Ali Özdemir

Türkiye’nin nüfusuna oranla çok küçük bir kent olan Bolu’nun bilinirliği, tanınırlığı çok yüksektir. Ankara-İstanbul yolu üzerinde olması, emsalsiz doğa ortamlarına sahip olması bu şehri 81 kent arasında ilk 10 arasına taşıyor.

1982 yılından beri Bolu şehir merkezinde yaşıyorum. Daha öncesinde Kıbrıscık ilçesinde ikamet ettim.

Aradan geçen 40 yılda Bolu’da Belediye başkanlığı yapmış olan 7-8 kadar kişiyle hiçbir ticari, siyasi, kişisel ilişkim, arkadaşlığım, bağlantım olmadı. Hiçbirinin kapısını açmadım. Bunlardan bir talepte de bulunmadım.

1990 yılından beri Belediye başkanlığı seçimleri için sıradan bir vatandaş olarak sandığa gidip oy veriyorum.

21. yüzyılda yaşıyoruz. Son 40 yılda Bolu halkının seçtiği Başkanların hiçbirinin düzgün, düzenli, etik değerlere, demokrasiye uygun çalıştığını göremedim.

"Sağda" ve "solda" olduğunu söyleyen tüm başkanlar akrabalarını kayırdı, nepotik ilişkileri normal gördü. İhaleleri kamuoyunun gözü önünde yapmadı. “Ucuz su sağlayacağım” deyip ülkenin en pahalı suyunu içirdi...

Son 1 yıl içinde fatura ödemek, emlak vergisi yatırmak, tapu ile ilgili evraklar almak için Bolu Belediyesine 10 kez kadar girip çıktım. Gördüğüm manzara çok ağlatıcı, acıtıcı, hukuk kurallarını çiğneyici nitelikte idi.

Belediye’de gördüğüm bazı olumsuzluklar:

1. Personelin çoğu kuruma çalışmaya değil, dinlenmeye, keyif yapmaya gelmiş gibi bir imaj çiziyorlar.

2. Her "katta" en az yüzde 50 personel istihdam ediliyor.

3. Personelin çoğu 25-35 yaş arasında. Yani, son yıllarda kuruma yüzlerce eleman alınmış. Bolu’da yaşayan biri olarak Belediyenin personel alım duyurularını hiç görmedim. Kapalı kapılar arkasında CHP ve İyi Parti destekçilerinin eşi-dostu gizlice, çeşitli kılıflar kullanılarak işe yerleştirilmiş. 

Sağ partiler bu işleri yıllarca daha fütursuzca yaptılar. Ancak Atatürkçü, demokrat, insan haklarına saygılı, etik değerlere bağlı olduğunu öne süren iki parti de aynı hukuk dışı çizgide ilerlemişler. Bu işleri çevirenleri nefretle kınıyorum. "Allah bildiğini yapsın" diyorum.

4. Belediyenin her yerinde lüks odalar, lüks mobilyalar, lükse yönelik aydınlatmalar söz konusu. Bunlar demokratik bir ülkede olmamalı. Halkın büyük dilimi yoksulluk çekerken Bolu Belediyesi’nin her tarafı Tayland, Gürcistan, Las Vegas gibi ışıklandırması doğru değildir. Elektrik öğretmeniyim. O nedenle her aydınlatmanın yılda kaç milyon TL zarar oluşturduğunu hesap yoluyla kanıtlayabilirim.

Sözü fazla uzatmak istemiyorum. Zira uzun yazıları okuyan az oluyor. Birçok kişi de uzun yazıları idrak edemeyip ukala yorumlar döşeniyor.

Bolu’nun siyaset ağalarına ve halkına şunu iletmek istiyorum: Tunceli Belediye Başkanı Mehmet Maçoğlu gibi tutumlu, görgülü, paçoz olmayan, ukalalık bilmeyen, lüks yaşamayan, servet, hedoni peşinde olmayan birini aday yapın da bizi ülkeye rezil etmesin