
05304670437
Vehbi Camgöz
Dersim olaylarının tartışılması dolayısı ile bu tartışmalardan rahatsız olan ve tartışılmasını istemeyenler sık, sık “ iktidar cumhuriyetten rövanş alıp hesaplaşmak istiyor” diyorlar.
Bu konuyu gündeme getirenlerin niyetleri nedir? Hakikaten cumhuriyetle hesaplaşmak mı istiyorlar? Yoksa iddia ettikleri gibi toplumun tarihiyle yüzlemesini ve bir daha böyle acıklı olayların olmasını önlemek için düzenle hesaplaşmak mı istiyorlar? Niyet okuyucu olamadığım için bilemiyorum. Beklide denildiği gibi bu insanlar geçmişe dair kuyruk acıları dolayısı ile bu acıklı meseleleri kaşıyorlardır. Bunu bilmemiz mümkün değildir.
Ama meşhur ifade ile velev ki bu niyetle olsa bile; ben bu tartışmaların gene de yararlı olduğunu düşünüyorum. Cumhuriyet kuruldu kurulalı toplumun nerede ise bütün kesimlerinin cumhuriyetle değil ama onun, resmi ideolojisi ile sorunları oldu. Bu resmi ideoloji ile başı derde girmeyeni nerede ise yoktur. Bunun istisnası bir avuç “beyaz Türk” onların bu düzenle hiç başları derde girmemiştir. Çünkü her zaman düzen’in patronları olmuştur.
Sadece benim 57 senelik ömrüm ve 35 senelik memuriyetim dolayısı ile bu resmi ideolojiyi korumak ve ayakta tutmak uğruna katledilen, katline sebep olunan, idam edilen, hapislerde süründürülen, ekmeği ile oynanıp işinden kovulan ve kovdurulan neredeyse milyonlarca insanın dramına şahit oldum.
Henüz küçücük bir çocukken; resmi ideolojiden saptıkları gerekçesi ve batının desteği ile ülkenin liberal, çağdaş yaşamını benimseyen başbakanı ve bakanları asıldı. Cumhurbaşkanını, bakanlarını, milletvekili ve partililerinin büyük bir kısmını zindanlara attılar. Milletin %57 oyunu almış siyasetçileri ve onlara oy verenleri aşağılayıp zulmettiler.
Aradan 10 sene geçince; yeniden aynı iddia ve destek ile öğrenci olayları bahane edilerek, devletin korunma refleksi depreşti. Bu defa gençlerin arasına ajanlar sokularak olaylar tahrik edilip, suça adeta devlet görevlileri, ajanlar tarafından kışkırtılan bu insanlar ve aileleri kıyıma tabi tutuldular.
Genellikle alevi ailelerin çocukları olmaları dolayısı ile toplumun bu kesimi rejim için potansiyel tehlike sayılarak; bunlar kıyıma uğratıldı. Bu durum 12 Eylüle kadar sürdü. Kamu kurumları içinde, alevi kimliği ile bilinen, üniformalı ve sivil amir ve memurlar bir sabah kalkıp sarı zarflar ellerine verilerek işlerinden kovuldukları hep yazılıp, çizildi.
12 Eylül zaten başlı başına toplu bir kıyım makinesine dönüştü. Sağcısı, solcusu, İslamcısı, ülkücüsü, liberali ayrım yapılmadan herkesi eşit kavurdu. Öylesine bir eşitlik ki, bir kesimden idam yapılırken; suçlu olup olmadığına bakılmadan diğer taraftan da ona eşlik edecek birisini astılar. Asılanların insan olduğu unutulup, “asmayalım da, besleyelim mi” tekerlemesini literatürümüze kazandırdılar.
Bu darbeden yaklaşık 15 yıl sonra; adına kendilerinin “post-modern darbe” dedikleri bir darbe ile zulümlerini taçlandırdılar. Ülkenin 70 yaşındaki başbakanına alenen milletin gözü önünde ana-avrat sövme ahlaksızlığını gösterildi. Ülkenin en büyük partisi mahkemelere baskı yapılarak kapattırıldı. 10binlerce memuru, subayı, öğretmeni, işçiyi idareciyi “irticacı” diye, cezalandırıp, sürdüler, kovdular. Yine 10binlerce öğrenciyi başörtüleri nedeniyle üniversitelere sokmadılar.
Bütün bunları, bu düzeni ve resmi ideolojiyi korumak için yaptılar. Devleti idare eden; içinde çeşitli menfaat guruplarını barındıran ve adına “derin devlet” denen bu yapı için, düzeni korumak vatanı ve üzerinde yaşayan insanları korumaktan daha önemliydi. Bunu da hiç saklamadan açık, açık söylediler.
Düzeni ve resmi ideolojiyi korumak için, gerekirse milyonlarca insanın elimine edileceğini gösteren planlar yaptılar. 28 Şubatın, kamu görevlileri, devlet adına fişleme yapmak için “çalışma gurupları” oluşturdular. Yargıyı yönlendirme faaliyetine girişip, yargı brifingleri düzenlediler. Düzeni korumak için icap ederse ateş edileceğini ve insan kaybını göze aldıklarını rahatlıkla fısıltı gazeteleri vasıtası ile yayarak korku salmak istediler.
Daha sonraki dönemde ise camilerin ve cami cemaatinin, bombalanması, siyasetçilerin tutuklanarak etkisizleştirilmesi, hatta savaş çıkarılması, kendi uçaklarımızın düşürülmesi dahi planlanmış ve sanıkları, bu nedenle mahkemede hesap vermektedirler.
