
05304670437
Vehbi Camgöz
Cumhuriyet bayramı alternatif kutlama törenleri, bir kez daha cumhurbaşkanı ile başbakan arasındaki görüş ayrılıklarının su yüzüne çımasına sebep oldu.
Bir kez daha diyorum, çünkü bu ikili görüş ayrılıkları konusunda, kamuoyuna o kadar çok malzeme verdiler ki, kimsenin olmayan bir şeyden sonuç çıkarıp, yorum yapmasına gerek kalmıyor.
Sayın Abdullah Gül, henüz seçilme aşamasında iken, Sayın Tayyip Erdoğan’ın onu adaylıktan vazgeçirmek için uğraştığı o dönemde sıkça yazılıp çizilmişti. Bu konuda, seçim sonrası meclise girerek seçimi sağlayacağını açıklayan MHP ile adaylar üzerine görüşelim dendiği, ancak MHP’nin Abdullah Gül den yana tavır koyduğu kulislere yansımıştı.O günlerde bu ikilinin arasının açık olmadığı ısrarla belirtilmesine rağmen kavganın hamınlar üzerinden sürdüğü dikkatlerden kaçmamıştı.
İki tarafta aralarında anlaşmazlık yokmuş havasını vermeye özen gösterirlerken, parti gurubu uzun süre cumhurbaşkanının görev süresini belirsizlikle devam ettirdi. Ta ki, cumhurbaşkanı basın yolu ile bu belirsizlikten rahatsız olduğunu açıklayana kadar. Bu serzeniş üzerine, cumhurbaşkanının görev süresi 7 yıl olarak belirlendi. Ama bu sefer de sayın Gül 2.kez adaylığının önü kesildiği için memnun değildi..
Cumhurbaşkanı bu defa da adaylığının önünün kesilmesinden rahatsızlığını basın yolu ile dile getirip, CHP’nin değişikliği anayasa mahkemesine taşımasını istedi. Onlarda Cumhurbaşkanı ile başbakanın aralarını açacağını bildikleri bu konuyu yüksek mahkemeye taşıdılar. Biliyorlardı ki; Haşim Kılıç’ın başkanlığındaki anayasa mahkemesinden, Abdullah bey’in aleyhine karar çıması çok zordu. Nitekim öyle oldu, mahkeme, süreyi 7 yıl olarak belirleyen hükmü iptal etmedi. Ama yeniden aday olamayacağı hükmünü iptal etti. Böylece ne geçmişte nede gelecekte hiç kimseye tanınmayan 12 yıl cumhurbaşkanı olma imkânını mevcut cumhurbaşkanına tanımak gibi bir hukuk garabetine imza atılmış oldu.
Bu karardan sonra sayın cumhurbaşkanı ile sayın başbakan arasındaki görüş ayrılığı iyice açığa çıkmış oldu. Her ne kadar “ikisi kardeştir.” Tayyip Bey aday olursa Abdullah Bey aday olmaz” yorumları yaptılarsa da, köşk bu söylemleri boşa çıkardı. Bunu da, basın müşaviri aracılığı ile en çok sevdiği gazeteci, Ruşen Çakır’a yaptı. Oda güveni boşa çıkarmadan, gerekli özen ve üslup ile mesajı kamuoyuna verdi. “neden aday olmayayım ki….”
Bu açıklama, basında çok tartışıldı. Fakat iki tarafta oyunu bozan ben olmayayım dikkatini gösterdikleri için yine “görüş ayrılığı yok” beyanları ile olayı geçiştirmek istediler. Ama bir kez cin lambadan çıkmıştı. Artık onu yerine sokmak zordu. Arka arkaya hamleler gelmeye başladı. Hamleleri başlatanda hep cumhurbaşkanı oldu.
