WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05304670437

Mobil Uygulamalarımızı Hemen İndir

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız

Vehbi Camgöz

Vehbi Camgöz
Vehbi Camgöz
Tüm Yazıları
BEDELLİ ASKERLİK VE YA VİCDAN İLE CÜZDAN
19.11.2011

 


         Yıl 1998 adli yıl açılış konuşmaları yapılıyor. Kürsüde o dönemin Yargıtay 1. başkanı var. Yargının sorunlarını anlatırken, hâkim ve savcıların ücretlerini yetersiz bulan başkan, mahkemelerin yaptığı adalet dağıtma işinin hiçbir şaibe olmaksızın yapılması için bu personelin maddi durumunun iyi olması gerektiğini söylemişti. Aksi takdirde verdikleri kararlar da şaibe gölgesi düşeceğini veya sıkıntı içindeki personelin dosyalara gereken özeni gösteremeyeceklerini anlatmak için “hâkimler vicdanları ile cüzdanları arasına sıkışmıştır” demişti.

         Aradan geçen zaman içinde bu beyan çok istismar edilmişti. Şimdi ise hükümet askerliği mecazi anlamda değil ama gerçek anlamda vicdan ile cüzdan arasına sıkıştırıyor. İsteyen cüzdana el atıp bedel ödeyerek askerden yırtacak. İsteyen veya parası olmayanda; “benim vicdanıma askerlik ters gelir” diye askere gitmeme yolunu tercih edecek. Yani ya cüzdan ya vicdan.

         Çok uzun zamandan beri ısıtılıp, ısıtılıp yeniden gündeme getirilen bedelli askerlik konusu nihayet yasalaşma yoluna girdi. Kısa süre içinde yasanın meclisten çıkacağını yetkililer ifade ediyorlar.

         Bedelli askerlik konusuna toplumumuz yabancı değildir. Ta Osmanlı döneminden beri devletin zaman, zaman değişik vesile ve şekillerle bu uygulama yapılmıştır. Osmanlı döneminde daha ziyade gayr-i Müslimler için bedelli askerlik uygulanırken, cumhuriyetin ilk yıllarında, ekonomik gerekçelerle uygulandığı bilinmektedir. Bundan 15–20 sene öncesine kadar cumhuriyet döneminin ilk yıllarında bedelli askerlik yapanlar hayatta idiler. Ben bu insanlardan bir kaçı ile bu konuyu konuşmuştum.

         Tek parti döneminde uygulanan bu uygulama adaletsiz bulunduğu için, olsa gerek, çok partili siyasi hayata geçildiğinde bundan vazgeçilmiştir. Bu konunun gündeme yeniden getirilmesi, yurtdışındaki işçilerin işlerini kaybetmemeleri, kısa sürede temel askerlik eğitimi alarak yeniden çalıştıkları ülkelere dönmelerini temin için gündeme getirilmiş, bu durumda olanlar için süreklilik arz eden bir şekil almıştır.

         Maddi gaile ile ilk kez 1999 depreminden sonra devrin Ankara ticaret odası başkanı tarafından hükümet ve asker nezdinde gündeme getirilmiş ve hükümet tarafından uygulanmıştır. Temin edilen bedellerin depremin yaralarının sarılması için değerlendirileceği ifade edilmiştir.

         Ne garip bir tesadüftür ki, yine bir deprem sonrası gündeme getirilmiş ne var ki bu defa, elde edilecek gelirin, tepkileri azaltmak için şehit ailelerine harcanacağı açıklanmıştır.

         Bu tespitlerden sonra; hemen ifade edeyim ki, sadece ve sadece adaletsizliklere sebep olacağı için ben bu bedelli askerlik uygulamasına karşıyım. Çünkü bu uygulama parası olana ayrıcalık yaratacağı için uygun bir uygulama değildir. Kimileri milliyetçi Saiklerle, kimileri askeri nedenlerle karşı çıkarken ben sadece adalet endişesi ile bu uygulamanın doğru olmadığını düşünüyorum.

         Vicdan-i ret meselesine gelince; ben bu konuda tamamen vicdan-i retçiler gibi düşünüyorum. Bir insan herhangi bir nedenle, eline silah alıp askerlik yapmak istemiyorsa devletin ona yasal zorlama veya cezalandırma tehdidi ile askerlik yaptırmasını insan haklarına aykırı bulurum. Devlet bu kişilere adalet ölçüleri içinde başka kamu hizmeti koyarak, alternatif vererek bu yükümlülüklerini yerine getirtebilir. Sadece bu kişilerin gerçekten vicdan-i retçi olup olmadığını objektif kriterler ile tespit etmeye gayret etmesi gerekir. Aksi takdirde bu konuda istismar edilerek herkes askerlikten kaçmak için sahte vicdan-i retçi olur. Ayrıca vicdani retçilerin toplumsal statülerine uygun alternatifler getirilmesi gerekecektir. Yoksa çalakalem çözümler işi içinden çıkılmaz noktalara getirecektir.

         Hepimiz biliyoruz ki;  sakat ve hastalara tanına muafiyetten istifade etmek için sakat ve hasta olmadığı halde sahte raporlarla askerden yırtanlar, rüşvetle çürük raporu alanlar, askere gitmemek için dalağını aldıranlar, aşırı kilo alıp askerlikten kaçanlara ilişkin haberleri her gün basında izliyoruz.

         Devletin askerlikle ilgili sorunları çözmesinin ve bu konuda adaleti sağlamasının tek ve gerçekçi yolu; askerlik süresini herkese eşit olarak kısaltıp, en fazla 4 aylık temel eğitimle sınırlandırıp, muharip asker ihtiyacını da adam gibi ücretler vererek paralı askerlerle temininden geçiyor. Zaten kısa bir süre sonra ister istemez zorunlu askerliği ya kaldıracak ya da kısaltacaktır. Şimdiden vakit kaybetmeden bunu yapması daha uygun olur diye düşünüyorum.

         Selamlarımla…  

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber İhbar