Ümit Turpcu

Siyaset Felsefesi konumuz, Felsefe Hocamız döndü ve sordu, iki el terazi, bir aşağı bir yukarı;

“Biz sizin için iyisini biliyoruz ve bu iyi…  Sizin uğraşmanıza, yorulmanıza gerek yok, siz işinize bakın, uğraşmayın, yorulmayın denmesini mi istersiniz, yoksa -hak- mı dersiniz, seçme hakkınızı, özgürlüğünüzü mü istersiniz?...”

Sessizlik….

 Ardından “İkisi de olmazsa olmaz, ikisini de isterim…”  diyen bir sınıf dolusu genç insan…

Ve ben;

-“Hayır, ben -hak-kı seçerdim…”

-“Neden?...”

-“Çünkü benim için neyin iyi olduğunu ben en iyi ben bilirim, benim adıma bir başkası karar veremez buna… ”

-“Hazır iyi- sizin için gerçekten de iyi olabilir, verilen hakla seçtiğiniz size beklediğiniz iyiyi getirmeyebilir de… Öyle değil mi?...”

-“Yeterince bilgili ve eğitimli isem kararım yanlış olmayacaktır… Her durumda -iyimi- kendim bilirim…  Benim -iyim- ile çoğunluğun -iyisi –aynı ise ve hakkımızı kullanarak seçtiysek, haydi yine iyiyiz… Peki, yeterince eğitimli miyiz, sağlıklı düşünme yetisine bilgi ile erişmiş miyiz!... Hayır… Bu durum da Aysun Kayacı’nın sözüne mi geldik hocam?…”

Gülüşmelerin dozunu arttıran cevap o anda dağılan ve aslında benim gibi magazin gündeminden pek de haberi olmayan ve adımı da bilmeyen hocamızdan geldi;

-“Aysun Kayacı siz misiniz?…”

-“Aman hocam, seçeceğimiz vekil adaylarımız hakkında bile maddi yeterlilikleri dışında pek bir bilgiye sahip değilken Aysun Kayacı gibi, çoban- profesör -oy-unun ayar- değer kısmına girme cüretini gösteremem…………”

Göstermeyeceğim, gösteremeyiz…

***

“Vox populi, vox dei…”

“Halkın sesi, hakkın sesi… ”  sözü ne kadar kağıt üzerinde ve  gerçeklerde ne kadar göz önünde!…

Rousseau gibi; “Kelimenin tam anlamıyla demokrasi hiçbir zaman var olmadı olmayacak “

“Biz elimizden geleni yaptık, a-ha durum ortada, idare ediverin artık… İlerisini gerisini tartışmayın…”

Diyen mevcut erkin sistem süregelenini kabullenmek zor…

2007 milletvekilliği genel seçimi ve sandık başına gittiğimiz tarihten önce yazdığım satırlara bakarsam o zaman da zormuş…

Aradan dört yıl geçti,

İtirazım çok mücadelem, eleştiri mekânı ve kalem oynatmak dışına çıkamıyor maalesef… (Yerim mi dar nedir…)

Ne bekledim ki; “Dağ bir şey söylemiş kimseler duymamış…”

Ufacık, güncel düzenlemelerle, buyrun;

***

Devletimin, öğretmeninden şoförüne, polisinden güvenlik görevlisine, neredeyse işçisinden çiftçisine aradığı yeterliliği ben milletvekilli adayım da arayamam mı?...

Ararım!...

Ve aday adaylarına yönelik,”MYS“ ,(Milletvekilliği Yeterlilik Sınavı) öneremem mi?...

Öneririm!…

Ben, milletin vekilliğine aday insanların, vereceğim görevlerin üstesinden gelecek, “Ruhsal, zihinsel ve fiziksel” yeterliliklerinin ölçülmesi, değerlendirilmesi ve açıklıkla bilgilendirilme gerekliliğini savunuyorum…

Ağzında laf, cebinde para, merkezde abisi olanların sıralandığı aday listelerini görmek istemiyorum…

Platon gibi düşünüyorum bu konuda ki; “İktidar, iktidara düşkün olmayan ve iktidardan gelecek yararlara ihtiyacı bulunmayanlara verilmelidir…”  Ayırt etmemiz kolaylaşmalı diyorum…(Varsa!...)

