Fatime Hilal ERDOĞAN

Olmuş mu? Olmamış mı? Buna takılmak yerine olan şeyden bir hisse çıkartmak akıllı insanların işidir.

Bazen bir insana bakarız “ Ya bu insanda muteber bir insana benzemiyor” deriz. 

Hâlbuki dervişler “ Eller yahşi, ben yaman, eller buğday, ben saman”  diyerek kendilerini herkesten edna görmüşlerdir.

Sultan Murat Han bir sabah uyanmış biraz tedirgin, heyecanlı muhtemelen gece rüya görmüşlerdir.

Rüyayı anlatmayan padişahın bir derdi olduğunu anlayan veziri yanına gelerek” Sultanım hayır olsun inşallah” demiştir.

Sultan “Hayır mı değil mi göreceğiz” sen hazırlan gidelim demiştir.

İki molla kıllığında giyinmişler, un kapanına doğru geldiklerinde bir kalabalık görmüşler padişah aradığımız burada olabilir demiş.

Yerde birisi ruhunu teslim etmiş boylu boyunca yatıyormuş.

Padişah “Hayırdır kimin nesidir” diye halka sorunca “ Aman hocam hiç bulaşma senlik bir iş değil ayyaşın berduşun birisiydi” demişlerdir.

Halktan birisi tekrar “ Çok iyi nalcıydı bu çarşıda ondan başka nalı güzel yapanı bulamazsınız ama kazandığı parayı ya içkiye verir ya da kötü kadınları evine atardı” diyince padişah “ Allah Allah” diyerek cevabı kısa kesince yine bir esnaf “ Ne camide görürdük ne namaz kıldığını hiç bulaşmayın” diyerek kalabalık dağılmaya başlamış Siyavuş paşada dönecek olurken padişah vezirinin elini tutmuş “ Dur burada bizlik bir iş vardır” demiş.

Vezir vazgeçirmeye çalışsa da padişah bu cenazeyi biz defnedeceğiz diyerek sözünü kesmiştir.

Cenazeyi Fatih camisine götürüp yıkamışlar, kefenlemişler lakin padişahın aklına düşüvermiş “ Biz bu adamcağızı defnediyoruz amma yakını var mıdır?

Bir soruşturmak lazım gelir” demiş.

Padişah soruşturmak için adamın ilk öldüğü yere gelir ve bir esnafa sorar “ Az önce ölen adam nerede oturmakta idi” demiş, cevaben “ Şu surların altında” diyince Sultan hemen oraya gitmiş ve kapıyı çalmıştır.

İhtiyarca bir hanım açmış “Buyurun“ demiş.

Padişah “ Anne eşiniz sizlere ömür” diyince kadıncağız eyvah diyerek irkilmiştir.

“Evladım bir gün bilirdim bu işin böyle olacağını, Padişah “ ne oldu hayırdır anne” diyince kadıncağız “ Bizim bey âlem adamdı yavrum nerede içki içen birisini görse elinden içkiyi alır parasını verirdi onları da getirir helâya dökerdi derdi ki hanım bugünde birisinin içmesine mani oldum derdi.

Padişah şaşkın bir halde “ Bak sen millette ne zannediyor” dediğinde, onunla kalsa yine iyi o kötü kadınları getirirdi eve “Ben size paranızı verdim mi verdim, vaktinizi aldım mı aldım hadi şimdi hanım size kitap okuyacak diyip çıkar giderdi.

Ben onlara kitaplar okurdum, sohbetler ederdim,  padişahın gözleri dolmuş “ milletle beraber hüsrana uğrayacaktım” O kadarla kalsa yine iyi demiş kadıncağız, camilere de gitmezdi hanım imam dediğin tekbir aldın mı kabeyi görmeli, bu civarlardaki mescitlere gitmez uzaklardaki mescitlere gider namazını kılar gelirdi.

Şu arka bahçeye mezarını bile kazdırdı kimseye yük olmayayım diye, ben o zaman ona “ Bey mezar kazdırmakla bitiyor mu senin cenaze namazını da kılan olmayacak böyle giderse, bizim ki gülümser ve boş ver hatun PADİŞAHIN İŞİ NE? Nasıl olsa cenazemi kaldıran birisi bulunur.

Padişah o zaman anlamış ki giden herhangi biri değil ve rüyanın hikmeti bu olsa gerek diye içinden geçirmiştir. Bu durumu özetleyen tek gerçek cümle ise Şemsi Sivasi Hazretlerinin bir beyitidir“ Hakk’a makbul olmak ister, halka menfur olmadan” 

İşte bu zatın asıl adı Muhammed Mimi Efendidir. Okuyunca ne kadar etkilendiğimi bu satırlarla ve umumi insanların sözleriyle konunun hassasiyetini açıklık getirmeye çalıştım. Bergamalı bu zat 1592 yılında vefat etmiştir.

Cenazesi yazıda yazdığım şekilde gerçekleşmiş ve evinin bahçesine defnedilmiştir.

Sultan Murat Han mezarında kubbe, çeşme koydurmuş ve bir tekke yaptırıp onun adını yaşatmıştır.

Hikâyenin satırlarını okumak size düştü ama benim okuyabildiğim hiçbir şey görüldüğü gibi değildir.

Gördüğümüzün de ötesinde bir şeyler saklıdır. Muhiddin Arabi Hazretleri der ki “ tebahhüt et ” ne demek tebahhüt etmek “ birlemek, birle” birisini çok perişan zelil bir halde gördüğünüzde ahlamayın onu o şekle getiren Allah’ı görün.

Hadiselerin ötesine geçin, nakışı bırakın nakkaşı seyredin.

Etrafımızda Nalıncı babalar vardır da biz başka şey zannederiz.

Dememiş mi İbrahim Hakkı Hazretleri “ Harabat ehline hor bakma zakir, defineye malik viraneler vardır.”

Bilmiyoruz ki hangi viranede hangi defineler saklıdır.

Bu ince ayrıntıları görmezden gelmeyelim. Hakka ulaşmaya önce kendi nefsimizden başlayalım.

Şemsi Sivasi Hazretleri

Muhiddin Arabi Hazretleri

İbrahim Hakkı Hazretlerinin de hayatlarına, öğütlerine ve yaşam tarzlarının nasıl olduklarını merak edenler için araştırmaları ve hayatlarına düstur edinmelerini tavsiye ederim.

Saygılarımla…