
05304670437
Ali Özdemir
2008 yılının sıcak bir ağustos gününde Kıbrıs’a vardım. Hava o kadar sıcaktı ki klima, vantilatör olmadan nefes bile alınamıyordu...
İlk 2 yıl Lefkoşa’da bir meslek lisesinde öğretmen olarak çalıştım. Bu okul çok küçük idi. Elektrik, bilgisayar ve iklimlendirme bölümleri vardı. Öğrencilere bir şey öğretmenin, yaptırmanın çok zor olduğunu orada “yaşayarak” gördüm.
Bilgiye karşı aşırı bir direnç vardı. Kalem, silgi, cetvel, defter, kitap vb. getirme alışkanlığı söz konusu değildi. Çoğu öğrenciye kalemi, defteri ben veriyordum. Okula zorla gelen öğrenci kitlesiyle ilk 6 ay çok güçlük çektim.
İlerleyen zamanlarda bazı davranış kalıplarını terk ettiler. Bir meslek öğrenmenin çok önemli olduğunu kavradılar.
“Bu da hiç bir şeyi beğenmiyor” demesinler diye KKTC’nin mesleki eğitiminin içinde bulunduğu durumu tam yansıtmak istemiyorum.
İlk 2 yıl çalıştığım okulun öğrenci sayısı epey azaldığı için Ada’nın en büyük ve kurumsallaşmış mesleki okuluna (Sedat Simavi Endüstri Meslek Lisesi) nakil (tayin) oldum.
Yaklaşık 650 öğrencisi, 120 kadar öğretmeni olan bu kurumda 3 yıl mesai yaptım. O zaman okulun müdürü çok değerli eğitimci Hüseyin Koze Bey idi.
Ada’dan ayrılalı 7 sene oldu. Artık Sayın Koze ile bir ast-üst, amir-memur irtibatım olmadığı için düşüncelerimi açıkça yazabilirim...
Hüseyin Koze çok yönlü bir elektrik öğretmeniydi. Hiç bir şekilde kompleks yapmaz, çocuklarla çocuk olur, yetişkinlerle de makul/ölçülü bir iletişim içinde kalırdı.
Bir gün okula AB’den eğitim uzmanları geldi. Daha önce hiç bir okul müdüründe görmediğim bir şey oldu. Sayın Koze adeta bir İngiliz gibi meramını anlatmaya başladı...
Bizim ülkemizde okula yabancı biri geldiğinde hemen İngilizce/Almanca öğretmeni aranır. Stres seviyesi anormal artar. Halbuki Sayın Koze 40 yıldır tanıyormuş gibi heyet ile sohbete başlayınca çok imrenmiştim...
Son derece sempatik bir idareci olan Hüseyin Bey toplantı yönetimi, ikna, meram anlatma, tartışmaları bastırma, elektriği düşürme, gerginlikleri yok etme noktasında tanıdığım en üstün idareci olmuştur diyebilirim.
Düşüncelerini hiç korkmadan, ürkmeden ifade eden, sıklıkla saldırgan usluplu 120 öğretmeni bir arada tutmak, iş üretmesini sağlamak hiç kolay bir iş değildir.
KKTC’nin öğretmen sendikalarının ve üyelerinin sarf ettiği sözleri başka bir ülkede etseniz direkt hapsi boylarsınız.
Cahil diyenler olabilir belki ama KKTC’deki “demokrasi” bana biraz fazla gelmişti.
Sedat Simavi Meslek Lisesinin hiperaktif, hoş sohbet müdürünün özgeçmişine baktığımızda rekor seviyede başarılarının olduğunu görürüz. Her toplumda olduğu gibi burada da çok başarılı insanlar hep ezilir, yıkılmaya çalışılır.
4-5 okulun “kurucu müdürü” olabilmek az bir başarı değildir.
Kıbrıs’ta aklıma en az yatan hususlardan birisi şu idi: “Biz Türk değiliz. Kıbrıs Türküyüz.” Bunun nasıl bir anlayış olduğunu hala idrak edebilmiş değilim. Bence Türk her yerde Türktür. Karakteristik özellikleri her daim aynıdır.
