Hamza Canbaş

    MHP Belediye Başkan Adayı Sayın Şükrü Gülez, özellikle MHP’li seçmenlere büyük bir vebal yüklemiş. “MHP’li olup da MHP’ye oy vermeyenler Allah’a ihanet etmiş olurlar” diyerek, “Oy” sorumluluğuna uhrevi bir boyut kazandırmış.

Esasında bir noktada Sayın Şükrü Gülez’e katılıyorum. Katılmadığım tek nokta konuyu sadece MHP’ye“Oy” vermeye indirgemiş olması.

“Oy” vermek ciddi sorumluluk ve vebali olan bir görevdir. Çünkü “Oy” sorumluluktur. Çünkü “Oy” iyiye ya da kötüye ortak olma durumudur. Ki en büyük tehlikesi de buradadır.

Misal, sizin oy verdiğiniz bir aday, sizden aldığı destekle Başbakan, Milletvekili, Belediye Başkanı, Meclis Üyesi veya muhtar seçildi. Yaptığı her icraatında sorumluluğunuz vardır. Hatta yapmadıklarında da sorumluluğumuz vardır. Bu bir nevi günahına ve sevabına ortak olmak gibi bir şeydir.

Sizin oylarınız ile seçilen bir Belediye Başkanı koltuğa oturduktan sonra çalan, çırpan, yetim hakkı yiyen, avantacı lavantacırantiyeci olursa, öbür dünyada cenneti unutun gitsin.

Hadi olayı biraz daha açalım; “Oy” verme görevi, bir nokta da da“Emaneti ehline verme”görevidir. Hem kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de, hem de Hadis-i Şeriflerde “Emanetin ehline verilmesi” ile ilgili açıklamalar bulunmaktadır. Çok fazla detaya girmeden bu ayetler zaten apaçık ortada iken, ehil olmayan birisini bir takım yerlere getirmek ayet ve hadislerle çelişmez mi? Özellikle Kur’an-ı Kerim’in değil bir ayetini, bir harfini inkâr etseniz dinden çıkmış olurken, “Emaneti ehline vermemek” sizi nerelere götürür ben bilmiyorum.

Bizim ülkemizde en büyük sorun “ehil” kişilerin “ehil” oldukları makamlarda olmamasıdır. Seçilmiş kişilerin, “benden olsun da çamurdan olsun” anlayışı ile “ehil” olmayan kişilere mevki ve makam tahsis etmesi kendisinin ahiretini riske etmesi anlamı taşır.

Her ne kadar “Cuma hutbesi” kıvamında bir yazı olsa da, maalesef olay bu kadar gerçektir. Biz seçmenler olarak “Oy” verme sorumluluğumuzu yeterince algılayamadığımız için, daha sonra “ellerim kırılsaydı da sana oy vermeseydim” şeklinde türkü besteliyoruz. Bu konuda yeteneğimiz yok ise, daha önce bestelenmiş “ellerim kırılsaydı” türküsünü söylüyoruz. 

Hım; şimdi gelelim asıl can alıcı noktaya; zaten siz seçmen olarak bir partiye giderken “acaba bir çıkarım” olabilir mi düşüncesiyle gidiyorsunuz. Yalan mı?