Sayın cumhurbaşkanı iç ve dış demokratik ve liberal odakların hoşuna gidecek, ama hükümeti de bazen zor duruma düşürecek hamleleri her fırsatta yapmaya son sürat devem etmeye başladı. Mesela, şike yasasındaki tavrı böyle bir ataktı. Mesela Kürt politikacılara hükümetin yaklaşımı ile Abdullah beyin yaklaşımı birden bire farklılaştı. Başbakan onları “terör örgütünün uzantıları, dağlarda teröristlerle kucaklaşan insanlar” olarak görüp, teması keserken, Abdullah bey inadına köşkte ağırlamaya başladı.
Açlık grevleri ile ilgili hükümet, bir politika izleyip, onların şantajlarına boyun eğmeyeceğini ilan ederken, cumhurbaşkanımız, bu politikaları görmezden gelip, tam aksi bir yaklaşım gösteriyor intibaı veriyor. Herkesin insan hayatına önem vermesini istiyordu. Sanki hükümet teröristlerle inatlaşma içindeymiş havası veriyordu.
Alternatif cumhuriyet bayramı kutlamalarında, keza başbakanın ve hükümetin tavrını görmezden gelip, kendisi ile konuşma gereği duymadan, doğrudan mahalli idarecileri çağırıp, hükümetin duruşuna ters emir ve talimatlar verebiliyor. Ve bu konuyu da doğrudan savunmak yerine, yaptığını savunmasını basın müşavirine havale ediyor.
Yukardan beri sıraladığım olaylar neticede Başbakanın sabrını taşırdı. İlk kez doğrudan ve açıkça cumhurbaşkanını hedef alarak, devlette iki başlılıktan şikâyet etmeye başladı.
Tıpkı merhum Ecevit gibi, ne alakası var dediğinizi duyar gibiyim. Ama o kadar çok benzerlik var ki. Hatırlanacağı gibi A.Necdet Sezer’i de Ecevit aday gösterip, cumhurbaşkanı seçtirmişti. İlk günlerde aralarından su sızmıyordu. Bunu hepimiz net olarak hatırlıyoruz. Ama iş yetki kullanmaya gelince, araları birden bire bozulmuş, toplantılarda birbirlerine kitaplar fırlatmaya başlamışlardı. Merhum Ecevit’in evladı gibi gördüğü yardımcısı da, cumhurbaşkanına “nankör kedi” benzetmesini yapış, onun vefasızlığını aynı masada haykırmıştı.
Yine hatırlanacağı gibi toplantı sonunda Ecevit yanına yardımcılarını da alarak, cumhurbaşkanını halka şikâyet etmiş, böylece tarihimizin en büyük ekonomik krizi ile karşı karşıya kalmıştık.
Sayın başbakan kendisi aday olup seçilebilecekken, “kardeşim Abdullah Gül adayımızdır” diyerek seçtirdiği bir kişiden kendisini atlayarak, ondan habersiz emrindeki memurlara kendi politikasının zıddına emir verilmesinden hoşlanmadığını en açık bir şekilde belli etmiştir. Aradaki tek fark ise karşılıklı birbirlerine kitap fırlatmamışlardır. Eğer bunu da yaparlarsa gerçektende tarih yeniden tekerrür etmiş olacaktı.
İnsan ihtirasının ve iktidar hevesinin, kardeşi kardeşe düşürdüğünün en ibret verici örneklerinden birisini yaşıyoruz. Herkes yetkiyi sadece kendisinin kullanmasını başka bir kimsenin yetkilere müdahale etmesini istemiyor. Ama olayımızda yetki tamamen hükümetin iken, cumhurbaşkanının devlet organlarını gözetip, gördüğü aksaklıkları hükümete iletmesi gerekirken, yetkisini aşıp, olaylara doğrudan müdahil olması dolayısı ile haksız duruma düştüğü kanaatindeyim.
