WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05304670437

Mobil Uygulamalarımızı Hemen İndir

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız

Vehbi Camgöz

Vehbi Camgöz
Vehbi Camgöz
Tüm Yazıları
TÜRKİYE MODEL OLURMU?
21.09.2011

 


          Sayın Başbakanımızın Mısır, Tunus ziyaretleri nedeniyle yorumlar gırla gidiyor. Bazı yorumculara göre; Türkiye bugünkü rejimi ve idaresi ile Arap baharı denen ayaklanmaların olduğu ülkeler için modellik yapmalı, rejim ihraç etmelidir.

         Bazılarına göre; Türkiye İslam dünyası ve özellikle Araplar la ilişkilerde kendisini taraf gibi angaje etmemeli, olayları daha önce olduğu gibi etliye sütlüye karıştırmamalıdır. İsrail ile girişilecek bir kavgada İsrail den çok Türkiye’nin zarar göreceği, vs. vs.

         Bize göre; bu iki yaklaşım tarzı da, yanlıştır. Türkiye ister istesin, ister istemesin, kaderinde İslam dünyasına öncülük etmek vardır. Zira pehlivan yıkıldığı yerden kalkar. İslam dünyasının, özellikle Sünni dünyanın hilafet merkezi ülkemizdir. Unutmayalım, halen İslam dünyasının bazı ülkelerinde Osmanlı halifesi adına hutbeler okunuyor. Ama sayın başbakan bu ülkelere laik rejimi tavsiye ediyor. Tabi ki Avrupa ve Amerika’nın başbakanın bu teklifinde telkinleri olmuştur. Yani rejim ihracı Avrupa’nın isteğidir.

         Şii dünyası bir şekilde imamet ve velayet meselesini İran üzerinde toplayıp, kendi inançları doğrultusunda birlik oluşturmanın yolunu bulmaya başladılar. Şu anda imamet konusunda Şii dünyada bir tartışma görünmüyor. Eğer varsa da kendi aralarında ilmi düzeyde bir tartışma belki vardır. Ama İslam dünyasına yansıyan bir tartışmaya rastlanmıyor.

         Sünni dünyada dini ve idari otorite konumundaki hilafet ise kaldırıldığı tarihte ilga edilmeyerek, yasaya; “hilafet TBMM’nin şahsında mündemiçtir” denilerek donmaya terk edilmiştir. Sünni İslam dünyasını yeniden birleştirip, ihya edecek hilafet ve kutsal emanetlerin ülkemizde olduğu gerçeği bu bölgede ülkemize ilave tarihi sorumluluklar yüklemektedir. Bu müessesenin tarihi işlevini yerine getirecek şekilde yeniden ihyası İslam dünyasının varlığı için hayati önem arz etmektedir.

         Şu anda ülkemizde ve İslam dünyasında, bu müesseseyi ihya etmek için gereken şartlar geçmişe göre daha müsaittir. Tek tehlike bu müesseseyi ihya ederken, bunun son yüz yılda edindiğimiz özellikle stratejik ortaklarımızı karıştırmadan mümkünse onlara mesafeli durarak yapılması gerekmektedir. Aksi halde İslam halifesinin de, şimdiki bazı cemaat liderleri gibi ABD kuklası durumuna düşecek ve hükmettiği toplumu bunların menfaatine göre idare edecek kişilerin eline kalabilir.

      Zira hepimiz biliyoruz ki okyanus ötesindeki müttefikimiz, ağzı sulanarak hilafet müessesesini kendi anlayışına hizmet edecek şekilde yeniden ihyasını istiyor. Hatta bunun için ülkemizdeki mevcut cemaatlerden birisi ile çok yakın çalışıyor. Bu yüzden milli görüşü düşman ilan ettirdi. Bu yüzden rahmetli Erbakan Hocaya ömür boyu çile çektirdi.

         Başbakanımız, iktidara geldiğinde, her ne kadar, hocanın izlediği dış politikayı izlemeyeceği konusunda müttefikine gerekli garantileri verdiyse de, hemen 1 Mart tezkeresi ile bu teminatın yürümeyeceği anlaşıldı. Bugün memnuniyetle görüyoruz ki, sayın başbakan da İslam dünyasına gerçek tehlikenin Siyonist devletten geldiğini anlamışa benziyor. İzlediği kimi politikaları İslam’ın ve Müslümanların zararına olduğu tespit ve eleştiri hakkımız saklı kalmak üzere; son günlerde İsrail’le ilgili politikaları müminlerin kalbine su serpmektedir.

         Eğer sayın başbakan hem İsrail, hem de Arap baharı konusundaki politikaları böyle devam ederse, İslam dünyasındaki Müslüman halklar nezdinde itibarı artmaya devam edecektir. Bunun sonucu da, halklar nezdinde, Türkiye’nin lider olarak görülüp, model olarak kabul edilmesi neticesini doğuracaktır. Ama bu haliyle Türkiye dünya Müslümanlarına belki lider olamaya aday olabilir. Ama model olması asla düşünülemez.

         Çünkü maalesef, ak parti iktidara geldiği günden beri mevcut devlet modelini ve anlayışını hiçbir şekilde dönüştüremedi. Ülkedeki göreceli rahatlama, uyguladıkları yasal ve siyasal dönüşümden değil, sistem içinde görev alan, başta, başbakanın kendisi ve İmam-Hatip nesli olmak üzere, imanlı insanların bulundukları idari pozisyonlardaki etkinliğinden kaynaklanan rahatlamadır. Yarın bu insanlar, bir iktidar değişikliğinde pozisyonlarını kaybedince var olan rahatlama da bitecektir. Kendi ülkesinde inanan insanlara inançlarından ötürü eziyet eden bir devletin, dünya Müslümanlarına model olması düşünülemez. Kendi evi pislikle dolu olan kişinin temizlikte örnek olması düşünülemez. Düşünülse de kimse ciddiye almaz.

         Bir sistemin model olabilmesi için; Yüce Allahın insanlara “rol model” olarak gönderdiği elçilerinin yolunu takip eden, etmeye çalışan bir yapıya dönüştürülmesi gerekir. Oysa şimdiye kadar hemen hiçbir konuda sistem değişikliğine gidilemedi. Tüm umutlar yeni anayasaya bırakıldı. Eğer yeni anayasada beklenen değişiklik yapılıp da, Allahın bizim için “ usvetül hasene” olarak gönderdiği efendimizden hiç olmazsa esintiler ve ilhamlar bulunan bir sistem oluşturabilirsek, İslam dünyasına hem lider hem de model olmamız kaderimizin gereği olacaktır. Herhalde?

         Selamlarımla…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber İhbar