Aday adaylığı döneminde yeterliliklerini ve becerilerini görmek için “deneme-yanılma” yöntemi değil, seçmen için, yanlış isim seçme riskini en aza indirgeyecek, adayları sunma durumu ve sorumluluğuna inanıyorum…

Hangi kurum yapar, nasıl yapar bilemiyorum, (Aslında bunu sınavı da ben yapmalıyım… Halk… Yapabilecek seviyede olmalıyım… Ama olmaz olsun…)

Bu ince ayrıntıları uzmanlarına devrediyorum, (Gerçek bilim insanlarına ulaşmak ve görevlendirmek gerekecek sanırım ki, “ kopya vermece, göndermece, ya da kayırmaca kaydırması” olmasın…)

Milyonlarca insanı temsil edecek vekillerin isimleri listelerde yer almadan önce;

“Özgüvenleri, insan ilişkileri ve sevgileri, doğrulukları, dürüstlükleri, adalet duyguları, dünyaya ve sanata bakış açıları, kendilerine dair değil halk için hayalleri, hedefleri, takıntıları, korkuları, tutkuları, silah sevgileri, çiçek bağımlılıkları, sinir-stres katsayıları sıkı bir şekilde test edilmeli…”

 (Bu arada, doğru isimleri seçebilmek yeterliliği ve yeteneği konusunda, seçmenin ruh sağlığını öne süren, bu yazıya tepki gösterecek aday adayları, mevcut vekiller olabilir. Eğer halkımızın genel bir ruh sağlıksızlığı, bilgisizliği, kültürsüzlüğü, eğitimsizliği, yozlaşması varsa, bunun birinci sorumluları olarak kendileri işaret edileceğinden, böyle bir öne sürüş yapmalarını asla tavsiye etmiyorum…Onlara ve kimseye… Bana yani -Halk-a inanacaksınız, yüce olduğunu kabul edeceksiniz hem de gönülden, sesinize sözünüze yansıyacak bu kabullenişiniz… Yoksa ki bu saatten sonra, büyük kayıp olacaktır…  )

Ve bölge ya da illerine hizmet getirecek, yerel, ulusal hatta uluslararası düzeyde bizleri temsil edecek, sesimizi, sorunlarımızı duyuracak, çözüm bulacak, tuttuğunu koparacak, iyimizi bize sunacak insanların;

Çoklu zeka kuramına göre, “görsel, dilsel, mantıksal, sanatsal, içsel, bedensel, sosyal ve doğa zeka yapıları” ortaya konmalı… (Yine burada, seçmenlerin yani bizlerin zekâ düzeyini ve tipini öğrenmek isteyenler aday adayları olabilir mi dersek, ben bunu sorgulayabilecek ve söyleyebilecek yüreklilikte ki tek insanın hala Aziz Nesin olduğunu düşünüyorum… Son seçimler ve 12 Eylül referandumundan sonra daha sıkça dile gelen Nesin’in % 60'lık oranının çok daha yüksek olduğunu söyleyenler de var tabi ama bence şu anda aday adaylarından gelebilecek bir yorum asla olamaz… İzlenim ve önsezilerimle ısrarla söylüyorum ki, seçecek seçilecek kimseden gelmemelidir bu yorum…)

Daha ileri giderek, fiziksel özelliklerin hareket kabiliyetini engelleyici ve sınırlayıcı olmaması açısından; ”boy kilo orantısı”,

Komisyon görevleri, katılacakları açılışlar, temel atmalar ve geziler nedeniyle; “güç”,

Uzun sıkıcı anlatımlı bilgilendirme toplantıları, konferanslar ve her tür ortamlar için ;“uyku ve uyuklamaya karşı dayanıklılık”

Sanatın renkli dünyasına korkmadan, bakabilmeleri gerekliliği ile; “ göz- gönül- dünya görüş açısı genişliği”

Karşıt görüş seslerinin kulaklarını tırmalıyor olmaması hasebi ile;” İşitme-saygı- sabır-seviye-yanıt verebilme”

Daha fazla halkın içinde olabilmeleri açısından; “sosyal paylaşım sitelerini kullanabilme“ ölçümleri yapılmalı…

“Yaş sınırlaması” konusuna girmiyorum,

Bilgi ve birikimini aktarabilecek uygulamaya dökebilecek, yukarda sayılan özellikleri gösterecek adaylar için elbette ki sorun yok…

Tüm sınavların, değerlendirmelerin ortalamasının alındığı ve bu adayların arasından yapılacak sıralamayla listeler bize sunulmalı…

Dayatılmazsa dayanırız…

Parti içi demokrasinin işlediği, “göz-kaş boyamadaki başarıları” ile değil, bu günümüzü geleceğimizi kurtarabilecek yeterlilikte isimleri seçmemize olanak sağlanmalı…

 “Verilmez, alınır haklar” biliyorum…

Verilmezse, alınıyor bunu da biliyorum…

Ödülü yada bedeli ile…