Hamza Canbaş

GAZETECİLER Cumhurbaşkanımız Sayın Gül’e Fransa’da öldürülen üç PKK kadın ile ilgili olarak soralar yöneltiyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımız verdiği cevaplarda, “Terör örgütünü bitirmek için bütün çabamızı harcıyoruz. Türkiye’nin birliğine, bütünlüğüne, geleceğimizdeki beraberliğimize tüm halkımıza zarar vermeyecek şekilde şüphesiz ki politikalar takip edilebilir. Ama her şeyden önce ne yapılması gerekiyorsa, eli silahlı insanların ve onlara talimat verenlerin yapması gerekeni yapmaları gerekir. Bunlar gerçekleşirse, ümit ederim, huzur gelir. Herkes de bu beladan kurtulmuş olur. ” diyor.

 

Belli ki, Sayın Cumhurbaşkanımız, ülkenin bugün içinde bulunduğu durumu sadece terörle bağlantılı olduğunu söylemeye çalışıyor. Oysa bizim ülkemizin sorunu sadece terör değildir. Terör, ülkemizin bugünlere gelmesine sebep olan sorunlardan sadece birisidir. Bizim ülkemizde terör sorunu elbette çözülmelidir ancak sadece terörü bitirerek ülkemizde ki sorunlardan kurtulmuş olmayacağız. Bizim ülkemizde en büyük sorun yolsuzluk sorunudur. Zaten, terör dâhil bütün sorunların anası yolsuzluktur. Devlete karşı sorumluluklarını adam gibi yerine getirmeyenlerin bizim ülkemize verdikleri zarar terörden az değildir. Adam kayırma, rüşvet, yandaşlık, işin ehline verilmemesi gibi durumlarda terör kapsamında değerlendirilmedikçe sorunu çözmüş olamayız. Sadece terörü bitirmek ülkemizin kanayan yarasına pansuman yapmaktan başka bir şey değildir. 

 

Bu ülkeyi soyup soğana çevirenler, kamuda dolambaçlı işler çevirenler, rüşvet alıp vermeler, haksız kazanç elde eden işverenler, işverenlerini dolandırmaya çalışan işçiler olduğu müddetçe hiçbir soruna çözüldü gözüyle bakamayız. Çok para kazanma hırsıyla her şeyi kendinde mubah görenler olduğu müddetçe bu ülkenin teröristi bitmeyecektir. Öncelikle bilmemiz gereken şudur; Bizim ülkemizde terörün sadece silahla olmadığını görmemiz gerekmektedir. 

 

Bolu Belediyesi Başkanı Sayın Alaaddin Yılmaz geçenlerde bir dosya hazırlayıp incelenmesi gerekçesiyle bu dosyayı ilgilisine teslim etti. Dosya içeriğinde 18. Madde uygulaması ile haksız getirim (rant) elde edenlerin durumlarının araştırılması isteniyor. Ümit ediyorum ki yanılıyorumdur; ancak gerçekten de bulundukları makamı kullanarak 18. Madde uygulamasından kendilerine haksız kazanç elde edenlerin benim gözümde teröristten farkı yoktur. İşveren kisvesi altında yüzlerce işçi çalıştırıp kravat takıp güzel ülkemi soyanların terör örgütünden ayrılan noktası nedir? Bana göre tek fark birisi dağlarda birisi şehirde eşkıyalık yapmaktadır. 

 

PKK’ya gösterdiğimiz tepkinin yüzde 10’nu ülkemizi soyanlara göstermiş olsaydık sonumuz böyle olmazdı. Ticaret ile ilgili Ticaret ve Sanayi Odaları, Siadlar, Giadlar gibi Sivil Toplum Örgütleri sık sık üyelerine değişik konularda bilgiler aktarmaktadırlar. Ancak hiçbirisi üyelerine “Ticaret Ahlakı” ile ilgili seminer, bilgi şöleni (sempozyum) düzenlemiyor.“Aman sakın ha vergi kaçırmayın. İşçinizin hakkını verin. Fazla hırs yapıp illegal yollardan para kazanmayı denemeyin” demiyor. Sadece ve sadece nasıl daha büyük ticaret yapabilirsiniz, küresel (global) ekonomide nasıl daha fazla büyürsünüzün yollarını gösteriyorlar.