Hamza Canbaş

               BOLUNUN dağları, Bolu’nun akciğerleri ise, Bolu’daki göllerimizde akciğerlerimizde bulunan bronşçuklarımızdır. Biliyorsunuz ki, bu bronş ve bronşçukların hastalığına yakalananlara doktorlar, “Sen bronşit” olmuşsun derler. Ama üzülmeyin eğer önlem alır tedavi olursanız bronşit hastalığını iyileştirmek mümkündür. Ancak önlem alınmazsa Bolu bronşit hastalığına yakalanacaktır ve tedavisi de mümkün olmayacaktır.

                Evet, Bolu’nun akciğerleri son birkaç yıldır inanılmaz bir şekilde kıyım yaşıyor, bu konuya ilerleyen haftalarda geleceğim ama benim bu gün asıl konum Gölköy. Biliyorsunuz, Gölköy araba ile 5 dakika içinde gidilebilen ve nefes alınabilen bir yerimiz. Aynı zamanda da Bolu’nun içme suyu havzasını oluşturuyor. Yani muhtemeldir ki ilerleyen yıllarda susuzluk çektiğimizde Gölköy’ün suyunu içeceğiz. Zaten Bolu Belediyesi de bu suyu kullanacağı için alt tarafına pompa istasyonu falan kurdu. Zaman zaman arıtma tesisine buradan su basılıyor. Her ne kadar borular patlasa da, yani Gölköy ilerleyen yıllarda içeceğimiz su için bir depo olarak yanı başımızda duruyor.

                Eski Bolu Valilerimizden Sayın Yener Rakıcıoğlu’nun Bolu için iki öngörüsü vardı. Sayın Vali’nin birinci öngörüsü D–100 karayolu içindi. “20 yıl sonra D–100 karayolu sizin şimdiki İzzet Baysal Caddeniz olacak. İlgililerinizi bu yönde uyarın da şehri ona göre planlasınlar” sözünü hiç unutmuyorum.  Gölköy için bir öngörüde bulunmuş, bu göl ileride Boluluların içeceği su olabilir diyerek, Gölköy kenarındaki yapılaşma iznini 700 metre çıkartmıştır. Yani göl sınırına 700 metre içersinde hiçbir yapılaşmaya izin yoktur. Bugün eğer Sayın Vali’nin öngörüsü olmasaydı, Gölköy çoktan villalar ile dolmuş olacaktı. Zira aralarında Milletvekilleri ve eski bakanlarında bulunduğu birçok kişi Gölköy’den arazi alabilme gayreti içine girmişlerdi.

                Konuyu fazla dallandırıp budaklandırmayalım. Bugün Gölköy içler acısı olma durumuna yavaş yavaş geliyor. Gölköy’ün sorumlusu kimse Gölköy’e sahip çıkamıyor. Belediye midir? Bolu Sulama Birliği midir? Her kimse Gölköy yavaş yavaş elden çıkıyor. Gölün etrafına yapılan tesisler birdi iki oluyor. Birincisine göz yuman zihniyet ikincisine de göz yummak zorunda. Sonrası “o yaptı ben niye yapmıyorum şeklinde gelişecek.” Buradan iddia ediyorum, bu gidişle önlem alınmazsa, önümüzdeki yaz, Gölköy’de en az 10 tesis açılır. Ve bu tesislerin hiç birisinin alt yapısı olmayacağı için, şimdikilerde olduğu gibi bütün pislikler göle verilecektir. Zamanında, Abant yolundaki çirkinliklere göz yumanlar bugün Gölköy’e göz yumuyor. Abant yolundaki tesisleri kaldırabiliyorlar mı? Hayır. Neden, Çünkü artık güçleri yetmiyor. Yarın öbür gün siyasileri devreye sokacaklar tıpkı yaylalarda olduğu gibi, tıpkı Abant yolunda olduğu gibi Gölköy’ü mahvedecekler.

Gölköy’ü kurtarmamız gerekiyor. Çünkü Gölköy hepimizindir. Çünkü hepimiz oraya gidip nefes alıyoruz. Yetkililere buradan sesleniyorum. Oradaki yapılaşmaya göz yumarsanız, öbür dünyada yatacak yeriniz olmayacaktır.