Abdullah Danışman

"Bizim" dediğimiz şeyler aslında kimin?

Bize ait olduğunu düşündüğümüz şeyleri kaybettikten sonra bize ait olmadıklarını anlıyoruz. Bu dersi hayat öğretmeninden almayanımız yoktur diye  düşünüyorum. Kaldı ki, zaman, sağlık, gençlik vb. kıymet ve değerlerimiz bize aitken, bir zaman sonra bizden çok uzaklarda bizlere tebessüm ettiren hatıralar olarak kalmışlardır. Fani dünyada hoş sadalar bırakmak güzel bir tercih olarak dururken, hırs ve ihtiraslarına mağlup olarak herşeyi kendine ait gören zihniyeti tercih edenler de az değildir. Kimisi bunu alenen yaparken, kimisi de sinsi tezgah ve planlarıyla bunu hayata geçirmektedir. Kime kaldı ki bu dünya, şirret planlarıyla saf insanları kullanan ve kandıranlara kalsın. Sadece hayal... Ve maalesef insanlar hayal kurmayı seviyor. Hırs ve ihtiraslarına toplum nazarındaki  masumiyetlerini kalkan yapan tipleri deşifre etmenin ferdi ve toplumsal bir sorumluluk olduğuna inanıyorum. Paylaşacağımız "hikaye" bunu hoş bir şekilde ortaya koyuyor.

***

Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman’a gelerek, kanadını bir dervişin kırdığını söyler.

Hz. Süleyman, dervişi hemen huzuruna çağırtır.

Ve ona sorar;

“Bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın?”

Derviş kendini savunur;

“Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı kırıldı.”

Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner ve der ki;

“Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun?”

Kuş kendini savunur.

“Efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allah’tan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım.”

Hz. Süleyman bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister.

“Kuş haklı, hemen dervişin kolunu kırın” diye emreder.

Kuş o anda;

“Efendim, sakın öyle bir şey yaptırmayın” diyerek öne atılır.

“Neden” diye sorar Hz. Süleyman.

Kuş sebebini şöyle açıklar;

“Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar... Siz en iyisi mi, bunun üzerindeki derviş hırkasını çıkartın... Çıkartın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın.” diyerek bize müthiş bir hayat dersi verir.

***

Bizim için vatan Türkiye'dir!

Milli çıkarlarımızın korunması için masum görünümün ve dialoğun arkasında “avcı” olan her fert ya da oluşum “deşifre” edilmeli  ve sırtındaki “hırka” veya “cübbe” çıkartılmalıdır. Yoksa herkes onları “derviş” veya “hoca” olarak bilmeye, dolayısıyla “aldanmaya” devam edecektir.

Selam ve dua ile.