Vehbi Camgöz

          Pazar günü saadet partisi Bolu il teşkilatının 4. Olağan kongresi vardı. Genel Başkan Sayın Prof. Dr. Mustafa Kamalak, kongreye katılmak üzere şehrimize geldi ve partisinin kongresinde bir konuşma yaptı.

         Sayın Kamalak’ın konuşması, güncel olması dolayısı ile Suriye sorununa ağırlık veren bir konuşma idi. O konuştu biz dinledik. Konuşmasında, özet geçtiği, detaylandırmadığı, bazı konuları da kongre sonrası yemekte sorma fırsatı bulduk.

         Yanımda değerli dostum Mustafa Cop Bey ile beraber sayın genel başkanla aynı masaya oturarak sorduk.

          “ Sayın genel başkan bundan birkaç ay önce saadet partisi olarak Suriye ye gidip, devlet başkanı Beşar Esat ile sarayında görüştünüz. Bu ziyarete neden gerek duydunuz? Bu ziyaretin iktidar yanlıları tarafından, Esat’a destek vermek olarak yorumlanacağını düşünmediniz mi?”

        Sayın genel başkan ziyaret sebeplerini şöyle anlattı: “ Biz Suriye ye iddia edildiği gibi, iktidar karşıtlığı için, Esat’a destek için değil, kendi politikamızın gereği olduğu için ziyaret ettik. Biliyorsunuz biz milli görüşçüyüz, Rahmetli Erbakan hocamızın yolunu takip ediyoruz. Bize göre; Müslüman toplumların, kendi aralarındaki problemleri, kendilerinin çözmeleri esastır. Dünyada kurulu sistem emperyalist batılıların çıkarlarını korumak için kurulmuştur. Bunların temel gayesi İslam ülkelerini, kan dökerek, birbirleri ile savaştırarak, hatta işgal ederek sömürmek ve bölgemizde Siyonist devletin ideali olan arz-ı mev’udu kurdurmaktır.

         Bizim bu hareketimiz ilk defa Suriye olayında olmuyor. Daha önce Irak da 1991 aynısı yaşandı. O dönemde Rahmetli Hocamız, kendi halkına Esat gibi zulmeden Saddam’a gitti arabulucu olmak istediğini, Kuveyt ve diğer İslam ülkeleri ile sorunları konuşarak çözmesini istedi. O zaman da, hocamıza aynı çevreler Saddam’ın ayağına gitti, ona destek veriyor demişlerdi. Arabuluculuk girişimleri başarılı olamamış ve netice de ırak işgal edilip, parçalanmıştır. Eğer Saddam hocamızı dinleyip, gereğini yapsaydı, belki de bunlar yaşanmayacak, işgale bahane bulunamayacaktı.

         Şimdi Suriye konusunda da aynı dedi kodular yapılıyor. Bizim oraya gitmemizin tek sebebi; Esat’ı halkına zulmetmemesi için uyarmaktır. Nitekim basına da yansıdığı gibi, biz kendisine muhalefet ile sorunlarını görüşmeler yolu ile çözmesini tavsiye ettik. Ama öyle anlaşılıyor ki, Esat da Saddam’ın yolunda. Ama bu sefer kendi yanında ülkemizi de batağa sürükleyecek. Ak parti iktidarı da savaşa pek hevesli görünüyor. Savaş için bileti aldı bile…”

        Sordum,” sayın genel başkan, Sayın Davutoğlu bu meseleleri bilen bir akademisyen sizce neden böyle davranıyor?”

        “Sayın Davutoğlu da hükümetin bir bakanı, ABD ve AB politikalarını takip ediyor. Geçmişte bunları bilmek, dersini vermek hatta İslam birliğine inanmak başka, şimdi uyguladığı politika başka, zaten izlediği politika da ortada, zamanında bazı şeyleri bilmek ve istemek bir şey ifade etmiyor. Bizim milli görüş olarak prensibimiz İslam birliğini her hal ve şartta savunmaktır. Dış politikamızın temeli budur. Onun için D-8leri kurduk, onun için İslam ortak pazarını savunduk Ama biz kurduk Ak parti işlemesini sağlamıyor, bu konuda engelleri aşmayı istemiyor. ”

        Peki, İran’ın durumuna ne dersiniz? Suriye konusunda izlediği politikayı nasıl buluyorsunuz?

        “ İran Suriye de idarenin devamını istiyor. Çünkü sıranın kendisine geleceği korkusunu yaşıyor. Aynı korkuyu bizim iktidarında yaşaması gerekir. Çünkü Suriye den sonra bir gün sıra bize de gelecektir. Eğer Türkiye bu haliyle devam eder, yani bölünmezse Siyonistlerin planlarını işlemeyeceği açıktır. Onun için bizi de ne yapıp, yapıp bölmek istiyorlar.”

         Evet, Sayın Kamalak ile yaptığımız söyleşide konuştuklarımızdan aldığım notlar ve aklımda kalanlar kısaca böyle. Anlaşılacağı gibi, hükümetin izlediği dış politika ve özellikle Suriye politikası konusunda oldukça endişeli ve kötümser gördüm.

         Öte yandan hükümetin Suriye konusunda, “mazlumun yanında” olmasını da ben şahsen önemsiyorum. Daha önce Saddam konusunda olduğu gibi, Esat da ülkesinin işgaline zemin hazırlamak için masum insanları katlettiğinden maşeri vicdan onun bir an önce uzaklaştırılmasını istiyor. Bu konuda Ak parti iktidarının da çok uğraştığını biliyoruz. Umuyoruz ki hükümet batılıların oyununa gelip, Suriye ile savaşmamak, batlılara “taşeron” olmamak için elinden gelen çabayı sarf eder.

         Selamlarımla…