Ümit Turpcu

Bahar gelmiş memleketime, kışı beklerken çiçek açmış Türkiyem…

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ard arda açıklıyor… Son çeyrek büyüme hızı, işsizlik oranları, GSMH’da kişi başına düşen milli geliri…

10.3 lük büyüme hızımızla bölgenin lideri konumundayız...

Yabancı analistler büyüme oranına dikkat çekiyorlar…

”Çin işi” diye başlayan tekerleme, ekonomi sayfalarının manşetlerini süslüyor…

Kişi başına düşen milli gelir  “289 $ ( TL’ye çevirirsiniz)” artıyor…

İşsizlik rakamları geriliyor…

Ekonomi de tam bir bahar…

Tam bir seçim havası…

Hazır sandıklar kalkmamışken…

Hani Orhan Veli’nin şu dizeleri var ya tam da onun gibi…

“Her şey birdenbire oldu. 
birdenbire vurdu gün ışığı yere; 
gökyüzü birdenbire oldu; 
mavi birdenbire. 
her şey birdenbire oldu; 
birdenbire tütmeye başladı duman topraktan; 
filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire. 
yemiş birdenbire oldu…”

Ekonomiyi, aile bütçesi dışında pek, ölçüp biçip tartacak kadar bilmesek de, bu gelişmelerin birdenbire olmadığını kavrasak da, bu baharın aile bütçelerimize “birdenbire ve hemen” yansımasını istiyoruz…

Seçim mi?... Dedim ya,

“Baharda, bahar havasında”

ÖZETLE

Ramazan ayı, anayasa değişikliği halk oylamasının;

“Nasıl, nasıl yani, neredeyiz, anayasa mı, kim, ne, neyi oyluyoruz, sandık mı, soru nedir, yanıt mı, kendileri bulamamış mı, siz, biz, evet mi, ı-ıh mı, hayır mı, hı-hı, olamaz, ne “kot”u, markası “boy” mu?…” sorularının gölgesinde geçip gitti…                                            

Atletlerin, 100 metre engelli koşuya çıkmadan önceki konsantrasyon halet-i ruhiyatı içersinde,

Sandığa odaklanıp,

12 Eylül Anayasası, 12 Eylül Referandumu, 12 Dev Adam derken “12”sayısının şifresini heveskâr şekilde çözme işine girişip,

Doping sayılır mı sayılmaz mı endişesi ile,

Yediğimiz baklavaların tadını bile alamadan bayramı uğurladık…

Yarın olduğunda da, traji-komik olaylar zinciri birbirini kovalarken,

İktidar sözcüsünün;“Referandum sonucu yeni anayasa yapılmasının önünü açmıştır…”açıklaması ile, “miyoplaşan”, “oy”u, “boy”u, “soy”u bölünmüş biz halk, “birlik beraberlik”içinde “dumura”uğradık…

“E o zaman neden öyle sormadınız?...”sorusu akıllarımızı meşgul ederken,

 Ulusal medyanın zihninin birdenbire açılmış olması en sevindirici gelişmelerden biri olarak karşımıza çıktı…

Akademik kariyer gerektiren değişikliklerin anlaşılması sorunsalı, anayasa değişikliklerinin günlük hayatımıza etkisi kısa maddeler halinde gayet anlaşılır dille sıralandı, gazete sayfalarında, TV ekranlarında…

Öğrenerek, bilgilenerek o günleri de sindirdik içimize…

Halk olarak zekâ seviyemiz(son derece itiraz sahibiyim), siyasiler, partiler, doğrular, yanlışlar, ihmaller, bıyık altından gülümsemeler, paylaşılamayan hayırlar, yaşanacak iç dış gelişmeler,  yeni yol haritaları konuşula dursun;

Gerçek Gandhi’niniki güzel sözü ile bir dilek, bir dua;

”Hayat; zirvesinin, tabanı sayesinde ayakta durduğu bir piramit değil, merkezinde insanın yer alacağı sonsuz bir çevrim olacaktır… ”

“Ahlaksız ticaret, ilkesiz siyaset, emeksiz zenginlik, vicdansız haz, niteliksiz eğitim, insaniyetsiz bilim, özverisiz ibadetten…” Allah muhafaza…

Umutla…