kaldırmamızın önünde ne engel var?...

Onlar kalktığı anda,

“Sote mekan” olmaktan çıkacak olmasında ne sakınca var?...”

“Açığa çıktığında çöplerden kurtulacak olmasının ne çirkinliği var?...”

“O tarihi basamakların o güzergahı kullanacak olan insanlara belki iki dakika soluklanacak imkan vermesinde ne kötülük var?...”

Parkların duvarlarını kaldırarak son derece isabetli iş yapmış olan belediyemiz,

“Kentin merkezindeki bu tarihi alanı neden saklıyor?...”

Define falan mı var,

Rahat kazılsın diye mi?...

Hani öyleyse, biraz daha kapatmak gerektiğinin altını çizeyim…

“Ve gidip gün ortasında kazınayım…………….”

Sanata tarihe saygı, günü kurtarmak değildir ki,

Kalmaktır,

“Geçmişten bugüne, basamak basamak, renk renk, yüzyıllara taşınmaktır…”

“Gülhatmilerin içinden çöpleri ayıklamaktır…”-Gülümsemeli-

“Hadi artık lütfen ama lütfen, sıra getirin artık tarihe, saygıya…”

Yoksa” Ne dirsensin Stadion, yıkılsın!!!…

Yada,“Ya o ya siz gidin efenim!...”

ÖNEMLİ ALT NOT: Sanayi kavşağı ve ışıklardaki sinyalizasyon hatası ile ilgili bir gelişme beklediğimi de belirterek, saygılarımla…