Kısaca; benim kısacık ömrümde tanık olduğum olaylar bunlar. Bizler doğmadan öncede, Anadolu da irili ufaklı 10larca isyan, yaşanmıştır. Rejimi yerleştirme uğruna bazı rivayetlere göre 10binlerce bazı rivayetlere göre daha az veya daha çok insan harcanmıştır. İstiklal mahkemeleri önüne insan çıkarmak yerine, günümüzde; Habur rezaleti dolayısı ile eleştirildiği şekilde illere seyyar istiklal mahkemeleri götürüp, 10binlerce insan temyiz hakkından yoksun bırakılacak yargılamalarla asılmış, hapsedilmiş, sürgüne tabi tutulmuştur. İnsanlar önce asılmış daha sonra tanıklar dinlenerek gerekçe yazılmıştır. Hatta bazen ölü insanlar mezardan çıkarılarak asıldığı iddiaları ayyuka çıkmıştır.
Şimdi yeniden başa dönecek olursak; bana göre böyle bir düzen ve resmi ideoloji ile hesaplaşmanın vakti çoktan gelmiştir. Bu resmi ideolojinin masaya yatırılıp, sorgulanması, bütün toplum kesimlerinin eteğindeki taşları dökmesi ve yeniden birlikte yaşamanın şartlarını birlikte belirleyip, herkesin; inancını, ideolojisini, siyasi kanaatini, etnik kimliğini, rahatlıkla ifade edip gereğini yaşayacağı demokratik bir düzene geçilmesi gerekmektedir. Çünkü Lozan’da batının biçip, dikip, sırtımıza geçirdiği bu ideolojik elbise, deli gömleği, bize dar gelmektedir.
Bu ülkede çok büyük çoğunluk, tarihten intikam alma, cumhuriyeti kuranlara düşmanlık etme peşinde değildir. Sadece ve sadece ülkede yeniden aynı sıkıntıları bir daha yaşamak istememektedir. Bunu için hem devlete, hem siyasi partilere, hem de hepimize görevler düşmektedir. Herkes bu vatanın, kendi vatanı olduğu bilincindedir. Hiç kimsenin başka bir yere gitmeye, niyeti de imkânı da yoktur.
İstenilen; hiç kimsenin, devlet düşmanı olduğunun ilan edilmemesidir. Eğer suç işlerse adil bir mahkemede hesap vermek istemektedir. Herkes kendi dilini konuşmak, kendi inancını yaşamak istemektedir. Toplumun geneli, ne bölünmeyi, ne vatanını satmayı aklından geçirmemektedir. Bütün dünya da bize düşman değildir. Bizde paranoyaya kapılıp, “iç düşman” “dış düşman” korkusundan kurtulup, hür dünya insanları gibi yaşamak istiyoruz.
Bunun içinde; geçmişle adam gibi hesaplaşıp, en zararsız şekilde geçmiş hesapların kapanmasını isteniyor. Hele de; önümüzde yeni anayasa yapmak gibi bir uzlaşma zemini yakalanmışken, bu tartışmalardan ürküp, gene birbirimizi suçlamayalım. Herkesi en az kendimiz kadar vatansever olarak görmek zorundayız. Vatanseverlik herkesin hakkıdır. Sadece bize, dedelerimizden miras kalmadı. Bizim dışımızda, bizim gibi düşünmeyenler de, pekâlâ vatanperver olabilirler. Selamlarımla…
Yazarlar
-
Emre KetenMetal Değil Umut Üretiyoruz Yerli ve Milli Tıbbi cihazlar 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim AtalayBolu- Mengen’de Yaşayan 8.Yöresel Kültür- Giyim Şenliği 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Emin CandanSiyaset Artık Beyinde Kazanılıyor 20.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TÜRKANBOYKOTA BOYKOT LAZIM 6.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ali ÖzdemirKar tatili tembelliğe teşviktir 27.11.2024 Tüm Yazıları
-
Hasan LökKarabük Üniversitesi Üzerinden Ne Yapılmak İsteniyor? 19.04.2024 Tüm Yazıları
-
Hayreddin ÖzdenMedenileşme 12.03.2024 Tüm Yazıları
-
Mustafa Nuri Gürsoy“Hakikati kaybettik ve uzun sürdü bunaklığımız.” 31.12.2023 Tüm Yazıları
-
Özcan ÖzdemirMAÇ “O AN “ BİTTİ… 4.12.2023 Tüm Yazıları
-
Kemal Hilmi ÇelebiYKS 2023 ÜNİVERSİTE TERCİHLERİ HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER. 22.07.2023 Tüm Yazıları
-
Vehbi CamgözBU SEÇİMDE NEYİ OYLAYACAĞIZ !!!? 24.03.2023 Tüm Yazıları
-
Tahsin ÖtgüçİSLAMIN ENGELLİYE BAKIŞI 28.11.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa Cop“BOLU” MERKEZ “GÖL HAMİDİYE”DE ”KÖY YAŞAM MERKEZİ”AÇILIŞ TÖRENİNDEN... 21.09.2022 Tüm Yazıları
-
Ömer MadenBİR KEDİM BİLE VAR ANLIYOR MUSUN? (2) 5.08.2022 Tüm Yazıları
-
Fatih PekerMAVİ KELEBEK HİKAYESİ 14.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2023
7.12.2022
30.12.2019
14.07.2019
13.05.2018
22.04.2018
6.02.2018
28.02.2018
12.02.2018
9.02.2018