Hamza Canbaş

BOLU’NUN havası uzun zamandır elektrikliydi. Sigortalar ha şimdi attı ha şimdi atacak durumundaydı ki, geçen akşam ilk kıvılcım bir düğünde ç Belediye Başkanı Sayın Alaattin Yılmaz ile Sayın Yılmaz Becikoğlu arasında yaşananlar, Bolu halkının hiçte alışık olduğu bir durum değildir.

Elbette ki konunun detayları iki şahsın kendileri arasında yaşananlardan kaynaklanıyor olabilir. Ancak olayın oluş şekli ve meydana geldiği atmosfer bu tür tartışmaların yapılacağı bir yer olmaması sebebiyle halkın büyük tepkisine neden olmuştur. Bu durumu bir kenara bırakırsak esasında halkın büyük bir çoğunluğu ciddi anlamda stres içindedir. Esas göz ardı edilmemesi gereken konu budur. Halkı bu kadar elektrikli hale getiren ise, siyasilerin kendilerinden başkası değildir. Sebebi ise gayet açıktır. Seçip meclise gönderdiğimiz vekillerimiz, üzülerek söylüyorum ki birbirleri ile kavga etmeyi maharet saymaktadır. “Ben şunu şunu yaptım, o bu kadarını yapmadı, ben kanun teklifi verdim. O vermedi” türünden başlayan tepedeki kavga ve karalama kampanyaları maalesef halkında sinir kat sayısının tavan yapmasına neden olmuştur.İşte bu nedenledir ki ivedilikle yapılması gereken, üç vekilin bir araya gelip, Bolu’daki gergin ortamı nasıl yumuşatmalıyız şeklinde kafa yormaları gerekmektedir.

Sayın Belediye Başkanına yapılanlar elbette ki doğru değildir. Kaldı ki, Sayın Becikoğlu’da yaptığının doğru olmadığını anladığından mikrofonu alıp konuklardan özür dilemiştir. Ancak bu olay bundan sonraki benzeri olaylara örnek teşkil edebileceği şeklinde içimde bir his bulunmaktadır. İşte bu yüzden üç vekilin bir araya gelmesi gerektiğini anlatmaya çalışıyorum. Çünkü 12 Eylül’den bugüne değin Bolu’da bu kadar büyük çaplı bir kamplaşma olmamıştır. Bolu, Ak Partililer ve diğerleri olarak iki büyük kampa bölünmüş durumdadır. İktidarda bulunan Ak Parti yandaşlarının kendilerinden olmayanlara bakış açısı, ikinci sınıf vatandaş şeklindedir. Hal böyle olunca da ezilenler ve ezenler şeklinde Bolu’nun durumunu özetlemek mümkündür. Ezenler ve ezilenler şeklindeki kamplaşma ortadan kaldırılmadığı sürece bu ve benzeri olaylar her kurumda yaşanması muhtemel olaylardır. Belki bugün yaşanılanları ayıplasa da gün gelir halk bu tür olayları normalmiş gibi algılamaya başlar.

İşte bütün bu olumsuzlukların yaşanmaması için, Devletin bütün kurum ve kuruluşlarında hak, adalet, hakkaniyet, eşitlik gibi kavramlar tesis edilmelidir. Uygulama, sen bizdensin al sana kürekle, sen bizden değilsin sana da çay kaşığı yeter şeklinde olduğu zaman bir belde de huzurdan söz etmek hayaldir.Bir düğün gecesi yaşananlar nedeniyle herkes şapkasını önüne alıp düşünmeye başlamalıdır.