WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05304670437

Mobil Uygulamalarımızı Hemen İndir

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız

Vehbi Camgöz

Vehbi Camgöz
Vehbi Camgöz
Tüm Yazıları
DENİZ FENERİ Mİ, ERGENEKON MU?
12.07.2011

        Türk adliyesi bir sınav veriyor.

         Adlarına geçmişte “kartel basını” denen basının sürekli yönlendirme ve gündemde tutması sayesinde, geçtiğimiz Çarşamba günü “olmayan” bir çete ihdas ve isnat edilerek, normal sahtecilik ve dolandırıcılık belki sayılabilecek bir suçtan ötürü bir kısım insanları gözaltına alarak yazılı ve sözlü basına malzeme yaptırdılar.

         Avrupa da faaliyet gösteren “deniz feneri Avrupa” derneğinin Müslümanlara ve özellikle Filistinli Müslümanlara yardım etmesinin önüne geçmek istenmesi neticesi, Alman polisinin hem yardımları önlemek hem de ülkelerinin dışına paralarının çıkarılmasını engellemek için düzmece suç oluşturularak, mahkemenin; dernek mensuplarına mahkûmiyet verdiğini biliyoruz. Olayın sanıklarından bazılarının, bazı vaatlerle kandırılıp arkadaşları aleyhine ifade verdirdiklerini de, geçmiş uygulamalardan biliyoruz.

         Derneğin fikri ve siyasi yapısı dolayısı ile basınımız suçun işlenip işlenmediğine bakmadan, sadece geçmişte dernekte yöneticilik yapan bazı bürokratlar dolayısı ile hükümeti sıkıştırıp, darbe davaları ile mukayese ederek olayı saptırmışlardır. Hatta ana muhalefetin şimdiki genel başkanı işi gücü bırakıp Almanyalarda hafiyelik yapmaya çıkmış, klasörlerle bir sürü düzmece belge ile suç duyuruları yapmıştır.  Bu soruşturmayı kullanarak Ergenekon davasının arkasındaki siyasi desteği yok etmek istemişlerdir.

         Daha da acı olanı ise bazı Müslümanların bu propagandanın tesiri altında kalarak, en büyük yardım kuruluşu olan bu derneği bitirmek anlamına gelen hareketlere kanmalarıdır. Derneğe yaptıkları yardımları bu yayınların etkisinde kalarak kesmeleridir. On binlerce fakire yardım eden bu derneğin yok edilmesine kayıtsız kalınması hiç iyi olmamıştır.

         Biz bu filmleri daha öncede seyretmiştik. 1990ların başında Bosna ya yardım eden milli görüşü caydırmak için Süleyman Mercimeğe olmadık iftiralar etmişlerdi. Bu sayede Sırpların değirmenine su taşımışlardı. 28 Şubatta aynı oyunu Vahdet vakfına yapıp yöneticilerini tutuklatıp etkisizleştirmişlerdi. Müslümanlarda bu yayınlara itibar edip, vakıftan desteklerini çekmişlerdi. Neticede onlarda berat ettiler. Ama olan vakıftan yardım alan mazlumlara oldu.

         Bu olayda da; aynı senaryo oynanıyor. Eminim bunlarda berat edecekler. Eğer etki altına kalınıp ta tutuklama çıkarılırsa bu yasalara aykırılık ve zulüm olur. Derneğin itibarı sıfıra indirildiği için başta İsrail ve Almanya olmak üzere dış güçlerin emellerine hizmet edilmiş olunacak. Gazzeli bebeklere yardım ulaşmaması, ülkedeki fakirlere yardım yapılmaması, bizimkilerinde işine geldiği için; acımasızca bu derneği bitirme planları yapıyorlar. 

         Kanal 7 televizyonu; bu yayınların etkisi ile deniz fenerinin bırakın programını yapmayı, son yıllarda adını bile anamaz olmuştur. Hele, Başbakan yardımcısı Bülent Arınç beyin Zahit Akmanı basının gözü önünde yargısız infaza tabi tutması çok ibret vericidir. Bu hareket aslında yargıyı da menfi yönde etkilemiştir.

         Sanıklardan her birisini şahsen tanırım. Benim tanıdığım bu insanlar kendilerine emanet edilen yardım paralarına el uzatacak karaktere sahip değildirler. Aslında buna ihtiyaçları da yoktur. Kişisel paralarından derneğe yardım yaptıklarına da çeşitli vesilelerle şahit olmuşumdur. Ama diyelim ki; Almanlar doğru söylüyor. Bu insanlar denilenleri yaptılar. Aslında suç bile oluşmaz. Ama suç oluştu diyelim. Karşılığında verilecek ceza bellidir.

         Son 4 gündür sürekli afişe ediliyorlar. Hatta utanmadan Ergenekon sanıkları ile mukayese edip, saat 6 da değil de 8 de gözaltına alınmalarını bile, korundukları şeklinde yorumluyorlar. Oysa bu insanların hiç gözaltına alınmamaları gerekiyordu. En fazla 2 yıl hapis cezası gerektiren bir suçu darbecilik gibi ağırlaştırılmış müebbet hapis gerektiren bir suçla mukayese etmek için, akıl ve mantık yoksunu olmak gerekir.

         Hele kendisine bağlı bir kuruluşun başında görev yapan eski bir arkadaşını basına yaranmak için yargısız infaza tabi tutmak için de herhalde ak partili yetkili ve etkili bir bakan olmak gerekir!

         Selamlarımla…  

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber İhbar