
05304670437
Vehbi Camgöz
Diyarbakır da meydana gelen ve 13 askerimizin şehit olduğu son olaydan sonra, terörle mücadele konusunda bir kırılma olacağı ve konsept değişikliğine gidileceği bizzat başbakan tarafında açıklandı.
Başbakanın planladığı; daha öncede denenmiş; ama yapılan çeşitli hatalar dolayısı ile bu mücadelede polis kuvvetlerini etkin bir şekilde kullanmayı öngören bu anlayış pek başarılı olamamıştı. Bu başarısızlığın birçok sebebi vardı. Bunları sayarak kafanızı karıştırmak istemem, sadece birisi konusundaki düşüncemi paylaşmak istiyorum.
90lı yıllarda; terörle mücadelede “mükellef askerler” le çok zayiat verildiğinde; meydana gelen toplumsal infialin önünü almak ve zayiatları asgariye indirmek maksadıyla polis içinde “özel harekât” timleri oluşturuldu. Bu insanlar mücadelede belirli bir başarıda sağlamaya başladılar. Daha sonra bunların içine subay- astsubaylardan da alınmaya ve eğitimlerine de ya muvazzaf subaylar ya da emekli subaylar atandılar. Bu durum, yapılan mücadelenin askeri yapıdan sıyrılıp, sivil anlayışla mücadeleyi engellediği için, aynı anlayışın devamını sağladı. Dolayısı ile değişen bir şey pek olmadı.
Terörle mücadelede 1984 yılından beri devam eden askeri anlayışla, olayı hukuk çerçevesinde çözmek, suçluları yargı önüne çıkarmak yerine, aldığı mesleki eğitimin gereği olarak olayı bir “savaş” sayıp terör olayına karışanları da, “düşman” görerek mücadele etti. Oysa olay ne savaştı, nede teröristler düşmandı. Teröristler, devletin kanunlarına karşı gelen, silahlı isyan yapan, ayrım yapmadan insan öldüren azılı “suçlular” dı. Bunları düşman sayınca, teröristler de kendilerini askerle savaşan savaşçılar olarak saydılar. Hatta yakalanıp cezaevlerine konulunca da, “biz devletle savaşırken esir düştük. Bize esirler için uygulanan Cenevre konvansiyonunu uygulayacaksınız. Bizler tutsağız” gibi istekler ileri sürerek açlık grevleri yaptılar.
Oysa devlet kanunsuzluklarla mücadelesini militarist anlayış yerine normal sivil zabıta anlayışı içinde yürütseydi. Bu teröristler; ne kendilerine bu payeleri verebilirlerdi. Nede dış destekçileri bunlara “ vatanı için savaşan gerilla” muamelesi çekebilirdi. Ama 12 Eylül darbeci anlayışı her şeye askeri yaklaşım gösterdiği gibi, bu konuyu da askeri mantıkla ele alarak işi bu noktalara kadar getirdi.
Eğer zamanında kurulan “özel harekât” yapılanması sulandırılıp, askerileştirilmeseydi; şimdiye kadar bu konuda kesin sonuç alınmış olurdu. Hem de bugünlerde meydana çıkan; faili meçhuller, çeteleşme, cuntalaşma gibi yapılanmalara fırsat verilmiş olmazdı. Kendileri “sivil” fakat kafaları “militarist” bazı siyaset ve bürokrasi erbabı bunun sorumlusudurlar.
Şimdi yeniden aynı noktaya gelinmesi bazı politikacıların iddia ettiği gibi bu durum TSK’nin başarısızlığını kanıtlamaz. Ordumuz düzenli savaşlar için eğitilip, vatana dışarıdan vaki olacak saldırıları bertaraf etmek üzere eğitilmiş düzenli ordudur. Bu orduyu “zabıta kuvveti” olarak içerdeki suçlularla mücadelede kullanmaya kalkarsanız sonuç ister, istemez bu olur. Bu durumu tespit ederek gerekli tedbirleri almak, başarısızlığı orduya fatura etmek değildir.