Ayrıca bu olaylar da Sayın Abdullah Gül, karşı olduğu başkanlık sistemi konusunda da Tayyip beye önemli bir koz verdi. Meclisin açılışında yaptığı konuşmada başkanlık sistemine karşı olduğunu söylemişti. Ama kendisini meclis seçtiği halde yetki mücadelesine girdiği halde milletin çoğunluk oyu ile seçilen cumhurbaşkanının şimdikinden daha çok yetki kullanmak isteyeceği hususunu göz ardı edebilir mi? Son tartışma başkanlık sistemi isteyenlerin elini kuvvetlendirmiştir.
Umarım tez zamanda aralarındaki bu anlaşmazlığı konuşarak aşıp, ülkeyi yeniden bir istikrarsızlığa sürüklemezler. Eğer bu sorun çözülmeden ardı ardına yapılacak seçimlere girerlerse sonuç kendileri açısından hüsran olabilir. Önümüzdeki mahalli seçimler çok önemli, eğer bu seçimde beklenen başarıyı yakalayamazlarsa genel seçimlerde ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde işleri çok zor olacak.
Selamlarımla…
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- ADAYLAR VE TARİH BELİRLENDİ
11.03.2023 - YENİDEN BAŞLARKEN
7.12.2022 - EMİN AĞABEY HAKKA YÜRÜDÜ.....
30.12.2019 - MISIR’IN YİĞİT MÜSLÜMANLARI
14.07.2019 - DEMİRELDEN SARKOZY’E KURAN DÜŞMANLIĞI!!
13.05.2018 - İKTİDAR İLE MUKTEDİRİN HİKAYESİ
22.04.2018 - ASANSÖRDE HALVET!!
6.02.2018 - TARİHTE BUGÜN!...
28.02.2018 - ESETLE BARIŞIN DİYENLER PKK İLE BARIŞIN DEMİŞ OLMUYUR MU?
12.02.2018 - TÜRK TABİPLER BİRLİĞİ
9.02.2018
Yazarlar
-
Emre KetenMetal Değil Umut Üretiyoruz Yerli ve Milli Tıbbi cihazlar 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim AtalayBolu- Mengen’de Yaşayan 8.Yöresel Kültür- Giyim Şenliği 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Emin CandanSiyaset Artık Beyinde Kazanılıyor 20.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TÜRKANBOYKOTA BOYKOT LAZIM 6.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ali ÖzdemirKar tatili tembelliğe teşviktir 27.11.2024 Tüm Yazıları
-
Hasan LökKarabük Üniversitesi Üzerinden Ne Yapılmak İsteniyor? 19.04.2024 Tüm Yazıları
-
Hayreddin ÖzdenMedenileşme 12.03.2024 Tüm Yazıları
-
Mustafa Nuri Gürsoy“Hakikati kaybettik ve uzun sürdü bunaklığımız.” 31.12.2023 Tüm Yazıları
-
Özcan ÖzdemirMAÇ “O AN “ BİTTİ… 4.12.2023 Tüm Yazıları
-
Kemal Hilmi ÇelebiYKS 2023 ÜNİVERSİTE TERCİHLERİ HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER. 22.07.2023 Tüm Yazıları
-
Vehbi CamgözBU SEÇİMDE NEYİ OYLAYACAĞIZ !!!? 24.03.2023 Tüm Yazıları
-
Tahsin ÖtgüçİSLAMIN ENGELLİYE BAKIŞI 28.11.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa Cop“BOLU” MERKEZ “GÖL HAMİDİYE”DE ”KÖY YAŞAM MERKEZİ”AÇILIŞ TÖRENİNDEN... 21.09.2022 Tüm Yazıları
-
Ömer MadenBİR KEDİM BİLE VAR ANLIYOR MUSUN? (2) 5.08.2022 Tüm Yazıları
-
Fatih PekerMAVİ KELEBEK HİKAYESİ 14.07.2022 Tüm Yazıları
kemal kalender
Ziya bey çok önemli bir konuya dikkat çekiyor. Kendisine teşekkür ederiz. Önümüz yazısında haddimiz olmadan bir yazı ve konu başlığı öneriyoruz: İÇ DENETİM KOORDİNASYON KURULU NEDEN VAR?