Vehbi Camgöz

Bugün İstanbul’un fethinin 559. Yıldönümü.  Fatih sultan Mehmet 29 Mayıs 1453 Salı günü şehri Bizans askerlerinden temizlemiş ve kutlu fethi tamamlamıştır. Bu fetihle sadece milletiz değil, tüm İslam dünyası gurur duymuştur. Halende tüm İslam ümmetinin gurur kaynağı olarak yâd edilmektedir. Çünkü muazzez peygamberimiz(S.A.V) bu fethi müjdelemiş ve fethi gerçekleştiren komutanı ve askerleri methetmiştir.

Bu fetih bilindiği gibi Salı günü gerçekleştirilmiştir. Bu yılda fethin yıldönümü gene Salı gününe denk gelmiştir. Dün arkadaşlarla sohbet ederken konu fethe gelince, fethin Salı günü gerçekleştiğini söylediğimde, bana “o halde Salı günü neden uğursuz sayılıyor?” diye sordular. Bende, bugün bu konuda düşüncelerimi yazmaya çalıştım.

Her şeyden önce Müslümanlar olarak bilmeliyiz ki, inancımızda kutsal zamanlar vardır. Ama lanetli, uğursuz zamanlar yoktur. Kutsal zamanları hepimiz aşağı-yukarı biliriz. İçinde bulunduğumuz, halk arasında 3 aylar olarak bilinen Recep, Şaban ve Ramazan ayları dinimizce kutsal sayılmıştır. Bu konuda Kuran ve sünnette hükümler vardır. Efendimiz (S.A.V) “ recep Allah’ın ayıdır, Şaban benim ayımdır, Ramazan ümmetimin ayıdır.” Buyurmuştur.

Ayrıca, bu aylar içinde adına kandiller denilengünlerde kutsal ibadet günleri olarak anılmıştır. Bunlardan kuranda zikredilen kadir gecesi mübarek kitabımıza göre “bin aydan hayırlıdır.” Birde bayramlarımız vardır. Bunlarda yılda birer kez kutladığımız ramazan bayramı ve kurban bayramı ile haftada bir kez kutladığımız Cuma günleri de 3. Bayramımızdır.

Ayrıca çeşitli tarihi ve dini olayların yıl dönümleri de bu olayları hatırlattığı için kutlu zamanlar olarak anarız.

Fakat gerek inancımızda ve gerekse tarihimizde uğursuz herhangi bir gün ve zaman yoktur. Bize uğursuz olarak empoze edilmeye çalışılan günlerin, aslını araştırdığımızda, Hristiyan ve Yahudilerin örfümüze soktukları hurafeler olduğu anlaşılmaktadır. Buna en iyi örnek te Salı gününün uğursuz olduğuna dair hurafe rivayettir.

Salı neden uğursuzdur? diye sorulduğunda, akla mantığa uymayan “Salı sallanır” diye evlere şenlik cevap verilir. Çünkü mantıklı bir cevabı yoktur.

Malum Anadolu da Müslümanlardan başkaları da yaşarlardı. Bizimle beraber yaşayan, adına “zımmi” dediğimiz bu ahali kendi çocuklarını kendi gelenek ve kültürlerine uygun olarak yetiştirmek için bu hurafelere başvurmuşlardır. Hâkimiyeti altına girdikleri milletin kutsal ve önemli günlerini çocuklarının ideal ve kinlerini muhafaza için “uğursuz günler” olarak nitelendirmişler ve bunu kamufle edebilmek içinde çeşitli mantıksız hurafeler uydurmuşlardır.

Kendi inancına ve tarihine Fransız bir kısım idarecilerimiz ve eğitimcilerimizde bu hurafelerle mücadele edip tarihi gerçekleri millete öğreteceklerine kendi tarihlerine sövmekle meşgul oldukları için onlara yardımcı pozisyonda kalmayı ideolojilerinin gereği saymışlardır.

Batıcılık ideolojisine körü körüne bağlı olan bu aydınlarımız için tarihi gerçeklerden çok, batılı değerlerin yerli kültür değerlerine üstünlüğü çok daha önem arz etmekteydi. Yeter ki; “inancımız gelişmemize engeldir” zırvalığı vurgulansın. Onlar için en önemlisi buydu. Onlara göre;” ne kadar kutsal ve tarihi gün varsa hepsi uğursuzdur. “İnançlarımız da bizi geri bırakmıştır Salı da uğursuzdur. Çünkü İstanbul Salı günü fethedilmiştir.”

Ne diyelim Allah kimseyi kendi tarihine ve dinine düşman etmesin. Yabancının düşmanlığı anlaşılabilir. Ama İstanbul un fethinin uzun yıllar unutturulmaya çalışılması yoksa nasıl izah edilebilir. Allahtan inancını ve tarihini bilip değer verenler siyaset sahnesine çıktı da son 40 yıldır halk fetih ruhunu yeniden yaşamaya başladı. 1970lerden önce İstanbul un fethinin adını bile anan yoktu.

Selamlarımla….