Hüseyin Bey’den bu tür “fikirleri (?)” hiç duymadım. Her zaman Türkiye ile Kıbrıs’ın birlikte hareket etmesi, ortak olması, işbirliği yapması gerektiği yönde sözler işittim...
1960’larda, Rumların saldırılarının olduğu dönemlerde okullar sabahleyin açılıyor, öğleden sonra kapatılıyordu. Bunun sebebi Rumların saldırılarına karşı nöbet tutmak, savunma yapmak, mücadele etmek yani “mücahitlik” söz konusu idi.
İnsanlık dışı Rum saldırılarına karşı duran en etkin kesim eğitimciler idi.
1974’ten sonra Ada’daki Türkler huzura kavuştu. Soykırım faaliyetleri sona erdi. Ancak okullar yine öğlen kapatılmaya devam etti. Bu son derece hatalı bir tutum olarak görünmesine rağmen 10 yıllarca hiç bir siyasal hükümet yapıyı değiştiremedi. Karşısında güçlü sendikal (?) direniş söz konusu oldu.
2008-2013 yılları arasında KKTC’de haftada 12-15 saat derse girdim. Okul en geç 14’te kapanıyordu. Yıllarca Türkiye’de 47 saat derse girdiğim için 15 saat ders beni hiç yormuyordu.
Kıbrıs’ın öğretmenlerinin ders yükü Anadolu’ya göre çok azdı. Öğretmenler haftada 2-3 gün okula gelip, bir kaç saat ders yapıp gidiyorlardı. Lakin Hüseyin Koze hergün 8-9 saat okulda oluyordu...
2020 yılı itibariyle Ada’nın şimdiki eğitim örgüsünün nasıl olduğu hakkında pek fikrim yok.
2008-2013 yılları arasında sürekli olarak sendikaların grev uygulamaları da söz konusu idi. Bu da eğitimi çok baltalıyordu.
Okulda yapılması gereken deneylerin, temrinlerin, projelerin yarısını yapamadığımızı hatırlıyorum.
Özet olarak, şu anda emeklilik hayatını sürdürmekte olan Hüseyin Koze, örnek alınması gereken yani rol modeli bir teknik eğitimcidir.
Yazarlar
-
Emre KetenMetal Değil Umut Üretiyoruz Yerli ve Milli Tıbbi cihazlar 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim AtalayBolu- Mengen’de Yaşayan 8.Yöresel Kültür- Giyim Şenliği 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Emin CandanSiyaset Artık Beyinde Kazanılıyor 20.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TÜRKANBOYKOTA BOYKOT LAZIM 6.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ali ÖzdemirKar tatili tembelliğe teşviktir 27.11.2024 Tüm Yazıları
-
Hasan LökKarabük Üniversitesi Üzerinden Ne Yapılmak İsteniyor? 19.04.2024 Tüm Yazıları
-
Hayreddin ÖzdenMedenileşme 12.03.2024 Tüm Yazıları
-
Mustafa Nuri Gürsoy“Hakikati kaybettik ve uzun sürdü bunaklığımız.” 31.12.2023 Tüm Yazıları
-
Özcan ÖzdemirMAÇ “O AN “ BİTTİ… 4.12.2023 Tüm Yazıları
-
Kemal Hilmi ÇelebiYKS 2023 ÜNİVERSİTE TERCİHLERİ HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER. 22.07.2023 Tüm Yazıları
-
Vehbi CamgözBU SEÇİMDE NEYİ OYLAYACAĞIZ !!!? 24.03.2023 Tüm Yazıları
-
Tahsin ÖtgüçİSLAMIN ENGELLİYE BAKIŞI 28.11.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa Cop“BOLU” MERKEZ “GÖL HAMİDİYE”DE ”KÖY YAŞAM MERKEZİ”AÇILIŞ TÖRENİNDEN... 21.09.2022 Tüm Yazıları
-
Ömer MadenBİR KEDİM BİLE VAR ANLIYOR MUSUN? (2) 5.08.2022 Tüm Yazıları
-
Fatih PekerMAVİ KELEBEK HİKAYESİ 14.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.08.2024
19.04.2024
3.03.2024
13.02.2024
17.01.2024
27.12.2023
5.12.2023
19.11.2023
6.10.2023
15.09.2023