Hamza Canbaş

    SON Belediye Meclisi toplantısında, Başkan Alaaddin Yılmaz, “Araştırılsın, ipin ucu kime giderse gitsin. Gereğinin yapılmasını istiyorum” diyerek Ak Parti Grup Başkanvekili Burak Balaban’a bir dosya verdi.

 

     Ben bu konuyu ciddi anlamda önemsedim ve ciddi anlamda da bu konuyu takip edeceğimi belirtiyorum. Hatta bütün yazarçizer ve muhabir arkadaşlara da buradan bu konuda birlikte hareket etmeyi öneriyorum. Zira Sayın Başkan’ın uzun zamandır kamuoyunda konuşulan ve birçok kişinin getirimcilikle (rantiyecilik) suçlandığı bir konunun açığa çıkartılması gerekiyor.

 

     Malum olduğu üzere, Bolu Belediyesi, özellikle yeni yollar açabilmek ve çevre yolunu hayata geçirebilmek adına birçok kişinin arsasına 18. Madde uygulaması yaptı. Kimi vatandaş buna karşı çıksa da Belediye kanunların kendilerine verdiği yetkileri, kamu adına kullandığını beyan ederek hiç kimsenin gözünün yaşına bakmadan 18. maddeyi uyguladı. Bunun üzerine de vatandaş arasında gerek Başkanın kendisi hakkında gerekse de İmar Komisyonu üyeleri hakkında “haksız kazanç” uyguluyorlar şeklinde dedikoduların türemeye başladı. Belediye bu konuda taviz vermezken, olaya muhalif olması beklenen CHP’li üyelerden de bu konuda hiçbir açıklama yapılmayınca, dedikodular daha da ileriye götürülerek, “CHP’li üyelerde sus payı almış olacaklar ki, onlardan da ses seda çıkmıyor” denilerek neredeyse bütün Belediye Meclisi üyelerini töhmet altında bırakıldı.

 

     Uzun zamandır bu dedikoduları duyan ancak bu konuda hiçbir adım atmayan Sayın Başkan sonunda isyan ederek konunun araştırılmasını ve varsa suçluların cezalandırılmasını istedi. Bence doğru bir davranış sergiledi. Bu hareketiyle Sayın Başkan, kendisinin bu konulardan uzak durduğunu ve hiçbir korkusunun olmadığını halka göstermek istiyor olabilir Ama yine de “ateş olmayan yerden duman çıkmaz” atasözünü de göz ardı etmeyerek varsa suçluların da cezalandırılmasını istiyor olabilir. Hatta daha da ileriye götürürsek 18. Madde uygulamasında getirim (rant) elde eden varsa da halkın önüne sermek istiyor da olabilir. Ve bunun içinde hazırlanmış bir dosyanın araştırılması talimatını verdi.

 

     Ancak benim anlamadığım (gerçekten anlamadığım) bir konu şu ki; bu dosya neden sadece Akpartililere verildi. Oysa suçlananlar arasında CHP’li üyelerde var. Dosyanın bir örneği de CHP’ye verilebilirdi. Bir başka anlamadığım konu ise zaten niye siyasi partiler araştırıyor bu konuyu. Neden bir müfettişe gönderilmedi. Ya da Sayın Başkan bu konuda kendisi de bir müfettiş talep edebilirdi. Bunu niye yapmadı bilemiyorum. Belki de teamüller böyledir. Bu konuda ciddi kafam karıştı. Empati yapmaya çalışıyorum, ben olsaydım bu dosyayı araştırmak üzere tarafsız bir bilirkişi grubu oluştururdum. Onların vereceği rapor üzerine de savcılığa suç duyurusu yapardım.

 

     Gelelim yazının başlarında getirdiğim öneriye; Evet Sayın Başkanın yaptığı bu harekete karşılık, basın olarak bize de dosyanın akıbeti konusunda görev düşüyor. Ak Parti de bu dosyayı kimler inceleyecek. İncelemeyi yapanlara ne kadar güveneceğiz. Yoksa Başkanın çabaları boşa mı gidecek. Dosyanın üzerine soğuk su içer miyiz? Ya da dosya da her hangi bir olumsuzluk görülmemiştir denilerek rafa mı kalkacak? İşte bu yüzden Sayın Başkana destek verilmeli, dosya hepimiz tarafından takip edilmelidir.