Ümit Turpcu

Sosyal sorumluluk mu deseem,

Yoksa, sanatsal duyarlılık mı?...

Estetik kaygı mı deseem,

Yoksa sadece kaygı mı?...

Abartılı başlıklarla verilen haberlerin, ben de yarattığı o irite edicilik mi deseem,

Yoksa yoksa yoksa…

Her neyden ise de;

Sanırım, ayak uyduramadığım evrimsel değişim beni öldürüyor!...

Yoldan- belden, şehrimin içi- dışı bir hallerinden söz etmiyorum,

-Kentin özneleri olarak yüklemlenmeyi bekliyoruz sabırla, itidalle nasılsa…-

***

Yani ben tüüüm önemli ve yaşamsal sorunları bir dolaba kapattım,

Çoğunuzun burun kıvıracağı,

Ufacık tefecik, gayet renkli bir durumdan söz edeceğim…

Bir salonun içinden…

Ve o salonun duvarının koyu pembesinden…

“Yanlış anlamayın iyi okuyun;”

Pembenin hiçbir tonuna itirazım yok,

Nasıl olsun; hayallerim pembenin her tonu ile bezeli iken…

De bir parça hayallerimin, emeğimin ürünü olan resimlerimi asacağım,

Duvarsa o koyu pembe duvar, izninizle ben itiraz ediyorum!…

“Beğenmiyorsan asma!” diyenleriniz olacaktır,

Amenna asmam zaten…

Ancaak, burada hepimizin duyarlı olması gereken sorun şu ki;

Necip Fazıl Kültür Merkezi “Sergi Salonu” amacına uygun değil!...

Değil yani!...

Biçimine, havalandırma kapaklarıyla kısıtlanmış haline bile bir şey demeyeceğim,

Amma çözemediğim şu;

“Belediyenin bu işlerden sorumlu, birimi bir el atamaz mıydı renk konusuna, ufacık bir etüt çalışması yapılamaz mıydı, nedir bu el yordamı ile hareket tarzı?...”

Belediyemiz sanata ve sanatçıya gerçekten ama gerçekten,

Asla yeterli değil ancak manen de olsa iyi niyetli bir desteği söz konusu iken,- Buna can-ı gönülden belirlediğimi ironi yapmadığımı belirtmeliyim-

Onca sergi, sergi salonu görülmüşken,

Üniversite ve güzel sanatlar fakültesi orada iken,

Güzel sanatlar lisesi şuracıkta konumlanmışken,

Bolu Görsel Sanatlar Derneği, Bolu Fotoğraf Sanatı Derneği gibi görsel sanatların iki önemli Bolu temsilcisi burnunun dibindeyken,

BSM gibi bir merkezin sahibiyken,

O merkezin başında dünyada kataloglara resimleri girmiş bir ressam bulunurken,

Bir fikir alınıp da mı planlanmalıydı,

Yoksaa, bu işi yüklenen firmanın badanacısı mı karar vermeliydi?...

“Evet bu iletişimsizlik beni öldürecek!...”

***

“Tabii, iki duvar değil mi boyanabilir hemencik, BEYAZA yada kırık beyaza ve inanın yarın günlük iş…” 

Sorun değil, hiç değil…

Ancak gönlümü üzen, anlayamadığım ve beni sıkan şu ki;

“Bize yol su elektrik olarak dönen vergilerimiz(!),

Baştan planlanmayan, kağıt üzerinde belirlenmeyen,

Nice projenin ufacık ayrıtıları ile neden heba oluyor?...

Neden bir estetik kaygısı yok?...

Neden emek ve zaman kaybı yaşanıyor?...

Yazık değil mi!”

Değil mi?...

Anlatmış ya Can Yücel;

“Aslında çirkin değilsin sen,

Çirkin görünmek istiyorsun,

Güzelliği tarif için…”

İşte BoluM tam da böyle…