WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05304670437

Mobil Uygulamalarımızı Hemen İndir

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız

Vehbi Camgöz

Vehbi Camgöz
Vehbi Camgöz
Tüm Yazıları
MÜMİN SORUMLULUĞU
14.08.2011

 

          Her Ramazan ayında alışık olduğumuz, “mahalle baskısı” ve “irtica geliyor” paranoyası bu ramazanda yaşanmıyor diye içten içe memnuniyet duyarken bu teranelerin bu sene de yapılmaya başlandığına şahit olduk.

         Her yıl olduğu gibi bu ramazanda da Erzurum’dan alışık olduğumuz haber basınımızı süsledi. Şehirde herkesin oruçlu olduğu gündüz saatlerinde bir kadın sigara içerek insanları zıvanadan çıkarmış ve saldırıya uğramış. Tabi gazete sayfaları ve ekranlar hemen bu haberi vitrine çıkarmışlar. Olan yine inançlı insanlara oldu. Hemen onların ne kadar bağnaz olduklarından tutunda inancımızın saldırgan olduğu yorumlarına varana kadar, yazılar yazıldı, laflar edildi. Ama nedense kimse; “be kadın bu oruçlu insanlara gayri Müslimlerin gösterdiği kadar saygıyı neden çok gördün” demedi.

         Demezler… Çünkü olaylara hep “İslam karşıtlığı” penceresinden bakıp yorumlamaya alışmışlar. Bu yıl her sene ki yorumlarına ilaveten iktidarı da bahane ederek artık şeriatın geldiğine hükmettiler.

         Buna ilaveten, İstanbul da sporcu olduğu söylenen bir kadın mini şortla bindiği otobüste saldırıya uğradığını öne sürerek savcılığa suç duyurusunda bulunmuş. Al sana yeni ve kullanılmaya müsait, provakatif bir olay daha. Bizim medya bülbülleri hemen Müslümanların tahammülsüz oluşundan dem vurmaya başladılar. Merak ediyorum, eğer bu olaylar olmasaydı, İslam’a ve Müslümanlara saldırmak için bu ramazanda neyi bahane edeceklerdi?

         Bu olaylar olduktan, bu yorumlar yapılmaya başlandıktan sonra, konunun otoritesi sayılabilecek derecede İslam fıkhına hâkim olduğunu bildiğimiz, Hayrettin Karaman hoca konuyu dini yönden inceleyen bir yazı yazdı. Vay sen misin bu yorumu yapan. Konu hakkında bilgisi olmayan bir sürü bay ve bayan kalem ehli hocayı linç etmeye kalktılar.

         Oysa hoca herkesin çok iyi bildiği, “nehyianilmünker” açısından konuyu değerlendirip, İslam’ın yürürlükte olmadığı toplumlarda Müslümanların kötülüklerle mücadeleyi nasıl yapmaları gerektiği hususundaki fikirlerini açıklamıştı.    

 

         Hepimiz biliyoruz ki; Müslüman yaşadığı toplumda meydana gelen İslam’a aykırı, ahlak ve edebe mugayir bir hareketi gördüğünde, ona eliyle mani olmak durumundadır. Buna gücü yetmiyorsa diliyle ikaz edecektir. Eğer buna da takadı yetmiyorsa kalben buğz etmek durumundadır ki, buda imanın en zayıf şeklidir. Bu hatırlatmayı yapmak; İslam fıkhında âlimliğini kimsenin tartışamadığı Hayrettin Karaman hoca görevidir.  Bu görevi o yapmazsa kim yapacak. Bu görev tabiî ki hocaya düşer.

         Ama ülkede alışılmış “medya ilahiyatçıları” nin, alışılmış yorumlarına ve özellikle düzenin istediği din anlayışına ters yorumlar yapılınca kıyamet kopuyor. Hâlbuki hoca yazısında günümüz Müslüman’ının, ülkemiz gibi laik hukukla idare edilen memleketlerdeki dini sorumluluğunu hatırlatmaktan başka bir şey yapmamıştır.

         Oruç tutmayan ve otobüse mini şortla binen bayanlara yapılan fiili saldırıları elbette tasvip etmek mümkün değildir. Ama bu saldırılar oluyor diye Müslümanların sorumluluklarını hatırlatmamak bunları yok saymakta mümkün değildir. Sorumluluğumuzu insanları incitmeden, inancımızdan da taviz vermeden yerine getirmek zorundayız.

         Selamlarımla…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber İhbar