WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05304670437

Mobil Uygulamalarımızı Hemen İndir

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız

Vehbi Camgöz

Vehbi Camgöz
Vehbi Camgöz
Tüm Yazıları
İDAM CEZASI GERİ GETİRİLMELİ Mİ?
14.11.2012

 

               Açlık grevleri ve son terör olaylarında asker ve güvenlik güçlerinin fazla kayıp vermesi üzerine, başbakanımız idam cezasının geri getirilmesinden söz etmeye başladı. Bunu da sadece ülkemiz için değil Avrupa ve dünya içinde talep ediyor.

               Bunun için Avrupa da, Norveç de, 70 kişiyi öldürüp, 21 yıl hapis cezasına çarptırılan katili örnek ve sebep göstererek yapıyor.

               Sayın başbakan şunu her halde bilmiyor. Avrupa kıtası insanlık tarihinde ölüm cezasını, yüzlerce yıl en çok uygulayan kıtadır. Sadece Fransız ihtilalinde bile ölüm cezası verilip infaz edilenlerin sayısı bilinemiyor. Şimdi bu yaşlı kıta, ölüm cezasını kaldırmışsa bunun önemli bir sebebinin olması gerektiğini düşünmeliyiz. Bu kıta; bu cezayı herhalde katillere iyilik olsun, ülkede suç işleyenlerin sayısı artsın, cezaların caydırıcılığı azalsın diye kaldırmadılar.

               Bu yaşlı kıta, tarih boyunca mahkemelerin verdiği, haksız ve isabetsiz kararlar nedeniyle birçok masumun, darağacında, kurşun hedefinde ve giyotin altında can verdiğini yaşadığı için, bu tecrübe ile bu cezayı kaldırdı.

               Ülkemizde aynı tecrübeleri çok acı biçimde yaşadığı, haksız yere başbakanını, bakanlarını, askerlerini, gençlerini, darağaçlarında feda ettiği için Avrupa’nın bu tecrübesini takip ederek zamanında kendilerinin de desteği ile bu karar alınarak idam cezası kaldırıldı. Sanıldığı için bu cezalar sadece Avrupa baskısı ile değil, içerde de bu cezanın kalkmasını isteyen bir çoğunluk olduğu için kaldırıldı. Her şeye rağmen çokta iyi olduğu kanaatindeyim.

               İdam cezalarının infazında bulunmuş birisi olarak söylüyorum ki, bu cezanın kalkması bu sistemde adalet dağıtan ülkemiz için çok hayırlı olmuştur. Zira bu sistem iyi işleyen çok adil bir sistem değildir. Bu sistemde, fedakârca çalışmalara rağmen adli hata oranı çok fazladır. Ölüm cezası gibi bir cezanın, infazdan sonra hata’en verildiğinin açığa çıktığını düşünün. Bunu nasıl telafi edeceksiniz? Haksız yere verildiği yargı kararı ile anlaşılan hapis cezalarının bile telafisini sağlamak içerde geçen günleri telafi etmek mümkün değildir, kaldı ki ölüm cezasının hiç telafisi yok.

               Hem bizim tarihimizde, hem de Avrupa adalet tarihinde bunun sayısız misalleri vardır. Bunun için Sayın Başbakanımıza ünlü ceza avukatı Faruk Erem’in “bir ceza avukatının anıları” kitabını okumadıysa okutulması, okuduysa bir kez daha okutulmasını etrafındakilere öneririm. 

               Sağ iktidarların, 1961 yılında aslan merhum Menderes ve arkadaşların idamına nasıl feryat figan hayıflandıklarını biliyoruz. Hayıflananlar bu idamları telin edenler arasında, başbakanımızda bulunuyor. Eğer bu kişiler haksız yere idam edilmeselerdi, bu haksızlığın önüne geçte olsa geçme, telafi etme imkânı olsaydı, şimdi yürekler bu kadar kanarmıydı.

               Dinimizin emrettiği tabii hukukta, ölüm cezasına karşılık geleceğini düşündüğümüz kısas kurallarını düzenleyen emirler bile hak sahibine bu cezayı isterse affetme imkânı vermiştir.  Hatta mağdurun, mahkûmu affetmesi, adeta teşvik edilmiştir. Bunun düşünen insanlar için bir hikmet içerdiğini akıldan uzak tutamayız.

               İdam cezasını alenen ve hararetle savunan milliyetçi partiler, kaba bir popülizm yapmaktadırlar. Onlara göre; terörle mücadelenin tek çaresi idamı geri getirmektir. Bu tipik “sallandıracaksın üçünü, beşini bak bakalım o zaman…” mantığıdır.  Hiçte gerçekçi değildir. Eğer öyle olsaydı, idamın kalktığı tarihe kadar terörle mücadelede başarılı olmamız gerekmezmiydi? Oysa hiçte öyle olmamıştır. Terör 1990larda zirve yaptığında idam cezası kanunlarımızda vardı. Ama hiçbir faydası olmadı.

               Bazı aklı evveller; bu cezanın yeniden getirilmesi için konunun halk oylamasına götürülmesini teklif ediyorlar. İnsan hak ve özgürlükleri ile adli olaylarla ilgili konular halka sorulamaz. O takdirde halk çoğunluğu eğer insan haklarına ve adalete aykırı bir karar verirlerse ne olacak? Bunu halk istedi diye uygulamamız mı gerekecek.

               İdam cezasının şimdi gündeme gelmesine gelince; İmralı da ki terörist başını idam edeceklerini zannedenler avuçlarını yalarlar. Hukukun genel ilkelerinden olan, “makable şümulü”  kaidesi buna engeldir. Bu genel ilkeyi, hukuk içinde kalarak aşıp, bu teröristi asmak mümkün değildir. Eğer mümkünse özel bir yasa çıkarıp, sadece onu asın. Yapamazsınız, çünkü kanun çıkarsanız bile hukuk buna müsaade edemez.  Ama biz hukuk filan anlamayız, sadece kanundan anlarız, kanunun hukuka uygunluğu derdimiz yoktur, derseniz o zamanda hukuk devleti olmaktan çıkarsınız.

               Bu cezanın infazını yaşamış ve üzülmüş bir insan olarak, hukukun ve adaletin bir gün herkese lazım olduğunu düşünüyorum. 12 Eylülde idam kararlarını onaylayanların, bugün idam tehdidi altında bulunmamaları onlar açısından bir şanstır. Oysa onların anlayışına kalsaydı, şimdi kendilerinin de idamla yargılanıp, belki de asılmaları gerekebilirdi. Yarının ne getireceğini hiçbirimiz bilemeyiz. Böyle bir cezanın yeniden ihya edilip, gelecekte, evren gibilerin eline yönetimin geçtiğini düşününce, onun yapacakları, insanın tüyleri diken, diken etmeye yetiyor.      

               Selamlarımla…

 

 

 

    

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)
  • nurcan sipahioglu

    nurcan sipahioglu

    4.12.2011 14:16

    Eline ,yüreğine sağlık Emin cim.Nede güzel duygulu yüce anlatmışsın bakıpta göremediğimiz dünyayı,sevgiler.

Yazarlar

Haber İhbar