Umarım hükümet bu defa bu işi geçmişten ders alarak, eski hataları tekrarlamadan, sağlam bir yasal altyapı ile teröristi “düşman” değil suçlu sayan bir anlayışı hâkim kılabilir. O zaman terörle mücadele edecek profesyonel personel oluşur da, iki aylık yanaşık düzen eğitimi alan acemi askerler yerine bu personel dağlarda teröristlerin canına okur.
Bazı politikacılar hemen bu fikre karşı çıkarak “ askerin yerine karakol polisi nasıl mücadele eder” demeye başladılar. İnsaf yıllarca suçlu kovalayan polisi, iki aylık askerden daha beceriksiz sayan zihniyete ne denir?
Selamlarımla…
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- ADAYLAR VE TARİH BELİRLENDİ
11.03.2023 - YENİDEN BAŞLARKEN
7.12.2022 - EMİN AĞABEY HAKKA YÜRÜDÜ.....
30.12.2019 - MISIR’IN YİĞİT MÜSLÜMANLARI
14.07.2019 - DEMİRELDEN SARKOZY’E KURAN DÜŞMANLIĞI!!
13.05.2018 - İKTİDAR İLE MUKTEDİRİN HİKAYESİ
22.04.2018 - ASANSÖRDE HALVET!!
6.02.2018 - TARİHTE BUGÜN!...
28.02.2018 - ESETLE BARIŞIN DİYENLER PKK İLE BARIŞIN DEMİŞ OLMUYUR MU?
12.02.2018 - TÜRK TABİPLER BİRLİĞİ
9.02.2018
Yazarlar
-
Emre KetenMetal Değil Umut Üretiyoruz Yerli ve Milli Tıbbi cihazlar 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim AtalayBolu- Mengen’de Yaşayan 8.Yöresel Kültür- Giyim Şenliği 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Emin CandanSiyaset Artık Beyinde Kazanılıyor 20.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TÜRKANBOYKOTA BOYKOT LAZIM 6.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ali ÖzdemirKar tatili tembelliğe teşviktir 27.11.2024 Tüm Yazıları
-
Hasan LökKarabük Üniversitesi Üzerinden Ne Yapılmak İsteniyor? 19.04.2024 Tüm Yazıları
-
Hayreddin ÖzdenMedenileşme 12.03.2024 Tüm Yazıları
-
Mustafa Nuri Gürsoy“Hakikati kaybettik ve uzun sürdü bunaklığımız.” 31.12.2023 Tüm Yazıları
-
Özcan ÖzdemirMAÇ “O AN “ BİTTİ… 4.12.2023 Tüm Yazıları
-
Kemal Hilmi ÇelebiYKS 2023 ÜNİVERSİTE TERCİHLERİ HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER. 22.07.2023 Tüm Yazıları
-
Vehbi CamgözBU SEÇİMDE NEYİ OYLAYACAĞIZ !!!? 24.03.2023 Tüm Yazıları
-
Tahsin ÖtgüçİSLAMIN ENGELLİYE BAKIŞI 28.11.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa Cop“BOLU” MERKEZ “GÖL HAMİDİYE”DE ”KÖY YAŞAM MERKEZİ”AÇILIŞ TÖRENİNDEN... 21.09.2022 Tüm Yazıları
-
Ömer MadenBİR KEDİM BİLE VAR ANLIYOR MUSUN? (2) 5.08.2022 Tüm Yazıları
-
Fatih PekerMAVİ KELEBEK HİKAYESİ 14.07.2022 Tüm Yazıları
Ulusoy
Başbakanı da öyle diyor, onu takliden söylüyordur. Başbakanının hatalı çift ylerine kurban olsun vekilim. Allah kimseyi AKP milletvekili yapmasın, zor iş. Eğitim durumu fakülte bir de, sevsinler.