Hamza Canbaş

HER ne kadar ülkemizde demokrasiden söz edilse de, ben pek demokratik bir şekilde yönetildiğimizi söyleyemiyorum.

Bizim ülkemizde demokrasi, her ne hikmetse sadece bir seçim yapıp, halkı yönetecek kişinin seçilmesi olarak anlaşılıyor.  Yani seçimler demokratik yollarla yapılıyor olsa bile, seçim sonrası yönetimin demokratikliğinden söz etmemiz mümkün değil.

Birkaç yıl önce yurt dışında yaşayan akrabalarımızla yaptığımız bir telefon konuşmasında, “Ne yapıyorsunuz” diye sorduğumda bulundukları şehrin Belediyesi’nin bir seçim düzenlediğini ve bu nedenle az sonra gidip oy kullanacaklarını söyledi. Meğer belediye akrabalarımın oturduğu cadde üzerinde, hangi tür ticari işletmelere ruhsat vermek için o cadde üzerinde oturanlara soruyor. Onlarda bu cadde üzerinde bir berber, bir lokanta ve orta büyüklükte bir marketin açılmasının kendilerine yeteceğini daha fazla ticari işletmeye gerek olmadığını belediyeye bildiriyorlar. Ve o cadde üzerinde sadece bu dükkânların açılmasına izin veriliyor. Yine aynı belediye bir önceki yılda ise, binaların hangi renge boyanması konusunda da oylama yaparak kararı o semtte oturanları bırakmış. Bu iki örnekte görüldüğü üzere,  halk yönetime ortak edilmiş ve belediyenin yapacağı icraatlarda söz sahibi olmuşlar.

Şimdi bu örneği niye verdim? Dikkatinizi çekmek istediğim konu, özellikle bizim yaşadığımız yerde halk yönetime katılabiliyor mu? Maalesef hayır.  Örneğin Kent Meydanı projesi için Başkan Bolu halkına, “istiyor musunuz, istemiyor musunuz” diye sordu mu? Hayır. Karacaağaç köyüne yapılan arıtma tesisi için, o yörede yaşayanlara, “arıtma tesisini buraya yapalım mı yoksa başka bir yere mi yapalım” diye soruldu mu? Hayır. Şimdi o köyde yaşayanların şikâyetleri yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başladı. Bu ve benzeri örnekleri çoğaltabiliriz.

Ben yaptım oldu mantığı ile yönetmenin demokratik bir anlayış olmadığını hepimiz kabul etmeliyiz. Bize okullarda, Cumhuriyet rejimini anlatılırken “halkın kendi kendini yönetmesidir” şeklinde anlatmışlardı. Bugüne baktığımızda bu durumun böyle olmadığını pek ala görebilmekteyiz. Bolu’yu yöneten halk mıdır? Halkın seçtiği başkan mıdır? Yoksa demokrasi bizim algıladığımızın dışında başka bir şey midir? Demokrasi, örneğin; halk sadece seçer, sonra hiçbir şeye karışamaz şekline mi dönüştü. Demokrasiyi bu şekilde algılamak diktatörlükten başka bir şey değildir.