Abdullah Danışman

Bedelli askerlikle ilgili tasarı bugün TBMM’ne geliyor.

“Askerlik bedeli kredi”  banka kredileri arasında hızlı bir şekilde yerini aldı.

Bedelli askerlik için ihtiyaç duyduğunuz krediyi …Bank’dan alın, dilerseniz ödemelerinize 3 ay sonra rahat rahat başlayın. Üstelik çok avantajlı faiz oranlarıyla!

Kredi anonsları bu şekilde (!)

Oysa uzmanlar, kredi ile ödeme yapacak olanları uyarıyor. Çünkü vade uzadıkça maliyet artıyor. 30 bin liralık kredi 60 ayın sonunda 52 bin lirayı geçiyormuş. Aman dikkat!

***

“Bedelli, bedelli, ne olursunuz bedelli !” dediler ve nihayet çıkıyor işte bed-elli…

Bedeli gerektiğinde can olan işin bedeli olur mu?

Askerlik olayına her vatandaşın bakışı farklı olabilir, bu doğal bir olay.

Ancak askere gidince size bağıra bağıra söylettiklerine bakarsanız bakışlar aslında aynı…

“Her Türk asker doğar.”

Tartışma burada son bulur.

Tv ekranlarına çıkan civan delikanlılar konuşur; “olur mu bedelli işi ?, peki vatanı kim koruyacak?”

Vicdani redciler oradan bağırır… “Mecbur değiliz askelik yapmaya!”

Başbakan çıkıp açıklama yapar; “ 30 yaş ve 30 Bin TL” nokta kondu derken…

25 Bin TL olursa iyi olur, gündeme alınıp meclise gelebilir vb. teraneler.

İyi hoş, imkanı olanlara bu işi bir bedel karşılığı yapma fırsatı verdiniz.

Bu bedelli işini ilk çıkaran da siz değilsiniz zaten.

Anlaşılmayan konu, “bedelli askerlik” bedeli olan miktar neden düşürülmeye çalışılıyor?

Eğer düşürülecekse neden 25 Bin TL rakamı teleffuz ediliyor.

Acaba bu 30 bin TL zorlayan, sıkıntı veren bir bedel mi?

Askeri ücretin net 658,95 TL olduğu bir ülkede topu topu 45 aya yani 3.8 yıla tekabül ediyor.

Yuvarlatıp 4 yıl dersek hayli bir emeğe karşılık geliyor. Hakikaten sıkıntılı bir bedelmiş (!)

***

Gelin bu işi biz çözelim.

Vicdani red, ya da  bedelli askerlik neticede bir kısım vatan evlatlarının gerektiğinde canlarıyla bedelini ödedikleri bir sisteme alternatif olabilir mi?

Bana göre asla olamaz. Peki çözüm? Çözüm, sistemi revize etmekten geçer.

Peki, askerliğini 30 yaşına kadar sadece bedelli ümidiyle bir şekilde tehir edenler yok mu?

Elbette, bi dolu insan var. Peki çözüm?Çözüm, sistemi revize etmekten geçer.

O zaman sitemi nasıl revize edeceğiz?

Her Türk’ün asker olarak doğamayacağını kabul ederek ilk adımı atabiliriz.

Bunu da, eğer bedelli- bedelsiz ayrımı yapmadan bir şekilde 30 yaşına kadar askerliğini yapmamış olanları,  para ödeme zorunda bırakmadan “askerden muaf” tutarak yapabiliriz.

İşte o zaman gerçekten her Türk asker doğuyor mu? yoksa kaçıyor mu? görmüş oluruz.

Askerdeki vatandaş sayısı ve işsizlik rakamları arasındaki münasebet konuyu çözümsüzleştiren bir başka neden. Ekonomi ve istihdam  konusunda yapılacak iyileştirmeler  atılacak ikinci bir adım olabilir.

Farklı bakış açılarına karşı reaksiyon gösteren bir yaklaşımdan ziyade orta yolu bulmak akıllıca bir yaklaşım olur diye düşünüyorum. Davulla zurnayla askerlik görevini yapmak üzere “en büyük asker bizim asker” sloganlarıyla peygamber ocağı olarak bildiğimiz kışlalara giden askerlerin yüzde kaçı vatan korumasında görev alıyor? Buna mukabil TSK’nın sosyal tesislerinde, askelerimizin yüzde kaçı görev yapıyor? Garsonluk, aşçılık, barmenlik yapan Mehmetçik sayısını ve yüzdesini öğrendiğinizde bedelli ve vicdani redcilere bakışınız bir anda değişebiliyor.

Profesyonel askerlik-ordu tartışmaları gündemde sıkça yer aldı. Bir diğer adım, TSK’de profesyonel personel kavramı olabilir. Bu bağlamda TSK’de hedefler konuldu, sanırım belli çapta çalışmalar da devam ediyor. Bu amaçla yetiştirilmiş operasyonel birlikler ilk olarak Nisan 2012’ de sınır güvenliğinde yerlerini alacaklar. Şahsen yapılanların güzel gelişmeler olduğunu düşünüyorum. Zaman nelere gebe kim bilir? Belki de askerlik, isteyenin yaptığı isteyenin yapmadığı bir görev haline gelecek. Sistemin revize edilmesi şart, ancak şimdiye kadar kimse bu meseleye ciddi olarak el at-a-mamış. İnşaallah bu konuya son noktayı koyacak bir girişim en kısa zamanda yapılır.

Selam ve dua ile.