WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05304670437

Mobil Uygulamalarımızı Hemen İndir

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız

Vehbi Camgöz

Vehbi Camgöz
Vehbi Camgöz
Tüm Yazıları
KÜRT SORUNUNU KİM ÇÖZER?
17.06.2012

 

           Bu günlerde yeniden alevlenen bu meseleyi Leyla Zana’nın açıklamaları gündeme getirdi. Leyla Zana uzun zamandan beri bu meselenin hem kaymağını yemiş hem de acısını çekmiş ender kişilerden birisidir.

          Kaymağını yemiştir; çünkü daha genç yaşında terör örgütünün yardımı ve desteği ile milletvekili yapılmış ve bu süreçte yaşadıkları ile meşhur edilmiştir. Kendisi gibi daha yüzlerce Kürt kızı dağlarda iken, onu meclise göndermişlerdir. Böyle olmasında, kocası Mehdi Zananın rolü varmıdır bilmiyorum. Ama o seçilerek örgütün sözcüsü olmuş ve görevini yerine getirmiştir. Meclise girdiği ilk gün Kürtçe yemin etmeye çalışarak kriz yaşanmasına sebep oldu ve diğer arkadaşları ile beraber tutuklandı. O günkü konjonktür gereği bu tutuklama çok hoyratça, yaka paça edilerek gerçekleştirilmiştir.  Bu süreçte, Avrupa özellikle de Fransa ve madam Miterand, ona Jan Dark muamelesi yapılasını sağlamışlardır.

         İşte leyla Zana bu olayın en büyük mağduru olarak Avrupa da simgeleştirilmiş ve meşhur olmuştur. 10 sene yatıp çıktıktan sonra Avrupa seyahatleri ve özellikle Avrupa parlamentosu temasları sayesinde demokrasi ile tanışmış o günden beri de zaman, zaman örgütü kızdıracak çıkışlar yapmaya başlamıştır. Ama artık örgütünde onu harcamayı göze alacak mecali kalmamıştır. Eğer onu da Musa Anter ve diğer bazıları gibi harcarsa tabanını yitireceğinin farkına vardığı için konuşmasına ses çıkaramamaktadır. Üyesi olmadığı, BDP den gelen tepki de cılız kalmıştır.

         Yaklaşık 2 yıl benim görev yaptığım cezaevinde cezasını çeken Leyla Zana’yı yeterince tanıdığımı sanıyorum. Bana göre bu görüşler onun kendi görüşleri olmayabilir. Etkili dış güçler( Avrupa) ona bunları söyletmek istemiş olabilirler.

          Öyle zannediyorum ki; birkaç ay önce, BDP heyetinin ABD ye yaptığı gezide onlara dikte edilen fikirler ve orada onlara empoze edilen yol haritasının önünü kesmek için Avrupa da leyla Zana vasıtası ile bu hamleyi yapmış olabilir. Gerek ABD ve gerekse Avrupa meselenin çözümüne, güya uğraştıklarını anlatmak üzere yaptıkları hamlelerle meseleyi kördüğüme bağlamak istiyorlar. Bu açıklamayı da meselenin çözümü değil çözümsüzlüğünü sağlama faaliyeti olarak yapılmış gibime geliyor.

         Fakat her şeye rağmen bu beyanlar örgütte bir kırılmanın işareti olarak algılanabilir. Son birkaç aydan beri, terörist başına uygulanan soyutlama ve tecrit örgütü başsız bırakmışa benziyor. Onun içinde örgüt elemanları bu konudaki fikirleri azda olsa özgürce ifade edebiliyorlar.

         Bana göre meselenin çözümü için olumlu adımlar atılmaya, bölgede bu güne kadar inisiyatif almayan özellikle, bölgedeki İslami çevreler ve Kürt İslamcıları çözümün aktörü olaya başladıklarına işaretler alıyoruz. Leyla Zananın açıklamalarına gelecek destek ve tepkilerden açıklamanın gayesini ve rengini kısa zaman da anlarız. Ama bölgede son zamanlarda yeni bir yapı doğuyor. Bölgenin Müslüman Kürtleri kardeşlerimiz, olayı ele alıp, bu meseleyi inancımız doğrultusunda çare üretmeye başlamışlar. Toplantılar yaparak meseleyi masaya yatırmışlar. Bu çok ümit verici bir gelişmedir. Öteden beri hepimizin düşündüğü ve olması için hasretini çektiğimiz bir hamledir.

         Eğer Türkü ve Kürdü ile bu ortak vatanda birlikte yaşayacaksak ortak bağlarımıza müracaat etmemiz gerekmektedir. Bu meselede uzun zamandan beri Türk İslamcıları arayış içindeydiler. İslamcı Kürt kardeşlerimizin bölgede yaşadıkları savrulma nedeniyle bu çözüm hedefinde birleşemedikleri, bazılarının PKK ile silahlı mücadelede devlet tarafından kullanıldığı iddiaları çokça dile getirilmiştir. Ama öyle anlaşılıyor ki şimdilere İslamcı Kürt kardeşlerimizde diyalog ve çözüm için bir şeyler yapmanın zamanının geldiğine karar vermişlerdir.

         Unutmayalım ki bu mesele; oluşmasında hiçbir dahli olmayan Müslümanların meselesidir. Her ne kadar bu sorunu biz üretmediysek te yine de,  çözümü Türk ve Kürt İslamcılarına düşen bir meseledir. Çünkü bu sorun hem ümmetin birliğine zarar vermekte hem de oluk, oluk Müslüman kanı akmasına sebep olmaktadır. Bu meselenin çözüm reçetesi İslam'da İslam’ın tüm Müslümanlara tanıdığı etnik hakların her Müslümana teslim edilmesindedir.Bu güne kadar yeterli imkânı bulup meseleyi, çözecek projeler sunamadık. Yabancısı olduğumuz dünyanın reçeteleri ile sorunuçözmeye ye kalkıştık, ama derde deva olmadı. Bu konuda Rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan hoca, İslami çözüm önerileri sundukça, ülkemizdeki batı hayranları onu ve önerilerini itibarsızlaştırmak için ellerinden gelen her türlü çabayı gösterdiler. İslamcı Kürt Kardeşlerimizde ona bu konuda yeterli destek vermeye yanaşmadılar. Oysa o Müslüman Kürtlerin haklarını savunduğu için, hapis cezası alıp yasaklı duruma düşen tek parti lideri idi.

         Bundan sonra Türküyle, Kürt’üyle ülkemiz İslamcıları, inancımızın tüm ümmete tanıdığı hak ve ödevler çerçevesinde çalışmalarını zamanı gelmiştir. En azından akan kanın durması için her Müslümanın hakkına hukukuna riayet eden bir çözüm projesi getirirlerse bu mesele kolayca çözülür. Bundan başka çözüm yolu da yoktur.

          Selamlarımla…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber İhbar